English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Burn everything

Burn everything translate Turkish

184 parallel translation
Burn everything. Put it in the fireplace.
Her şeyi yak. ªömineye at.
Burn everything!
Her şeyi yakın!
Wanna burn everything up?
Her şeyi yakmak mı istiyorsun?
Burn everything.
Her şeyi yakın.
We must burn everything in the stove at night.
Her şeyi geceleri sobada yakacağız.
Burn everything down!
Her şeyi yakın!
This mineral has rays that burn everything, it must be a completely unknown type of mineral.
Bu mineral her şeyi yakan bir ışın yayıyormuş, kesinlikle bilinmeyen türde bir mineral olmalı.
- We have to burn everything!
- Her şeyi yakmalıyız.
- We have to burn everything!
- Her şeyi yakmamız gerek!
I have to burn everything I have in my room. Get out all of you.
Çıkarın şu kadını buradan!
Burn everything.
Her şeyi yak.
They'll burn everything there!
Herşeyi yakacaklar!
LOOK, SON WHEN YOU GET MARRIED, BURN EVERYTHING.
Bak oğlum, bana bir iyilik yap ve evlendiğinde herşeyi yak.
The prince will die, we'll burn everything.
Prens ölecek, herşeyi yakacağız.
Burn everything to the ground!
Tüm evleri yakın!
Burn everything we own!
Sahip olduğumuz her şeyi yak!
- Burn everything!
- Herşeyi yakın!
Fallout Boy will untie Radioactive Man... and pull him to safety... moments before he's hit with a 40-foot wall of sulfuric acid... that will horribly burn everything in its path.
Radyoaktif Serpinti Çocuk, 12 m yüksekliğindeki sülfürik asit duvarı yıkılıp ta her yeri yakıp yıkmadan Radyoaktif Adamın bağlarını çözeceksin.
They're just pillars of flame that burn everything they touch.
Dokundukları her şeyi yakan alev gibidir onlar.
I burn everything.
Her şeyi yakarım.
And I'll burn everything down.
Her şeyi yakar yıkarım.
If they saw me, we'd be finished We must burn everything.
Beni bir görselerdi boku yemiştik. Her şeyi yakmalıyız.
Yes'm, and they stole most everything they didn't burn.
Evet hanımefendi, çalamadıkları herşeyi de yaktılar.
They can burn and sack everything in the state.
onlar herseyi yakıp devlettekileri kovabilirler.
That's all. If you don't burn that letter, it means the end of everything.
Eğer o mektubu yakmazsan, her şey bitti demektir..
Pile everything that will burn into the stoke hole.
Yanabilecek her şeyi fırına verin.
Will everything burn?
Her şey yanacak mı?
Everything will burn and fly up and up and up.
Her şey yanıp uçacak, uçacak, uçacak.
Burn everything we can't carry.
Taşıyamayacağımız herşeyi yakın.
- And let everything burn?
- Elbisemi mi yakacaksın!
You burn my house and now you blurt out everything
Evimi yakıyorsun ve şimdi her şeyi ağzından kaçırdın.
They'll come to Rome as the Vandals came, to burn and destroy... everything that reminds them of one... they now call "Anti-pope" and "Antichrist."
Vandallar gibi girecekler Roma'ya. Papalık düşmanı, deccal dedikleri kişiyi hatırlatacak her şeyi yakıp yıkacaklar.
They said to burn the books here with everything else. Burning the house is one thing.
Kitaplarla birlikte yakacaklarını söylüyorlar.
Load everything on the wagon and burn the others.
Her şeyi arabaya yükleyin, gerisini yakın.
He said that if you tried to leave, he'd burn down the ranch and everything in it.
Gitmeye kalkarsan çiftliği yakacakmış içindeki her şeyle.
You see, you have this way of making everything sound reasonable and then rooms begin to burn, people start to chase people...
Bir şekilde her şeyi mantıklı gösteriyorsun... sonra odalar yanıyor, insanlar birbirini kovalamaya başlıyor...
You can forget everything while you burn.
Alevler içindeyken her şeyi unutursun.
- Fix everything up and I'll burn it.
- Her şeyi halledin, sonra yakayım.
Burn down the slum, and we destroy everything... the people with the letter.
Mahalleyi yakalım, Ve her şeyi yok edelim. Mektupla beraber insanları.
In case of a fire, not everything will burn.
Bir yangın çıkması durumunda, her şey yanmaz hiç olmazsa.
Just burn it and we can forget everything.
Yak gitsin, her şeyi unutabiliriz.
- Hope you didn't burn up everything.
- Her şeyi yakmadım umarım.
Burn half of everything.
Her şeyin yarısını yakın.
We've gotta tear everything down, burn it.
Biz herşeyi yıkmak, yakmak zorunda kaldık.
You slash and burn, you buy everything in sight up to 22, then call me.
Yakıp yıkıyorsun, 22'ye kadar gördüğün her şeyi alıyorsun, sonra beni arıyorsun.
Everything you have will burn.
Sahip olduğunuz her şey yanacak! Çok yakında!
Does he burn and destroy everything he can lay his hands on?
Sahip olduğu her şeyi yakıp yok edebilir mi?
- You think I could burn the mill? That I would ruin everything of mine?
Fabrikayı yakıp sahip olduğum her şeyi heba edeceğimi mi sanıyorsun?
I tried to burn out everything I'd felt back there.
Orada elime geçen her şeyi yakmaya çalıştım.
Because no matter what you do, cut everything up, burn it all down... you're in the path of something beyond your control.
Çünkü ne yaparsan yap, her şeyi parçalasan, yakıp yıksan da... kontrolünün dışındaki bir yoldasın.
I ordered to burn down everything.
Her yeri yakmalarını emrettim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]