English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Can't talk

Can't talk translate Turkish

8,491 parallel translation
Can't you talk?
Bir şeyler söylemek ister misin?
You know I can't talk about it.
Bundan bahsedemem.
We can't talk about this here.
Bu konuyu burada konuşamayız.
Can I talk to you for a second, please? I don't know.
- Bir saniye konuşabilir miyim, lütfen?
Why don't you step into my office, and I'll tell you a bit about what we do here and we can talk about some of your personal fitness goals?
Ofisime geçip size biraz burada neler yaptığımızdan bahsedip sizin de spor programından beklentilerinizi konuşalım, olur mu?
I don't care as much about... losing the weight as I thought I would, and my wife doesn't really care much about it, so... probably just gonna... Look, Rick, I know you're busy, okay, and I know it's not cheap, and if finances are tight, I can talk to my boss about cutting a deal for you.
Rick, meşgul olduğunu biliyorum ve bunun ucuz bir şey olmadığını da eğer durumun sıkışıksa patronumla konuşup senin için anlaşabilirim.
I can't talk to you right now.
Şimdi konuşamam.
Can't you talk to him?
Onunla konuşamaz mısın?
Well, why don't you tell Dom that if he wants to talk to me, he can come over here and be a fucking man... and not send a little kid to talk for him? Tell him just like that.
Peki, madem benimle konuşmak istiyor, neden adam olup buraya gelip kendisi konuşmuyor da, küçük bir çocuk gönderiyor?
I just don't have people I can talk to about this stuff... that understand, you know?
Üzgünüm, çevremde bunları konuşabileceğim, beni anlayacak insanlar yok.
Can't we talk about it.
- Bu konuyu konuşamaz mıyız?
Hello? You can't talk to the press anymore, Don.
- Bundan sonra basınla konuşamazsın Don.
She can't talk, sir?
O konuşamıyor, efendim.
She can't talk either?
O da konuşamıyor.
I can't talk to you anymore.
Daha fazla konuşamam.
I can't talk about this.
Bu konuda konuşamayacağım.
Okay, I'm gonna let you in because I just can't talk through a door anymore.
Tamam, daha fazla kapıdan konuşamadığım için içeri girmene müsaade edeceğim.
Sarah, I can't talk right now.
Sarah, şu an konuşamam.
I guarantee the Espheni are trying to get their weapons back online, So we can't just talk about this.
Emin ol Espheni şu an silahlarını hazırlıyordur, yani burada öylece oturamayız.
I don't have a lot of choices out here, but one choice that I need to be able to make is that I can be by myself and not talk to everybody.
Ama yapabildiğim tek bir seçim var. O da kendim olup herkesle konuşmamak.
weren't to hurt anyone, but when you say you can see Sara... or her ghost and talk to her, it causes people a lot of pain.
... hayaleti ile konuşabildiğini söylediğinde bu insanların canını çok yaktı.
I can't talk to you right now.
Şu anda sizinle konuşamam.
I will talk about this with you if you want, but if you're doubting yourself, I can't indulge that.
Eğer istiyorsan seninle bu konuyu konuşurum ama kendini suçlamaya devam edeceksen buna izin veremem.
Well, can't we talk about it?
- En azından konuşabilir miyiz?
I can't talk to you or it's treason.
Bunu sana anlatamam, anlatmam ihanet olur.
Lena, I can't talk right now, okay?
Lena, şu an konuşamam tamam mı?
Agent Mundo is currently on the field of battle and can't talk to you on his first day off in three weeks.
Üzgünüm. Ajan Mundo şu anda sahada üç haftalık iznindeki ilk gününde sizinle konuşamaz.
- I just can't talk anymore.
- Artık konuşamıyorum.
- We can't talk...?
- Konuşamaz mıyız?
Okay, please, please, can we not talk about my stifled job situation?
Tamam, lütfen, lütfen tıkanık iş durumumu konuşmasak olur mu?
'Cause if you can't figure out a reasonable way to talk to me, then the natural consequence of that is, this concert is off the table.
Çünkü eğer benimle konuşmanın mantıklı bir yolunu bulamazsan o zaman bu konu normal olarak o konseri unutmanla sonuçlanır.
Listen, I can't really talk very loudly'cause Cathy's downstairs.
Dinle, yüksek sesle konuşamıyorum, çünkü Cathy hemen alt katta.
I can't talk about this.
Artık bu muhabbetleri istemiyorum.
Can't talk right now.
Şu an konuşamam.
Can't you talk to him?
- Siz konuşsanız olmaz mı?
I can't talk to you right now.
- Şu anda seninle konuşamam.
I'm sorry, I can't talk about this right now.
Özür dilerim, bunu şu an konuşamam.
I don't know how you can talk about deserving anything.
Bir şeyi hak etmekten nasıl bahsedebilirsin anlamıyorum.
You can't talk on that here.
- Burada konuşamazsınız.
Take him home, before his mouth gets him into mischief it can't talk him out of.
Onu eve götür. Yoksa ağzı boş laf yapıp başına dert açacak.
Can't believe Emma still won't talk to me.
Emma'nın benimle hala konuşmadığına inanamıyorum.
Hey. You can't talk about that.
Bu konu hakkında konuşamazsın.
- I can't talk to you.
- Seninle konuşamam.
I know D'av can't stay here without papers, but I haven't had a minute between gigs to talk to him.
D'av belgesiz burada kalamaz biliyorum ama işler arasında konuşmaya vaktim olmadı.
You can't talk about my credentials like that, not in front of the press.
Benim yeterliliğimle ilgili öyle konuşamazsın, hele basının önünde asla.
i can't - can't see teddy ever going into counseling to talk about things.
Ben hiç Teddy'nin böyle şeyleri konuşmak için danışmana gittiğini görmedim.
Guys, let's dance. Come on. ♪ I can't believe we've not met yet Now talk to me ♪
Çocuklar, hadi dans edelim.
Once I start making sense, you can't talk about it. See?
Tabii ben mantikli konusmaya baslayinca konusmayi birakasin geliyor, degil mi?
He can't walk or talk.
- Ne yürüyebiliyor ne konuşabiliyor.
♪ I'll lock your jaw till you can't talk ♪
Kilitleyeceğim çeneni Ta ki konuşamayasın
Can't we just get to the part where you tell me who I am? You want the leaves to talk, you got to sip the tea. Heh.
Ne zaman kim olduğumu söyleyeceğimiz kısma geleceğiz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]