End of the day translate Turkish
2,716 parallel translation
But if I do it... It's not the best way, because at the end of the day, you're the one who has to live with it.
Ama imzalarsam ki en iyi yol bu değil çünkü günün sonunda bununla yüzleşecek kişi sen olacaksın.
At the end of the day I appreciate honesty, so... thanks.
Nihayetinde, dürüst davrandığın için sağ ol, o yüzden... Teşekkürler.
"At the end of the day, the sword of performance is hung above you."
"Günün sonunda..." "... performansının gücüyle ayakta kalacaksın. "
Even with you so close to me you're still not with me, awaiting your return I can't see the end of the day
bana bu kadar yakın olmana rağmen hala benimle değilsin, dönüşünü beklerken günün sonunu göremiyorum, övgü..
But at the end of the day, Roger is just... He's just that, he's my partner.
Ama günün sonunda Roger sadece ortağım.
Joan promised me you'd be done by the end of the day.
Joan gün sonunda bitecek diye söz vermişti.
And at the end of the day, we all want colleagues who have our backs.
Ve günün sonunda tek istediğimiz şey meslektaşlarımızın yanımızda olması.
We got the part in a couple hours ago, so we should be able to get it squared away by, end of the day tomorrow.
Parça elimize birkaç saat önce geçti, sanırım yarın akşama kadar halletmiş oluruz.
At the end of the day, you truck off to Lexington or wherever the hell you go, put it all in your rearview mirror.
Günün sonunda Lexington'a ya da hangi cehenneme gidiyorsan oraya giderken burası dikiz aynanda kalır.
End of the day, "Lime!"
Sonunda, "Lime" dedi!
At the end of the day, she's really just an ordinary mother.
Sen? Biraz. Her şey birazcık gerçek olmaya başlıyor.
You know, you may think you've gone clean, found God Buddha or some African shaman but at the end of the day, your hands are still dirty, always will be.
Temizlendiğini düşünebilirsin. Tanrı'yı bulmuş, Buddha'ya ya da ne bileyim bir Afrika şamanına bağlanmış olabilirsin ama günün sonunda ellerin yine de kirli kalacak. Her zaman da böyle olacak.
At the end of the day, we knew the circuit and we knew our cars.
Günün bitiminde, hem arabalarımızı hem de pisti biliyorduk.
You have until the end of the day.
Gün sonuna kadar vaktin var.
Look, I realize how hard this is for you, and we're not insensitive to what you're going there, but at the end of the day, this is Emma's decision.
Bakın, bunun sizin için ne kadar zor olduğunun farkındayım ve yaşadıklarınıza karşı da duyarsız değiliz ama sonuç olarak bu Emma'nın kararı.
Personally, I expect to be eating my dinner off the regimental silver in Bapaume by the end of the day.
Şahsen, günün sonunda akşam yemeğimi Bapaume'de alayın gümüş tabaklarında yemeyi umuyorum.
Trust me, it'll be gone by the end of the day.
Güven bana, bugün bitmeden gitmiş olur.
I'd like to do a couple things before the end of the day.
Gün bitmeden birkaç şeyi halletmek istiyorum.
The end of the day.
Gün sonuna.
Maybe he'll get back to you by the end of the day?
Akşamleyin size döner belki.
But at the end of the day, if the chairman's got some grudge against Americans, there's not a hell of a lot we can do about it.
Ama günün sonunda eğer başkanın Amerikalılara karşı biraz kini varsa yapabileceğimiz bir şey kalmaz.
- End of the day.
- Günün sonunda.
It is the end of the day.
İşte günün sonu.
Whew! It's definitely not a fun feeling competing against Charlie, but it is a competition at the end of the day. And I nt to be on Glee more than anything.
Charlie'yle karşı karşıya olmak hiç hoş değil ama sonuçta bu bir yarışma ve Glee'de oynamayı her şeyden çok istiyorum.
At the end of the day, if you're like, "if I just remember what this song is about and what I want people to feel," that's what it's all about.
Günün sonunda, duygularını yansıtabildiğine inanıyorsan sorun yok demektir.
At the end of the day, it's about the animals, and nobody knows animals like George Coleman.
Sonuçta ; önemli olan hayvanlar. Ve hayvanları kimse George Coleman kadar iyi bilemez.
At the end of the day, I was like a drunk looking for bottles. Ugh!
Sonunda, şişelerini arayan bir sarhoşa döndüm.
What is more I will ensure that if my name is even mentioned outside the interview room... this story will be in the press by the end of the day.
Bunun da ötesinde, size garanti ederim ; ... eğer görüşme odasının dışında bile ismim geçerse,... o gün bitimine kadar hikaye basında yerini almış olur.
At the end of the day, all that matters is what you think.
Nihayetinde, önemli olan tek şey senin ne düşündüğün.
Everybody says they care about the issues, but at the end of the day, all anyone really wants is free clothing shot at them from a cannon.
Herkes, onların olayları önemsediğini söylüyor, fakat günün sonunda aslında herkes topun fırlattığı bedava giysiyi istiyor.
Do you think Barack and Michelle Obama feel like this at the end of the day?
Sence Barack ve Michelle Obama gün sonunda böyle hissediyor mudur?
He is dead at the end of the day.
Gün bitmeden ölmüş olacak.
And at the end of the day, this... this right here is how it should be.
Eninde sonunda olması gereken de bu zaten.
I usually download everything to the CPS server at the end of the day.
Normalde günün sonunda her şeyi CPS sunucusuna aktarıyorum.
Hunt needs to know where we are on Boston, and I gotta let Harvard know what I'm doing by the end of the day.
Hunt, Boston konusundaki durumumuzu bilmek istiyor. Benim de gün sonuna kadar Harvard'a cevap vermem gerekiyor.
At the end of the day, I've rented an adorable kitten.
Sonuçta bana çok sevimli bir kedi kiralıyorsun.
You know, end of the day, relaxing.
Dinlenmek için lazım olabilir.
But at the end of the day, I will do anything in my power to keep her safe.
Ama ne olursa olsun bütün gücümle onu korumak için her şeyi yaparm.
Okay, Bones, you know what, if you don't make a decision by the end of the day, I'm gonna hire someone. Booth.
Bak eğer günün sonuna kadar bir karar vermezsen bu işi ben halledeceğim.
If that painting isn't in my hands by the end of the day - -
Eğer o tablo günün sonunda elimde olmazsa- -
Well, can you give me till the end of the day?
Gün sonuna kadar bana müsade eder misin?
Giles, Heather - at the end of the day, they're both just people.
Giles, Heather - gün bittiğinde ikisi de insan.
The end of the day, everything's quiet, the kids are asleep.
Günün sonunda, her şey sessizleşir çocuklar uyurdu.
And you'll be able to play in your cell at the end of each day.
Her gün sonunda hücrende çalabileceksin.
I want each of you to take an all-day training session by the end of next week.
Bu hafta herbirinizle bütün gün süren bir eğitim semineri yapmak istiyorum.
Chances are that you won't end the day full of arrows or missing half of your face.
Okla delik deşik olma veyahut suratının bir kısmından olma ihtimalin mevcut.
Now I'm gonna close the book on this budget draft by the end of the business day.
Bu iş günü sonunda bu bütçe defterini kapatıyorum.
We end up together. And this is the most romantic day of my whole life.
Eğer bu işi tamamına erdireceksek,... bu, tüm hayatımın en romantik günü sayılır.
At the end of day are we not all brothers? And we must do what we know which is correct?
Esas amacımız doğru olanı yapmak değil mi?
And every day we sang- - we warmed up singing that note, the big note at the end of defying gravity, and then I was able to do it, so it's a muscle.
Ve her gün biraz daha yükselte yükselte en yüksek notaya kadar çıktık. Daha sonra şarkıyı da söyleyebildim, Kas yapmak gibi bir şey.
A radical terrorist group has threatened to attack the city of Los Angeles by day's end...
Radikal bir terör örgütü gün sonuna kadar Los Angeles'a saldıracağını bildirdi.