Eat me translate Turkish
3,535 parallel translation
Eat me, please
Sadece içmek olmaz, sonra -
Don't eat me!
Aah! Beni yeme!
Don't eat me.
Beni yeme.
Eat me.
Hadi oradan.
- When Don says, "Eat me," that's usually the end of the conversation.
- Don "hadi oradan" dediğinde genellikle diyalog bitmiştir.
Uh, if you're still alive, eat me.
Eğer hayattaysan, kahrolası herif.
Eat me.
Kahrolası herif.
One of them babies tried to eat me!
Onların bebeklerinden biri beni yemeye çalıştı.
I don't want nobody to eat me!
Kimsenin beni yemesini istemiyorum!
Have that beast to eat me, to crush my bones?
Yaratığın beni yemesini, kemiklerimi parçalamasını mı istiyorsun?
Would you like to eat me?
- Et yemek ister misin?
No one would eat me!
Kimse beni yemiyor!
Go there and eat sweet potato, don't bother me.
Jeong Ajussi ne yapacak?
Meaning why the hell did you send the laddoos home henceforth am not telling anyone that I am a sperm donor the women are slapping me while your making me eat laddoos
Demek istediğim neden tatlıları eve gönderttin. Bundan sonra kimseye sperm donörü olduğumu söylemeyeceğim.. ... siz tatlıları yerken kadınlar bana tokat atıyorlar.
You're telling me that you believe that Christ comes back to life every Sunday in the form of a bowl of crackers, and then you proceed to just eat the man?
İsa'nın her pazar günü bir kase kraker olarak geri döndüğüne ve insanların onu yemesine izin verdiğine inandığını mı söylüyorsun? Aynen.
Lilith wants me to eat a baby.
Lilith, bebek yememi istiyor.
- It seems to me not to eat.
Karnı tokmuş.
For now, just arrange for me to bathe and eat.
Şimdilik, yemek ve banyoyla ilgilenelim.
If this story isn't about you or me in the next 30 seconds, I'm going to eat my fist.
Eğer bu hikaye önümüzdeki otuz saniyede de ikimizle alakasız olursa yumruğumu ağzıma sokacağım.
It'd be rude for me to eat alone.
- Kesinlikle. Sadece ben yersem kabalık olur.
So, what did the killer eat... Uh, let me see...
Katil ne yemiş... bir düşünelim...
I want to be able to not eat this crappy food that's making me feel yucky and supposed to be healthy for me, okay?
Beni iğrendiren ve sağlıklı olmamı sağlayacak iğrenç yemeklerden yemek istemiyorum, tamam mı?
You did not see me eat this ice cream cone.
Bu dondurma külahını yerken görmedin beni.
- I come with or we both go home, eat some ice cream while you teach me the Cyrillic alphabet. Fine.
Ya sizinle içeri girerim ya da eve döner siz bana Kril alfabesini öğretirken dondurma yeriz.
"Bitch, stop texting me or I will eat you."
"Amcık, mesaj atıp durma yoksa seni ham yaparım."
I told you to meet me, not eat me!
Benimle buluş dedim, beni ye demedim.
Sure. Well, when he asked me to look up his ancestry online, I remembered that news story about Michelle Obama having white relatives, and I just knew he would eat that up.
Bana kendi atalarıyla ilgili araştırma yapmamı söylediğinde Michelle Obama'nın beyaz akrabalarıyla ilgili duyduğum haberi hatırladım ve bunu yutacağını biliyordum.
T.J., why don't you, uh, help me find something to eat for all these firefighters here?
- T.J. Neden burada ki bütün itfayecilere yiyecek bulmama yardım etmiyorsun?
The last time I talked to him, he said that he missed me and he would pay me to come eat popcorn with him, but then he hasn't returned a text of mine in over two weeks.
Onunla son konuştuğumda, beni özlediğini ve "fındık kırmak" için bana para vereceğini söylemişti. Sonrasında iki hafta boyunca hiçbir mesajıma geri dönmedi.
Let me eat this heart, then we can pick azaleas together.
Bırak bu kalbi yiyeyim, sonra açelyaları toplayabiliriz.
Believe me, Mindy, you'll find other opportunities to eat cake.
İnan bana Mindy, bedava pasta yemek için başka fırsatlar da bulacaksın.
If you sit with me, you can eat my crusts.
Benimle oturursan kırıntılarımı yiyebilirsin.
You want me to eat lunch with you?
Seninle yemek yememi mi istiyorsun?
Stay and eat with me first.
Birlikte yemek yiyelim önce.
! No! When I eat Froot Loops, the other astronauts make fun of me!
Meyveli gevrek yiyince diğer astronotlar benimle dalga geçiyor!
You expect me to stay here and eat Hot Pockets?
Burada kalıp, dondurulmuş börek yememi mi istiyorsunuz?
If I eat this last wonton... and I really want to eat it... Then Shahir won't let me kiss him for like a month, right?
Eğer son tatlıyı yersem ve gerçekten yemek istiyorum Shahir bir ay boyunca onu öpmeme izin vermeyecek.
You gonna let me eat in peace, or do we have a problem?
Bunu huzur içinde yememe izin verecek misin? Yoksa bir sorunumuz mu var?
I already got one wife telling me to eat healthy.
Sağlıklı beslenmemi söyleyen bir eşim var zaten.
Because it's costing me a small fortune to eat Bagel Bites and listening to that dot-head and this queer-doke call me a racist and a homophobe.
Çünkü kurabiyelerden yemek, şu Hintliyi dinlemek ve bu çatlak kafanın bana ırkçı ve eşcinsel düşmanı demesi bana küçük bir servete mal oluyor.
Give me something to eat.
Yiyecek bir şeyler ver.
He taught me how to eat soup, coffee and milk and bread slices.
Bana çorba içmesini öğretti, kahve, süt ve ekmek dilimlemesini.
Then why did you call me over to eat?
Neden beni yemeğe çağırdın?
since you promised me a reward, let me eat these dried persimmons.
Ödül için söz verdiğinize göre kuru hurmaları yememe izin verin.
Tomorrow, when we break for lunch, you are coming to my dressing room and watching me eat.
Yarın, öğle yemeği arası verdiğimizde, soyunma odama gelip, beni yemek yerken izleyebilirsiniz.
I'd like to sell you the piping, but I got people depending on me, and they need to eat.
Sana boru satmak isterim ama burada elime bakan insanlar var. Onların da beslenmesi gerek.
You deceived me for two straight days, and you eat mice.
İki gün boyunca aralıksız olarak beni kandırdın ve fare yedin.
He'd wait the extra ten minutes it took me to sign off the ER board so we could eat lunch together.
Ben, Acil dosyalarını doldururken, öğle yemeğini birlikte yiyelim diye, beni on dakika beklerdi hep.
- Let me eat it.
- İzin ver yiyeyim.
I won't eat something that could punch me.
Bana dokunacak bi şeyi yemem ben.
It's okay for me to eat it?
Yiyebilir miyim?