English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Do something

Do something translate Turkish

50,809 parallel translation
Because you're about to do something very wrong.
Çünkü çok yanlış bir şey yapmak üzeresin.
You have to do something about it.
Bu konuda bir şey yapmalısın.
Do something!
Bir şey yap!
I'm trying to do something, anything, which is more than any of you did.
Sizden farklı olarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum, ne olursa.
We need to do something serious.
Ciddi bir şey yapmalıyız.
I had... I had to do something.
Bir şey yapmak zorundaydım.
Anyway, I did the earlier shift so I could do something tonight.
Neyse, gece bir şeyler yapabilmek için erken vardiya aldım.
Did I do something?
Bir şey mi yaptım?
Is it that Justin Foley? He do something to you?
Şu Justin Foley seni üzdü mü?
We need to do something about it.
Bu konuda bir şey yapmalıyız.
He says he's gonna do something, maybe here at school.
Bir şey yapacağını söylüyor, belki okulda.
HANNAH : I had to do something.
Bir şey yapmalıydım.
Did he do something to her?
Clay ona bir şey mi yaptı?
When you do something wrong, you can't just... like... ignore it.
Yanlış bir şey yaptıysan bunu görmezden gelemezsin.
- We have to do something.
- Bir şey yapmalıyız.
Either we do something now, or we give it up tomorrow in that deposition.
Ya şimdi bir şey yaparız ya da yarınki ifadede itiraf ederiz.
A decision to do something with a boy that now you regret.
Belki bir çocukla bir şeyler yaşayıp pişman oldun.
Please do something stupid again, chip.
Lütfen yine aptalca bir şey yap, çip.
Right in front of me... because I didn't do something.
Gözlerimin önünde... Çünkü hiçbir şey yapmamıştım.
We have to do something to make them believe us.
Kendimizi onlara inandırmak için bir şey yapmalıyız.
If I give you some water, which is not something I'm supposed to do, will you do something for me?
Sana su verirsem ki bu yapmamam gereken bir şey sen de benim için bir şey yapar mısın?
Michael, I have to do something, err, difficult and illegal.
Michael, zor ve yasadışı bir şey yapmak zorundayım.
A person has to do something.
Bunun için bir şeyler de yapılmalı.
Do something about it!
Bu konuda bir şeyler yap!
- First, you must do something for me.
- Öncelikle benim için bir şey yapmalısın.
And the only reason we're here now. Is to see if you want to do something about it.
Şu anda burada olmamızın tek nedeni bu konuda bir şeyler yapmayı ister misin diye anlamak!
I need you to do something for me.
- Benim için bir şey yapmalısın.
Why would you do something like that for me?
Benim için neden öyle bir şey yapasın ki?
Did my mom do something wrong?
Annem yanlış bir şey mi yaptı?
What, you got something else to do?
Niye, başka işin mi var?
Do you have something?
Senin var mı?
People who climb things, people who climb rocks... which is a ridiculous thing to do if you aren't being chased by something.
Ama onlar bir yerlere, kayalara tırmanan insanlar, ki seni kovalayan biri yoksa bunu yapmak çok saçma.
But just because you write something doesn't mean you're going to do it.
Ama bir şey yazmanız onu yapacağınız anlamına gelmez.
Do you have something you want to tell us?
Bize söylemek istediğin bir şey mi var?
I promised myself that I wasn't going to say something stupid like "are you okay" or "how are you doing," because, like, how the fuck do you think, right?
"İyi misin?" ya da "Nasılsın?" gibi saçma sapan sorular sormayacağıma kendi kendime söz vermiştim çünkü insan "Nasıl olmamı bekliyorsun?" der.
Your situation it has something to do with that party last night perhaps?
Durumunuz Yapması gereken bir şey var Dün geceki partiyle belki de?
If they do, we give them something.
Yakalarlarsa onlara bir şey vermemiz gerekir.
Something you're not supposed to do?
Yapmaman gereken bir şey mesela.
He had a chance to escape, but he looked back, which is something we shouldn't do, which is why I shouldn't believe in souvenirs or trinkets or symbols or housewarming gifts, but, Dad, I wanted to give you this as a reminder... not to look back.
Kaçmak için şansı vardı, ama arkasına baktı ki bunu yapmamalıyız bu yüzden anıları da biblolara ya da sembollere ev hediyelerine inanmalıyım ama baba, sana bunu arkana bakmamanı hatırlatsın diye getirdim.
- What, you got a big date or something? - As a matter of fact, I do.
- Biriyle randevun falan mı var yoksa?
What did you do, take a pill or something?
- Sorun ne? - Ne yaptın sen, ilaç falan mı aldın?
What do you mean, "Something like that"?
- Onun gibi bir şey derken nasıl yani?
In order to do that, you are going to have to give me something to fix it with.
Çözebilmem için bana bir şeyler vereceksin.
Do you think this Thaddeus Mobley fella had something to do with the murder?
Bu Thaddeus Mobley denen herifin cinayetle ilgisi olduğunu mu düşünüyorsun?
Do you need something?
Bir şey mi isteyecektin?
So, you figure this Thaddeus Mobley fella had something to do with the murder?
Bu Thaddeus Mobley denen herifin cinayetle ilgisi olduğunu mu düşünüyorsun?
Alex wants to do something.
- Alex bir şeyler yapmak istiyor.
So you do have something.
Yani elinde bir şey var?
A 4-year-old doesn't need much, but they do need something.
Dört yaşında bir çocuğun pek ihtiyacı olmaz ama bir şeye ihtiyacı olur.
He thought I was responsible for something I had nothing to do with.
Hiç alâkam olmayan bir şeyden beni sorumlu tuttu.
Is there something I can do for you, sir?
Size yardımcı olabileceğim bir konu var mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]