Dear me translate Turkish
3,022 parallel translation
Dear me.
inanilir gibi degil.
Oh, dear me.
Oh, canım
Listen to me, dear brothers and sisters, did you hear everything?
Dinleyin beni, sevgili kardeşlerim kızkardeşlerim Söyleceklerimi dinleyin!
- You should have seen my face. - Poor dear! Show me, quick!
- Canım benim, haydi göster!
To make the right decision, even though it may cost me dear.
Bana pahalıya mal olsa blle, doğru kararı vermek.
Tell me, what's up in you, my dear?
Anlat, ne var ne yok?
Why are you pushing me, dear?
Neden itiyorsun?
But what might you think, When I had seen this hot love on the wing as I perceived it, I must tell you that, before my daughter told me what might you, Or my dear majesty your queen here, think,
Ama düşünün, belirtisini görünce bu ateşli sevginin, kızım daha bir şey söylemeden görünce ne derdiniz bana, ne derdi sevgili kraliçem bu işte kağıt kalem olsaydım.
Come hither, my dear Hamlet, sit by me.
Canım Hamlet, gel yanıma otur şöyle.
Many thanks for telling me all about the future, dear.
" Bana gelecek hakkında anlattığın şeyler için teşekkürler, tatlım.
I will never forget what Kakashi Dear teacher taught me at that time
O an Kakashi-sensei'in bana öğrettiklerini asla unutamam.
Dear Ms. Hokage, why do not claim to command me?
Godaime-sama, bu işi bana bırakabilir misiniz?
" Dear Auggie. You won't talk to me, won't let me explain why I fell apart.
" Sevgili Auggie, benimle konuşmayacak paramparça olma nedenlerimi dinlemeyeceksin.
Fakhri, dear, allow me to introduce my fiancée, Christine.
Fakhri, canım, seni nişanlım Christine ile tanıştırayım.
- A valiant effort, dear brother, but the Keeper has granted me power over the gates of his dominion.
Çok cesur bir çaba sevgili kardeşim ama Gardiyan bana egemenliği altındaki bölgenin de ötesinde güçler bahşetti.
" Dear Neal, heard you're looking for me.
" Sevgili Neal ; beni aradığını duydum.
A very strange letter from Mr. Elton, saying he is sorry but he cannot visit me and there's no mention of you, my dear Emma.
Bay Elton'dan garip bir mektup aldım, üzgün olduğunu ama beni ziyaret edemeyeceğini söylüyor ve senden de hiç bahsetmemiş, Emma.
Tell me, my dear, can you guess how Miss Bates and Jane Fairfax arrived here today?
Söyle, canım, Bayan Bates ve Jane Fairfax'in bugün buraya nasıl geldiğini tahmin edebiliyor musun?
I don't know, dear Emma, it seems to me always best never to contemplate eating outside.
Bilmiyorum, sevgili Emma, ince eleyip sık dokumamak her zaman en iyisidir.
Dear Ayþe, can you give me water?
Ayşecik, su verir misin?
And, dear, could you make me a sandwich?
Bir de canım, bana sandviç yapabilir misin?
And it begins, "Dear Midge : " you probably hate me by now, " and if you don't, what's wrong which youse?
Şöyle başlıyor, " Sevgili Midge, herhalde şu anda benden nefret ediyorsundur, ve eğer etmiyorsan, senin derdin ne?
You are very dear to me. Oh, okay.
Sen benim için çok değerlisin.
Let me know, dear.
Bana haber ver, canım.
Let me get that for you, dear. Bite down on this. [Groaning, Muffled Screaming]
Dört ocağımın olmasıyla böbürlendim.
That I was willing to humiliate myself In front of all of the people dear to me By leaving him at the altar, because I felt that he was
Herkesin önünde aşağılanmayı göze alarak... benim ona verdiğim kadar bana değer vermeye... hazır olmadığını hissettiğim için... mihrapta terk ettiğim adamdan bahsediyorsun.
Dear future me.
Sevgili gelecekteki ben.
" Dear Mr. West, after so many years, I thought I'd come and thank you personally for everything you've done for me.
" Sevgili Bay Batı, Bunca yıldan sonra, benim için yaptığınız her şey için gelip size bizzat teşekkür etmek istedim.
He was very dear to me.
Francis. Benim için çok değerliydi.
Dear Nice, I'll be delighted you decided to leave your little angels with me.
Sevgili yeğenim, meleklerini bana bırakmaya karar vermene çok sevindim.
Dear Gyorgy, you know very well, it would be inappropriate for me to marry you
Sevgili Gyorgy. Seninle evlenmemin yakışık almayacağını biliyorsun.
I know, dear cousin. All I'm saying is if you feel yourself need you can always count on me.
Bunu biliyorum kuzen sadece ihtiyaç duyarsan bana her zaman güvenebileceğini söylüyorum.
Dear Lord, why are you punishing me?
Yüce Tanrım. Beni neden cezalandırıyorsun?
Oh, dear God, help me.
Tanrım, yardım et.
Now, you know how dear to my heart the work you do is, but the department doesn't pay me to stake out potential child abusers.
Yaptığın işi ne kadar sevdiğimi biliyorsun ama teşkilat, bana muhtemel çocuk ihmalcilerini gözetlemem için para vermiyor.
I'm sorry, my dear... but you leave me no choice.
Üzgünüm, canım... Bana başka bir yol bırakmadın.
I was told I had to leave behind the life I Knew... even my home... and all the memories that were so dear to me.
Hatta evimi ve tüm değerli hatıralarımı bile.
Word to the wise, dear - and also to you - do not use me as a reference.
Akıllıca bir laf, kıymetli arkadaşım - Ve sana da - Beni bir referans olarak kullanma.
I mourn sincerely the death of my dear uncle, the King, but I know I may count on you to serve me as loyally as you served him.
Amcamın ölümünün yasını tutuyorum, Kralın, ama biliyorumki ben ona nasıl sadık olduysam, seninde bana karşı öyle olacağına güveniyorum.
She might play the scatty old dear, Leftenant, but scratch the surface and she's a poisonous old bitch believe me.
- Budala bir yaşlı rolü oynayabilir. Ama bana inanın, yüzeyini kazırsanız altından zehir saçan bir sürtük çıkar.
Dear Lord, thank you for giving me the strength and the conviction to complete the task you entrusted to me.
Yüce Tanrım, Emanet ettiğin görevi yerine getirmek adına bana bağışladığın güç ve inanç için sana şükrediyorum.
Fool me once, dear.
Beni bir kere kandırdın tatlım.
It's my hope I can help breathe life back into this neighborhood that was so dear to my father, a man who placed great trust in me to carry on his legacy.
Benim umduğum şeyse, babamın çok sevdiği bu mahalleye tekrar can vermek. Mirasını taşımam için bana çok büyük bir güven yerleştiren bu adama.
So near and dear to me
Çok değerli ve yakındın
Dear, would you get me that nice syrup I like in my coffee... that makes it taste so good?
Tatlım, kahvenin tadını güzelleştiren şu sevdiğim şurubu bana getirir misin?
Ah, yes, talk to me like that, my dear,
Ah, yes, talk to me like that, my dear,
Dear Mr. Scheck, I would greatly appreciate any assistance you and the Innocence Project can provide in helping me free my brother, Kenny, From a life-without-parole sentence.
Sevgili Bay Scheck, şartlı tahliyesiz müebbet hükmü giyen kardeşim Kenny'i kurtarma hususunda, sizin ve Masumiyet Projesi'nin yapacağı her yardıma minnettar kalacağım.
Dear Sarah, I feel the colours of your soul in me.
Sevgili Sarah, senin renklerini içimde hissediyorum.
Dear, they durst not so dear the love my people bore me
Cesaret edemediler, canım kızım... Halkım o kadar seviyordu ki beni!
Dear God, dear Lord, tell me you did not marry and have children with him.
Tanrım, Tanrım, Iütfen bana onunla evlenmediğini ve çocuğun olmadığını söyle
Those two words, "Dear Emma", take me away to another time, when we used to write to each other after Mom and Dad died.
Bu iki kelime ; "Sevgili Emma" beni annemle babam öldükten sonra yazıştığımız zamanlara götürüyor.