English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But not to me

But not to me translate Turkish

6,203 parallel translation
- You listen to him, but not to me.
- O çocuğu dinlediniz, beni dinlemediniz.
But you gotta understand that's it's not up to me.
Ama, bunun bana ait birşey olmadığını anlamalısın.
They may not know how to march, but trust me, they know how to argue.
Nasıl savaşacaklarını bilmiyor olabilirler ama tartışmayı iyi biliyorlar.
I did not propose to understand him, but if there's a way to defeat Santa Anna, the only man capable of doing so is Sam Houston, except for me, of course.
Onu anlamaya çalışmadım ama Santa Anna'yı yenebileceğimiz bir yol varsa bunu yapabilecek tek kişi Sam Houston'dır. Benim dışımda tabii.
But it has not yet been vouchsafed to me.
Lakin o karar daha bana lütfedilmedi.
Look, the point is, I'm not cold anymore. And sure, I could choose to think about the fact that I'm... warm because I have a decaying radioactive isotope riding right behind me, But right now I got bigger problems on my hands.
İşin aslı artık üşümüyorum ve tabii ki tam arkamda ayrışmakta olan radyoaktif bir izotopla yolculuk ederek ısındığım gerçeğini düşünmeyi de seçebilirim ama şu an elimde çok daha büyük sorunlar tutuyorum.
I'm sorry that your boss unearthed your filthy little secret, but believe it or not I actually tried to have your back, and I was hoping you might do the same for me.
Patronunun pis sırrını öğrendiğine üzüldüm ama inansan da inanmasan da sana arka çıkmaya çalışmıştım ve senin de bana aynını yapacağını umuyordum.
Floki threatens me with Odin, but I would not be ashamed to meet the god face-to-face.
Floki beni Odin ile tehdit ediyor lakin tanrıyla yüz yüze gelmekten utanmazdım.
But I ask you not to judge me by that one deed.
Lakin sizden beni tek bir muğlak hareketle yargılamamanızı istiyorum.
Um, totally not a big deal, but in the future, when Beverly calls, would you mind not shouting it over to me?
Hiç önemli değil ama gelecekte Beverly aradığında bana doğru bağırmasan olmaz mı?
Listen to me, he's not sure but,
Beni dinle, Zach emin değil ama..
But you're not just asking me to change my energy position.
Ama sadece bana enerjiyle ilgili duruşumu değiştirmemi istemiyorsun
I wish I could help, but I can't, it's not up to me.
Keşke yardım edebilseydim. Ama edemem. Bu beni aşar.
He attempts to summon me, but I do not allow myself to be seen.
Beni çağırma teşebbüsünde bulundu lâkin görmesine izin vermiyorum.
You know, the existentialists were tryin'to find out not just what does something mean, but what does it mean for me?
Bildiğiniz gibi, Varoluşçular'bunun anlamı nedir? 'değil de'bunun benim için anlamı nedir? 'diye sorarlar.
But it's not up to me.
Ama bana bağlı değil.
I mean, not directly because of me, obviously, but... on some level, I helped Vincent realize he needed to do something to help.
Yani, tabii ki doğrudan etkim olduğunu söylemiyorum. Ancak bir noktada, Vincent'in insanlara bir şekilde yardım etmesini sağladım.
I'm terribly sorry to raise this with you, but I'm afraid something unexpected has happened to my family and I hope it's not remiss of me to seek your advice.
Bu konuyu size açtığım için son derece üzgünüm ama korkarım ailemin başına beklenmedik bir şey geldi. - Umarım size danışmakla dikkatsizce davranmıyorumdur.
I can't have sex, or tell the people I love what's going on with me, but I can choose not to have a drawer full of fake eyeballs and strangers'tchotchkes.
Biriyle sevişemem veya sevdiğim insanlara bana ne olduğunu anlatamam ama çekmeceyi sahte göz ve insanların eşyalarıyla doldurmamayı seçebilirim.
Dr. Jordan, I know it's not possible, but... you just seem so familiar to me.
Dr. Jordan, mümkün değil biliyorum ama bana çok tanıdık geliyorsunuz.
Mr Strange, I... I do not much like saying it, but it occurs to me Norrell may be right.
Bay Strange, bunu söylemekten memnun olmasam da Norrell haklı olabilir gibi geliyor bana da.
Look, dude, I feel guilty all the time for my thoughts and urges, you know, but I'm not gonna talk to a therapist, who's gonna make me, you know, deal with it and confront those issues.
Bak, birader. Düşüncelerim ve dürtülerim yüzünden her zaman suçlu hissediyorum. Ama bir terapistle konuşmuyorum.
Yes, but you see, to me, ( WOMAN SPEAKING FRENCH ) plausibility for the sake of plausibility does not help, you know.
Evet, ama sırf inandırıcı olmak için inandırıcı olmanın bir faydası yok.
You called me, I trust, not to talk but to prove that you have done as I requested.
Beni çağırdın, konuşmak için değil ama isteğimi yerine getirdiğini kanıtlamak için.
I'm not asking you to call me and ask how I'm doing, but if we run into each other like today, saying hi, giving a hug, some good wishes... would be appreciated.
Beni aramanızı ve nasıl olduğumu sormanızı beklemiyorum ama bugün olduğu gibi karşılaştığımızda selam vermek, kucaklaşmak ve iyi dileklerde bulunmak takdir edilir.
Why not we do Tuesday, but at the same time you agree to come with me tonight to the wrap party.
Neden bunu salı günü yapmıyoruz ama aynı zamanda benimle bu geceki kutlama partisine gelmeyi kabul etmiyorsun?
I'm just worried, not worried, but concerned and this is coming from me who's an insect compared to you.
Sadece endişeleniyorum yada öyle değil ama ilgileniyorum diyelim... Bu, senle karşılaştırılınca bir böceğe benzeyen benden geliyor.
I mean, not me, I'm hung like a horse, but look we're going to Brazil.
Yani bana olmaz, at gibi emanetim var ama Brezilya'ya gidiyoruz.
Look, lady, I don't even know your name... but you set off a fire inside of me I have not been able to put out... since the moment I laid eyes on you.
Bak bayan, henüz adınızı dahi bilmiyorum ama sana baktığımdan beri, içime benim söndüremediğim bir ateş düşürdün...
No... not women but their mentality is what I can't stand your sister too.. all her life she just wanted to please me..
Hayır, kadınlarla yok. Onların zihniyetlerine katlanamıyorum. Ablan da öyle, tüm hayatını beni memnun etmeye adamak istedi.
I was only telling you what not to do with me... why did he go? But... did I say anything to him?
Ama sadece bana ne yapmaman gerektiğini söylüyordum.
My mother, she begged me not to go, but what choice did I have?
Annem gitmemem için yalvarıp durdu. Ama herhangi bir seçeneğim var mıydı?
I'm not so sure how to put this, but for some personal reasons, um... I'm asking that you reconsider having me reveal myself as Gabriel August.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama bazı kişisel nedenlerden ötürü sizden Gabriel August kimliğimi açıklama olayını tekrar düşünmenizi istiyorum.
Not to question the charges but to sincerely ask me if I was mentally stable.
Fatura bedeli doğru mu diye değil. Aklım başım yerinde mi diye.
I'm not supposed to do this, but let me give you a badge and a siren for your car.
Normalde bunu yapmamam lazım ama sana rozet vereceğim. Arabana takasın diye bir tane de siren.
Look, I appreciate everything that you guys have done for me, but even if I put in the time and the money to refurbish this trash heap, it's not gonna change the fact that no respectable people live in this part of town anymore.
Yaptığınız her şey için sağ olun ama gerekli zamanı yaratıp parayı bulsam bile buralarda saygıdeğer kimsenin oturmadığı gerçeğini değiştiremem ki.
- Pbht! I know I'm not due for a couple weeks, but it was a big deal for me to have the name ready.
Birkaç haftam daha olduğunu biliyorum ama bebeğin isminin hazır olması benim için önemliydi.
I mean, I'm a little annoyed, but not because you bought a PlayStation- - because you felt like you had to hide it from me.
Yani birazcık sinirliyim..... ama PlayStation aldığın için değil, benden saklamak zorunda hissettiğin için.
Because I'm not one to kiss and tell, obviously, but I think she likes me.
Aramızda geçenleri böylece anlatmak istemem ama görünen köye kılavuza ne hâcet? Galiba benden hoşlanıyor.
Okay, don't ask me how I got here, but I am here, in the'90s, no idea how to get back, not even sure I want to go back.
Tamam, nasıl buraya geldiğimi sorma ama buradayım, 90'larda. Nasıl geri dönebileceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Geri dönmek istediğimden bile emin değilim.
You're trying to brand me... but I am not your fucking sex cow.
Beni etiketlemeye çalışıyorsun... Ama ben senin sikeceğin bir inek değilim.
I mean, not good that she's sick, but good that you weren't lying, and I hope that she feels better, and I hope that you both know not to mess with me.
Yani o hasta olduğu için iyi değil yalan söylemediğin için iyi ve umarım annen daha iyi olur ve umarım ikiniz de bana bulaşmamanız gerektiğini biliyorsunuzdur.
I see that we have dispensed with British law, which pleases me greatly, but I am certain that you will not wish to dispense with our proud Scottish legal tradition.
İngiliz hukukundan feragat edildiğini görmek beni ziyadesiyle memnun ediyor ancak emimin ki onurlu İskoç yasal geleneğimizden feragat etmek istemezsiniz.
I said you had a deal, but no one was here to testify to that fact, just you and me, and you're not the only good liar in this room.
Sana anlaşma yaptığımı söyledim ama orada buna tanıklık edecek kimse yoktu, sadece ikimizdik ve yalan söylemeyi iyi bilen bir tek sen değilsin.
I don't have a job to pay for Christmas decorations, but I thought that we should celebrate you being done with exams and me not going to the slammer and finally open this.
Noel süslemelerini karşılayabilecek param ya da işim yok ama senin sınavlarının bitişini ve benim hapse girmeyişimi kutlamamız gerektiğini düşündüm. Ve artık bu şişeyi açarız.
One to sue Danny for trying to fuck me over and one to take out a restraining order on you, but I'm not doing that.
Biri Danny beni oyuna getirdiği için diğeri de sana yasaklama emri çıkarmak için ama bunu yapmayacağım.
Not to me so much, but...
Bana pek olmaz ama...
I told them not to hire me in the first place... but they insisted, so this is what they get.
Ben onlara en başında beni tutmayın dedim. Ama onlar ısrar etti, o yüzden bunu alacaklar.
Okay, but you're not gonna pin this on me, and I know enough to ask for a lawyer.
Tamam ama suçu benim üstüme yıkamazsınız ve avukat istemem gerektiğini biliyorum.
Feroz, you don't need me to tell you that this is a very dumb idea. It's risky, sir, but it's not a dumb idea.
Ama orası Suudi Al-Dera?... beni anlayabiliyor musun?
Believe me, I try not to think of you, but every time, it brings me straight to you.
İnan bana, seni düşünmemeyi deniyorum ama her seferinde kendimi yanında buluyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]