Burn me translate Turkish
895 parallel translation
" Burn me at the stake, pious fathers!
" Kazığa bağlayıp yakın beni, merhametli rahipler!
Then burn me, monsieur.
Öyleyse beni yakın bayım.
In a few hours the state of New York take me out and burn me.
Bir kaç saate New York eyaleti beni götürüp kavuracak.
Burn me.
Lanet olsun.
Guys with all flash and no fire burn me up!
Herkes barut fıçısı olmuş. Bir tek ben kızamıyorum.
You're not gonna burn me!
Beni asla kýzartamayacaksýnýz!
They will burn me if they catch me!
Ellerine geçersem yakacaklar beni!
If they burn me...
Eğer beni ateşe atarlarsa...
If they burn me...
Eğer ateşe atarlarsa...
You really want to burn me.
Beni gerçekten yakmak istiyorsunuz.
So, my nephew threatens to burn me out of business.
yeğenim beni işyerinde yakmakla tehdit ediyor.
They'll burn me, too!
Beni de yakacaklar! Rahat bırakın beni!
Don't let them burn me!
Bunu yapmalarına izin verme!
What would happen if they did burn me up?
Beni yaksalardı neler olurdu?
Burn me?
Beni yakarlar mı?
Saw her deliberately burn me.
Kasıtlı olarak yaktı beni.
Do you plan to burn me too?
Beni de yakmayı düşünüyor musunuz?
IN THIS STATE IS DEATH IN THE ELECTRIC CHAIR. MR. COOPER, THE ONLY THING THEY'LL GET FOR THEIR PAIN IF THEY TRY TO BURN ME
Bay Cooper, beni kavurmaya çalışırlarsa ellerine geçecek olan tek şey şok edici bir elektrik faturası olacak.
Silver flames from your mouth burn me.
Ağzından çıkan gümüş alevler yakıyor beni.
Well, you see... you mustn't believe that they are going to burn me. That won't be true.... Nor that I'm going to be tortured.
Hayır ne beni yakacaklarına ne de işkence edeceklerine inan böyle bir şey olmayacak.
Burn me a good, thick one, Pete, meat and potatoes.
Bana güzel, kalın bir tane pişir Pete, et ve patatesli.
"And Elsa, who kicked me some time ago, she shall also burn at the stake."
"Ve bir süre önce beni döven Elsa da,.. ... kazığa bağlanıp yanmalı."
Men flutter to me like moths around a flame and if their wings burn I know I'm not to blame
Alevin etrafında çırpınan kelebekler gibidir, adamlar bana. ve onlar kanatlarından tutuşurlarsa ; biliyorum ki suçlu olan ben değilim.
Men flutter to me like moths around a flame and if their wings burn, I know I am not to blame
Alevin etrafında çırpınan kelebekler gibidir, adamlar bana. ve onlar kanatlarından tutuşurlarsa ; biliyorum ki suçlu olan ben değilim.
Me burn a tonsil? "My tonsils won't burn"
Bademciklerim paralanacak ha? "Benim bademciklerim paralanmaz"
Do you want me to burn for a job I didn't do?
Yok. Yapmadýđým bir iţ için ceza çekmemi mi istiyorsun?
You want me to burn like the rest of them.
Diđerleri gibi ölmemi istiyorsun.
Don't make me burn in hell!
Beni cehennemde yakmayın!
- You told me to burn all her clothes.
- Tüm kıyafetlerini yakmamı söylemiştiniz.
" But if you, like me, burn with the irresistible desire...
" Ama benim gibi bilinmeyeni anlamaya karşı...
Holmes paid me to burn it.
Holmes yaktırdı.
If anything should happen to me tonight, go into the old armor room in the basement and burn what you find there.
Eğer bu gece bana bir şey olursa, bodrumdaki silah odasına git ve ne bulursan yak.
You gave me enough to burn you a hundred times over if I can get the other witnesses to back me up.
Bana arka çıkacak tanıklar bulursam seni 100 kez yakacak şey anlattın bana.
Want me to burn it right now?
Hemen şu anda yakmak ister misin?
I'll burn for it if they get me.
Lütfen Leona.
All my things that you're keeping for me, I want you to burn them.
Benim için sakladığın her şeyimi yakmanı istiyorum.
Shall I use the fire God gave me to burn incense all day long?
Tanrının verdiği ateşi tütsü yakmakta mı kullanmalı?
Devil burn ye, John Silver, and don't think ye come that over me.
Allah belanı versin, John Silver, bana meydan okuduğunu mu sanıyorsun.
Well, I thought tonight when I saw you in the square that if I told you and you laughed at me, I might be able to burn the letter.
Bu akşam seni meydanda görünce... sana anlattıktan sonra bana güleceğini ve mektubu yakabileceğimi düşündüm.
Give it to me, I'm going to burn it!
Bana ver, yakacağım!
Why pay me to prepare reports if you're gonna burn them?
Madem onları yakacaksınız neden bana onlar için para ödüyorsunuz?
Burn me up this time.
Bu sefer daha canlı olsun.
He told me to burn it.
Onu yakmamı söylemişti.
I was raised on that smell of gasoline around me... coal oil, kerosene, anything that'd burn.
Etrafımda gaz kokusuyla büyüdüm kömür yağı, gazyağı, yanan her şey.
- Burn this up for me.
- Şunu benim için oyna.
Do you want me to burn him, then prove him a witch?
Önce yakıp, büyücülüğünü sonra mı kanıtlayayım?
Give me something to burn.
Yakacak birşey ver.
Made me burn my novel, because you had no confidence in me and sent me back to school like a stupid child.
Romanımı yaktırdınız, çünkü bana inancınız yoktu, - ve beni özürlü bir çocuk gibi okula gönderdiniz.
They sound half hillbilly, half hobo to me. With a tincture of Bowery burn and possibly wino.
Evet Alisha, birkaç asalak kendilerini altı milyon vergi mükellefinin üzerinde görünce, sinirleniyorum, abartıyorum ve kararlı oluyorum.
Touch me and my father will burn your city to the ground.
Bana dokunursanız, babam şehrinizi yerle bir eder.
Watch me burn up the guy ahead.
Önümdeki adamı geçişimi izle.