The day she died translate Turkish
318 parallel translation
She wrote it to me the day she died.
Bunu bana öldüğü gün yazmıştı.
She praised you until the day she died.
Oğlunun karısına şükrederek öldü.
''The day she died The neighbors came to snicker.
" Öldüğü gün komşular gülüşmeye geldiler.
He left home the day she died
Ayrıldı evinden onun öldüğü gün.
Visiting her grave the day she died!
Ölüm gününde kızın mezarını ziyaret ediyorsun!
You were there the morning of the day she died.
O ölmeden bir gün önce oradaydınız.
After some 30 Christmases, you write asking me about Florette... and your letter arrived the day she died.
Otuz altı yıl sonra bana, Florette hakkında yazıyorsun. Postacının mektubu verdiği gün, Florette'in öldüğü gündü.
He thinks it stems from my mother spoiling me till the day she died.
Babam, bunun annemden kaynaklandığını ve öldüğü güne kadar da beni bozup çürüttüğüne inanıyor.
Until the day she died in an accident.
O bir kaza da ölene dek.
Your mother and I were lovers almost from the moment we met and we remained lovers until the day she died.
Ben ve annen tanıştığımız andan itibaren sevgiliydik. Ve o ölene kadar da öyle kaldık.
Well, my guy in the hotel lounge tells me that Tina and Shelley were having a cat fight over some dude named Jeremy the day she died.
Otelin fuayesindeki çocuğun söylediğine göre Tina ve Shelley Shelley'in öldüğü gece Jeremy adında bir oğlan için kavga ediyorlarmış
Tell you this much. I became a much better cop the day she died.
O öldüğü gün daha iyi bir polis oldum.
You were operated on the day she died.
Öldüğü gün ameliyat oldunuz.
She read about how I had a rare blood type like her sister and that my surgery was on the day she died.
Kardeşi gibi benimde ender bulunan bir kan grubuna sahip olduğumu okumuş ve öldüğü gün ben ameliyat oldum.
I want to talk about the day she died.
Öldüğü gün hakkında konuşmak istiyorum.
I hit the road the day she died.
öldüğü gün yollara düştüm.
But I made my decision, and I never saw her again until the day she died. - You don't regret that?
Ama seçimimi yaptım, ve öldüğü güne kadar onu bir daha asla görmedim.
It was administered on the day she died.
Öldüğü gün verilmiş.
We argued the day she died.
ÖIdüğü gün tartışmıştık.
I heard Hendricks arguing with Franks the day she died.
Hendricks'in öldüğü gün Franks ile tartıştığını duydum.
Sounds like Vanessa's ex saw her with the new admirer the day she died.
Görünüşe göre Vanessa'nın eski sevgilisi onu öldüğü gün hayranıyla görmüş.
She got it the day she died.
Öldüğü günün tarihi.
You can see from the postmark Mary Alice probably got it the day she died.
Damgaya bak. Mary Alice bu notu öldüğü gün almış olmalı.
You were with there with Lisa on the beach the day she died.
Öldüğü gün plajda Lisa'yla birlikteydin.
She died the next day.
Ertesi gün annem öldü.
Her mother died of it the day she was born.
O doğduğunda annesi de kalpten ölmüştü.
- The day - The day before she died.
- ölmeden önceki gün.
She brought me up here last winter, and the next day she died.
Beni buraya geçen kış getirdi ve ertesi gün öldü.
The next day she died.
Ertesi gün de öldü.
The day before she died, I had a feeling that Laura was in trouble.
Ölmeden önceki gün Laura'nın başının belada olduğunu hissetmiştim.
The day before she died, I had a feeling Laura was in trouble.
Ölmeden önceki gün Laura'nın başının belada olduğunu hissetmiştim.
The day before she died, she asked to see me alone, remember?
Evet. Ölmeden önce beni yalnız görmek istemişti. Hatırladın mı?
And the day before he returned, she died.
Ve o dönmeden bir gün önce, O öldü.
He arrived the day before she died.
Televizyona çıkması nedeniyle soruşturmayacak değiliz. Ama o çocuğun ölümünden bir gün önce geldi.
She died on the day you were back.
Geri döndüğün gün öldü.
The day before she died she talked about doing an infomercial.
Aslında, ölümünden bir gün önce bir tanıtım filmi yapmaktan söz ediyordu.
- Yes, I wrote her a note telling her to stay away from water on the day that she died.
- Evet, ona öldüğü gün sudan uzak durması gerektiğini yazdım.
The same day that she died.
Bu eve. Hem de öldüğü gün.
A week ago, Mom suddenly fell ill. The next day she died.
Annem bir hafta önce birden bire hastalandı, ertesi gün öldü.
She's worn his coat since the day he died.
Kocası öldüğünden beri onun ceketini giyiyor!
She died the day before yesterday, right?
2 gün önce öldü, doğru mu?
She died the day she shamed us by leaving!
Bize utanç getirdiği gün o öldü!
She died the day I was born.
Benim doğduğum gün ölmüş.
But the day before Yen's return she died in a mountaineering accident.
Ama Yen'in gelmesinden önceki gün bir dağ kazasında öldü.
Her mother died the day she was born.
Annesi onu doğururken öldü.
The day she disappeared a friend of hers died, right?
Kaybolduğu gün, onun bir arkadaşı ölmüş, değil mi?
Last entry's from the day before she died : " I hope it doesn't rain tomorrow.
Ölmeden önce günlüğüne yazdığı son şey : " Umarım yarın yağmur yağmaz.
She died the same day as your grand - father did.
Büyükbabanla aynı zamanda öldü.
And I heard you met Hye Ji the day before she died too
Ve ben de öldüğü gün onunla görüştüğünü duydum.
But she died in the car crash that day.
Ama o, trafik kazasında öldü.
She actually died, otherwise the day wouldn't have restarted.
Gerçekten ölmüştü, yoksa gün yeniden başlamazdı.
the day 56
the day before yesterday 39
the day after tomorrow 108
the day before 49
the day after 57
the day after that 18
she died 453
she died last year 19
she died when i was 20
the doors 46
the day before yesterday 39
the day after tomorrow 108
the day before 49
the day after 57
the day after that 18
she died 453
she died last year 19
she died when i was 20
the doors 46
the door is locked 37
the duke 46
the duck 18
the door was open 152
the door is open 55
the devil 179
the dog 197
the door is closed 18
the dress 56
the d 504
the duke 46
the duck 18
the door was open 152
the door is open 55
the devil 179
the dog 197
the door is closed 18
the dress 56
the d 504