Don't come in translate Turkish
3,348 parallel translation
Don't come barging in here like my mom.
Şu odaya annem gibi paldır küldür girme.
You'll get to your corridor but if you keep going you'll come to the staircase in first class. But don't let anyone see you.
Kendi koridorunuzu bulursunuz ama gitmeye devam ederseniz birinci sınıfların merdivenine ulaşırsınız. ayrıca birinin sizi görmesine izin vermeyin.
Hope you understand I don't come in.
Umarım anlayışla karşılarsınız, içeri girmek istemiyorum.
You do, I knew it. So you know where the real gun is in case I don't come back.
Eğer dönmezsem gerçek silah orada.
So now you don't wanna come in?
İçeri gelmek istemiyor musun yani?
I just don't want them come sniffing in my other pockets.
Sadece gelip diğer ceplerimi de koklamalarını istemiyorum.
All right. In case that doesn't work out, why don't you come to dinner with me... and Paul tonight?
Olur da işin yaver gitmezse, ben ve Paul'le yemeğe gelebilirsin.
Don't stand there, come in.
Orada durma, gir içeri.
If you don't want me in the birth, then I can sit outside and come in afterwards.
Doğumda beni istemiyorsan, dışarıda otururum ve sonra girerim.
Come in, kettle's boiled. " That's if we don't get shot.
İçeri girin. Çay da vardı zaten. " Tabii önce bizi vurmazlarsa.
But you don't realize it, because the girl that you're waiting for to come home does not exist in real life.
Ama eve gelmesini beklediğin kızın gerçek hayatta olmadığının farkında değilsin.
Why don't we just take him to the feds, turn him in to the cops or someone? Come on, Mitch.
Neden onu federallere, polise ya da başka birine götürmüyoruz ki?
That if we don't come up with a viable defence soon, Joey's gonna take him out in prison.
Kısa süre içinde uygun bir savunma bulamazsak Joey onu hapishaneden kaçıracak.
- Why don't you come in?
- İçeri geçsene.
Don't you dare come in with your shoes on!
Ayakkabılarınız ile içeri girmeyin!
Don't come in.
İçeri buyurma.
Why don't you just, you know, come on in, sit down, relax.
- Neden sadece... Gel işte. Otur şöyle, rahatla bir.
Don't come back without a dozen roses and your dick in a box!
Bir düzine çiçek ve özel bir hediye almadan gelme!
Why don't I come in for a moment and show you around?
Size etrafı göstermek için bir dakika geleyim.
Come on, you have to know, after all these years, the differences in our I.Q. don't mean anything to me.
Haydi ama, onca seneden sonra bunu biliyor olmalısın, I.Q.'larımız arasındaki fark benim için bir şey ifade etmiyor.
I don't see you for twenty-seven years, in Mexico you had me thrown in jail, now you come back, you want me to help you fuck my mom?
Meksika'da beni hapse attırana kadar seni 27 yıldır görmemiştim! Şimdi de geri gelip, benden annemi sikmen için yardım etmemi mi istiyorsun?
Don't you come in here running off my business.
Buraya dalıp da işimi bana öğretme.
Don't come in here. There's a pervert right there.
Burada bir sapık var.
So, I was just finishing cleaning up in here, but, uh, why don't you come on in, have a seat?
Ben de burayı temizlemekle meşguldüm. Neden içeri geçip oturmuyorsunuz?
So you sure you don't need me to come in?
İçeri girmene yardım etmemi istemediğinden emin misin?
Hey, guys, don't come in my room.
Odama girmeyin.
The cops don't come, the toilets don't flush, and there's garbage piling up in the streets.
Polisler gelmiyor, tuvaletler çalışmıyor ve sokak çöplerle dolu!
Why don't you come in here,
Buraya gelip...
Mr. Pryce hasn't come in yet and his door is locked, and I don't feel comfortable with the company's records parked on the edge of my desk.
Bay Pryce henüz gelmedi, kapısı da kilitli. Şirket hesaplarının masamın kenarında durmasından tedirgin oluyorum da.
Battles don't just come with, "I'm gonna see you in the street."
Battle muhabbeti sadece "Seninle sokakta görüşürüz." değil.
♪ I come in all blue, I don't know red ♪
Tamamen maviye bürünürüm, kırmızıyı bilmem
And in exchange for the money, I don't come around to your office anymore?
böylece bundan sonra paramı almak için ofisine gelmem? Bunu mu kastediyorsun?
Don't come in jerseys. Bring some old clothes.
Formalarınızı giymeyin, birkaç eski giysi getirin.
If you are not planning to sit in front of Marina, you don't have to come in now
Eğer Marina'nın karşısına oturmayı düşünmüyorsanız içeri girmenize gerek yok.
Get in his cab or walk home, but don't come here again, you don't come to my place of work and you don't come to my house!
Ya bin şu taksiye ya da eve yürü... -... ama buraya bir daha gelme, iş yerime ve evime gelme! - Bunu bana nasıl söylersin?
- You don't come to class, you don't hand in your paper, it's 7 : 00 A.M., you..
- Derslere gelmiyorsun, kağıdını teslim etmiyorsun, saat 7 olmuş sen hâlâ...
If they come in here and everybody dies, then you don't get any questions answered.
Eğer içeri girerler de herkes ölürse, hiçbir cevap alamayacaksın.
Honey, you sure you don't want me to come in with you?
- Hayatım, seninle gelmemi istemediğinden emin misin?
I just don't want DiMaggio to come off as a complete tool where we're not rooting for him to come back into Marilyn's life.
Sadece DiMaggio'nun tam bir ahmak gibi görünmesini istemiyorum. Marilyn'in hayatına girsin diye temellendirmiyoruz adamı.
SELlNA : Don't come in.
- İçeri gelmeyin.
- Don't come in here.
- Buraya gelmeyin.
I don't know what fancy-ass place you grew up in, but where I come from, there is nothing worse in this life than a rat.
Senin hangi şatafatlı yerde büyüdüğünü bilmiyorum. Ama benim büyüdüğüm yerde bir köstebekten kötüsü olmaz.
That Wyatt Earp is a fine man, the finest thing to come through this hell hole in I don't know how long.
Wyatt Earp iyi biri bu cehennem deliğine düşen en iyi adam o
Those of you who don't come in to face the law, yeah.
Bazıları benimle yüzleşemiyor bile
Why don't you come inside? We'll grab a couple of those travel bottles in the minibar, see if I can't put a smile on that pretty face.
İçeriye gelsene, mini bardan bir şeyler içeriz ve o güzel yüzüne memnun bir ifade yerleştirmeye çalışırım.
Don't feel like you have to come in early tomorrow.
- Yarın işe erken gelmek zorunda değilsin.
Αya, I hope you don't mind me showing up like this unannounced, but I was serving duty in the Philippines, and I got an assignment to come to Japan.
Aya, umarım böyle habersiz gelmeme aldırış etmemişsindir, Filipinlerde görevliydim, ve Japonya'ya gitmek üzere görevlendirildim.
Come on in. A lot of times, they don't have a specific cause.
Çoğunlukla bir nedeni yoktur.
If you don't come out in the next 20 seconds, we're gonna have to - - we're gonna have to call the pound.
Eğer 20 saniye içinde dışarı çıkmazsanız şey yapacağız- - Barınağı aramak zorunda kalacağız.
I really don't think you're gonna make Jill come back by hitting on other women in front of her at a club.
Klüpte, Jill'in önünde başka kızlara asılarak onu elde edebileceğini düşünmüyorum.
Why don't you come in?
Neden içeri gelmiyorsun?
don't come in here 53
don't come back 153
don't come closer 33
don't come 128
don't come near me 117
don't come out 46
don't come here 44
don't come any closer 219
don't come over 21
don't come near 26
don't come back 153
don't come closer 33
don't come 128
don't come near me 117
don't come out 46
don't come here 44
don't come any closer 219
don't come over 21
don't come near 26
don't come here again 16
don't come back here 26
don't come home 17
come in 9605
come inside 424
come in please 35
come into my office 36
come in and sit down 23
come in here 216
ines 33
don't come back here 26
don't come home 17
come in 9605
come inside 424
come in please 35
come into my office 36
come in and sit down 23
come in here 216
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76