Dear man translate Turkish
467 parallel translation
( CHUCKLES ) We're not pirates, my dear man.
Bizler korsan değiliz, sevgili arkadaş.
My dear man, nothing at all.
Sevgili arkadaşım, hiçbirşey.
My dear man, you cali that Ia business proposition? I
Sevgili dostum, sen buna bir iş teklifi mi diyorsun?
My dear man, be reasonable!
Sevgili dostum, mantıklı olalım!
Right. But my dear man, Cleopatra wasn't Angel.
Haklısın sevgili dostum, ama Kleopatra Meleğim değildi.
But, my dear man, can't you see that if I even for a moment thought of doing such a thing....
Fakat bayim, anlamiyor musunuz, bunu kabul etmeyi... sadece bir an düsünsem bile...
Oh come now my dear man.
Oh, yapmayın, sevgili dostum.
Poor, dear man.
Zavallı adam.
You have every right, my dear man, and so do I... so we're even.
Sizin her türlü hakkınız var, benim de ; yani eşit durumdayız.
My dear man, it's entirely my fault and I apologize.
Sevgili dostum, benim hatamdı, özür dilerim.
- Dear man.
- Sevgilim.
Is it possible that I, Natasha, will be the wife of this strange, dear man, whom even my father looks up to?
Ben Nataşa'nın bu garip, saygın adamın karısı olmam mümkün mü, babamın dahi saygı duyduğu?
My dear man, mrs.
Bayan Ward size şunu söylemeye çalışıyordu.
The poorest man in London is now bankrupt, my dear Peachum, and is just another poor devil.
Londra'nın en fakir adamı iflas etti sevgili Peachum ve sadece zavallı bir fakir.
If you don't have the ace of hearts, my dear, you're a lost man.
Eğer elinde kupa ası yoksa sevgilim kaybedersin.
My dear Mr. Chambers, I have come here to speak to you man to man.
Sevgili Bay Chambers, buraya sizinle erkek erkeğe konuşmaya geldim.
But do try to think of an extra man, won't you, dear?
Ama tek erkek konusunu bir düşün, tamam mı hayatım?
I'm the sort of man you like, my dear.
Hoşlandığın tip bir adamım.
Correct, my dear idiot wife. I did nothing because that man is Duke Mantee.
Doğru, aptal karıcığım. Bir şey yapmadım çünkü o adam Duke Mantee.
I suppose I'm an old man, my dear, but some of it seems like going too far.
Ben yaşlı bir adamım hayatım ama bazı şeylerde abarttığımızı düşünüyorum.
That, my dear Conway, is the story of a remarkable man.
İşte bu, sevgili Conway, olağanüstü bir adamın hikayesi.
But, my dear young man, you will miss your tongue in many ways.
Yapma, dilinin eksikliğini hep hissedeceksin. Dilim kalabilir.
Never wait for a man, my dear.
Asla bir adam için bekleme, canım.
A sweet, dear, pure man that you can trust and believe.
Güvenip inanabileceğin tatlı, nazik ve saf bir adam.
Nonetheless, my dear Thorndike, I should've recognized you on sight - a man whose brother was a guest in this house only last September.
Yine de, sevgili Thorndike, seni görür görmez tanımalıydım daha geçen Eylül burada misafir olan birinin kardeşisin.
Obviously, my dear Thorndike, such a man cannot be allowed to live.
Çok net, sevgili Thorndike, böyle bir adamın yaşamasına izin verilemez.
My dear, I know what eats a man who has endured the tension of war for years.
Yıllarca savaşın gerilimlerini yaşamış bir insanın nasıl hissettiğini bilirim.
My dear woman, we can't bury this man without prayer.
Hanımefendi bu adamı dua etmeden gömemeyiz.
Father of gods, this man hath stricken blind my dear son Polyphemus.
Tanrıların babası, bu adam sevgili oğlum Polyphemus'un gözünü kör etti.
He's a dear old man.
O çok tatlı bir adam.
After 20 years with the Paris Opera, a man is capable of anything, my dear Amiot.
Paris Operasında 20 yıldan sonra, bir adam her şeyi yapabilir, Amiot.
" Dear Sergeant Gibbs, you'll have heard by now that the Glue Man got away.
" Sevgili Çavuş Gibbs, Tutkal Adam'ın kaçtığı haberini şimdiye kadar almışındır.
An old man, dear friend of Father O'Malley's is involved in this :
Yaşlı bir adam, Peder O'Malley'in sevgili arkadaşı ilgili bu işle. Peder Fitzgibbon.
My dear child, I'm an old and sick man.
Sevgili çocuğum, yaşlı ve hasta bir adamım.
My dear, what a nice-looking man.
Ne yakışıklı adam.
Dear Father in Heaven, I'm not a praying man, but if you're up there and you can hear me, show me the way.
Cennetteki Baba'mız dua eden biri değilim ama oradaysan ve beni duyuyorsan bana bir çıkış yolu göster.
[Man's Voice] Dear Madam, My name is Dean.
Sevgili bayan, benim adım Dean.
Well, you see, my dear, Mr. Lermontov is a very busy man.
Canım, gördüğün gibi Bay Lermontov oldukça meşgul bir insan.
My dear young man, as Catherine's father, I hope I have a just appreciation of her many good qualities.
Sevgili delikanlı, Catherine'in babası olarak onun takdir ettiğim pek çok iyi yönü var.
You try too hard to understand what's going on, my dear young man, and that's a serious mistake.
Neler olduğunu anlamak için çok uğraşmalısınız, sevgili delikanlı ama bu ciddi bir hata olur.
My dear señora Antonini where I come from a man's money is his own.
Sevgili bayan Antonini geldiğim yerde, bir adamın parası kendisine aittir.
Dear Miss Rosser, isn't this just like a man?
- Sevgili Bayan Miss Rosser, böyle bir adam olamaz değil mi?
My dear, I'm an old man.
Sevgili, ben yaşlı bir adamım.
My dear Myriame, any man can play the fool once, no more. Unless he enjoys the role.g
Sevgili Myriame, erkek bir kez aptallık yapar, iki kez değil, tabii bu hoşuna gitmiyorsa.
It comforts me to know that your life was not too dear a price to pay for love of your fellow man.
Hayatınızı, arkadaşlarınız hayatı adına vereceğinizi bilmek, beni rahatlatıyor.
"Dear Mother, I married the most dreadful man."
"Sevili anneciğim, korkunç bir adamla evlendim."
The adult man is rare, dear david.
Yetişkin erkek bulmak çok zordur, sevgili David.
"A man's house is only less dear to him than his honor."
"İnsanın evi, sadece şerefinden daha az kıymetlidir."
My dear young man, if I wished to put you against Mike I would tell you, follow the old woman with his cane.
Evlat, eğer seni Mike'la karşı karşıya getirmek isteseydim sana şu bastonlu yaşlı kadını takip etmeni söylerdim.
Is there any man here who knows any reason why these two dear people should not be married?
Burada bu kıymetli iki insanın evlenmesine mani olacak birşeyi bilen var mı?
But my dear young man, politics are necessary.
Genç bey, politika gereklidir.