Crossed me translate Turkish
353 parallel translation
But you double-crossed me for the sake of a newspaper!
Ama sen beni bir gazete için sattın!
" To you who double-crossed me,
" Beni kazıklayan sana,
You double-crossed me before.
Beni daha önce oyuna getirdin.
- If they double-crossed me, I'll -
- Eğer beni kandırdıysa, onu -
I thought I did, but he always crossed me.
Öyle sanıyordum, ama beni hep şaşırttı.
You've double-crossed me!
Bana oyun oynadın!
That lawyer double-crossed me. Did it without my say-so.
O avukat beni kazıkladı benim istemediğim şeyleri yaptı.
You double-crossed me!
Bana kazık attın!
I telegraphed Cotton to hold them, but he crossed me up.
Tutuklasin diye Cotton'a telgraf çektim ama beni satti.
- You double-crossed me, didn't you?
Beni sattın Maxie.
If I take Barberosa, Moran, I wouldn't hesitate to take you if you double-crossed me.
Barberosa'yı öldürürsem, Moran, beni aldattığın takdirde, seni, tereddüt etmez, öldürürüm.
... and then that dirty, rotten, slimy bum that double-crossed me.
Ne kadar berbat, korkunç, rezil şey varsa hepsi başıma geldi.
He double-crossed me and made off with the whole bundle.
Bana kazık attı ve tüm parayla kaçtı herif.
I thought I better double-cross you before you double-crossed me.
Sen beni kazıklamadan, eniyisi ben seni kazıklayayım diye düşündüm.
He double-crossed me.
Beni kandırdı.
He double-crossed me.
O bana ihanet etti.
You double-crossed me for the last time.
Son defasında bana kalleşlik ettiniz.
He crossed me. He married a girl I'd gone out with.
Bana kazık atmış, çıktığım kızlardan biriyle evlenmişti.
He crossed me up once too often, lying.
Yalanlarıyla beni canımdan bezdirdi.
You double-crossed me?
taraf mı değiştirdin?
Hey, blood, you double-crossed me.
Hey, kardeş, beni kandırdın.
You shouldn't have double-crossed me again.
Beni tekrar kandıramayacaksın Brain. Hadi gidelim.
He just crossed me out anyway.
O ben bir şekilde karaladı.
He double-crossed me.
O beni aldattı.
( Adrianne ) Randy, I can't believe you double-crossed me.
Randy, bana kazık attığına inanamıyorum.
- Your partner crossed me.
- Ortağın bana kazık attı.
That bitch double-crossed me.
Kaltak beni dolandırdı.
As soon as Hutter crossed the bridge he was seized by the eerie visions he so often told me of...
Hutter, köprüyü geçer geçmez bana defalarca kez anlattığı ürkütücü görüntülerle sarılmış...
If I told you, you'd cross me before we crossed the ocean.
Söylersem okyanusu aşana kadar önüme geçersin.
Unless your grandfather crossed me up, it's halfway home by now.
Ben mi?
Well, keep both fingers crossed for me.
Benim için dua et.
It's crossed the ocean and followed me.
Hayır, okyanusları aştı ve peşimden geldi.
A thought crossed my mind that made me laugh.
Bir şey gözümde canlanınca güldüm.
Find out where he's holding the herd that he crossed. and get word back to me as soon as you can.
Kazanan tarafın kim olduğunu öğrenince hemen gel bana söyle.
No one had ever crossed swords with me more than 20 times.
Hiç kimse asla bana karşı 20 defadan fazla kılıç sallayamadı.
- I never crossed a man that rode with me.
- Yanımdakilerin isteklerini hep yaptım.
Me and the boys ain't had a drink or a smoke since we crossed the border five weeks ago.
Beş hafta önce sınırı geçtiğimizden bu yana ne içki içtik ne de tütün.
My father once told me of an ancient legend, of the time of the great earthquakes when the land shook like the sea, and men took to boats and crossed the waters to the North.
Babam bir keresinde eski bir efsane anlatmıştı. Büyük depremlerin olduğu, yeryüzünün deniz gibi dalgalandığı dönemde insanlar kayıklara binip denizleri aşarak kuzeye gitmişler.
Has it crossed your mind that you'll never see that canyon if you kill me?
Beni öldürürsen o kanyonu asla göremeyeceğinin farkında mısın?
it wanted to go to see as was my house, therefore I crossed the bridge e I directed me for house, but it completely was destroyed.
Köprüyü geçtim ve eve gittim. Tüm evler yok olmuştu.
Be honest with me, has that thought aver crossed your mind?
Bana karşı dürüst ol, aklından bu düşünce geçti mi hiç?
Me and some others crossed the desert
# Ben ve başkaları çölü aştık #
I've been dreaming of this day for so long but little did I expect one so brave and valiant and wise one who's crossed the seven seas for me and galloped across deserts and canyons to be by my side at last.
Bu günü çok uzun zamandır hayal ediyordum ama bu kadar cesur, yiğit ve akıllısını beklemiyordum. Benim için yedi denizi aşıp gelen. Yanımda olabilmek için çölleri ve kanyonları dörtnala geçen.
I had regular customers who crossed the whole of Paris just only to see me.
Beni görmek için Paris'i bir uçtan diğer uca geçen düzenli müşterilerim vardı!
I crossed you just now I hope you'll forgive me
Bu şekilde tanıştığımız için, umarım beni affedersiniz
All right, the thought has crossed my mind, if something should happen, I'll go along with it, but if it doesn't, it's no thing to me, because that's not what I'm out here for.
Pekala, bişeyler olduğunda, kafamdan bişeyler geçerse, Onunla birlikte gideceğim, ama o olmazsa, benim için ifadesi olmaz, çünkü o yok ve ben burda yaşıyorum.
You think it would've crossed his mind to tell me he saw our mother when he went to California?
Onun bana, annemizi i Kaliforniya'da gördüğünü söyleyeceğine inanıyor musun? - Kim?
Then this fiend crossed straight in front of me.
Sonra bu şeytan doğruca benim önümden geçti.
He told me that the terrorists are desperate enough to kill if they're crossed.
Bana teröristlerin, ters düşüldüğü anda öldürecek kadar umutsuz olduğunu söyledi.
She sat down in front of me and crossed her legs.
Tam karşıma oturdu. Ve bacaklarını açtı.
Keep your fingers crossed for me as I go for the gold in two weeks... and hopefully bring back a crown for Flint and the Michigan state.
İki hafta sonraki yarışmada birinci olmam ve tacı Flint'e ve Michigan'a getirmem için dua etsinler.