English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Enough talk

Enough talk translate Turkish

777 parallel translation
Enough talk about being tired.
Yeter bu bıkkınlık muhabbeti.
That's enough talk!
Bu kadar konuşma yeter!
Enough talk.
- O dedi ki... - Konuşmaları geçelim.
So enough talk.
Artık şu konuşmayı keselim.
That's enough talk.
Bu kadar konuşma yeter!
Enough talk.
Gevezelik, gevezelik.
- Enough talk!
Tartışmak faydasız!
Enough talk.
Bu kadar konuşma yeter.
Enough talk!
Bu kadar konuşma yeter!
That's enough talk.
- Fazla konuştun.
OK, that's enough talk.
Peki peki. Fazla konuşma!
Enough talk, guys.
Tamam, bu kadar çene çalmak yeter.
That poor thing with a flat chest that didn't have nerve enough... to talk up to you, washing your greasy overalls, cooking... and slaving in some lousy mining shack? No wonder she died.
Seninle konuşmaya cesaret edemeyen, tahta göğüslü... senin iş giysilerini yıkayıp, yemek pişiren... madende köle gibi çalışan bir kadın mıyım?
I've had enough of this sanctimonious talk.
Bu kibir dolu konuşmalardan sıkıldım.
Come on, you've had enough of that talk.
Hadi, bu kadar gevezelik yeter.
No, I feel I've known you long enough to have the right to talk to you this way.
Hayır, bunları söylemeyi hak edecek kadar uzun süredir tanıyorum seni.
Enough fancy talk, make yourself clear!
Bırak bu büyük lafları da açıkça konuş!
● I've had enough of this talk.
- Bu lafları yeterince dinledim!
If you just let people talk long enough sooner or later, somebody will spill the beans.
İnsanları yeterince konuşturursanız eninde sonunda biri ağzından bir şey kaçırır.
We used to talk about it enough, about being free.
Eskiden özgür olmak hakkında çok konuşurduk.
Maybe it's not good enough for me, Walter. Maybe I don't go for the idea. Maybe I'd rather talk.
Belki de planına uymam, konuşmayı tercih ederim...
She won't talk to me... though she would quick enough if I wore trousers.
Benimle konuşmuyor... ama erkek olsaydım konuşurdu.
One of the guys they stuck lived long enough to talk.
Adamlardan birini ötecek kadar uzun yaşamasına müsaade etmişler.
And there's one person who wants you to talk and that ought to be good enough for you.
Ve senin de konuşmanı isteyen bir kişi var bu da senin için yeterli olmalı.
- Nurse Linley, do you feel well enough to talk?
- Hemşire Linley, konuşacak kadar iyi hissediyor musunuz?
Until one of you gets sense enough to talk straight. Come on!
Biriniz aklını başına toplayı doğru dürüst konuşana kadar.
Enough, Bea, I know how you feel.. But... do not have to talk ill of him, or him, to anyone.
Kes şunu, Bea, nasıl hissettiğini biliyorum, fakat ne ona karşı ne de onun hakkında kimseye bir şey söylememelisin.
- That's enough of that kind of talk! - It's more than enough!
- Böyle konuşmayı kes artık!
Don't talk about my mother. Itwasn't enough!
Annemin adını ağzına alma.
Most women don't talk enough.
Çoğu kadın az konuşur.
I've had enough of his talk.
Bu kadar konuºma yeter.
Don't talk about it. It's tough enough!
- Açma o konuyu, yeterince zor.
He's old enough to talk for himself.
Kendi adına konuşabilir.
Usually people can't talk enough about what's ailing them.
İnsanlar genelde hastalıklarından yeterince bahsetmezler.
Easy enough to talk of soul and spirit and essential worth.
Ruhtan, maneviyattan ve varlığın kıymetinden bahsetmek dile kolay.
That ought to be long enough to talk that hard-head into coming back to work for me.
Keşke bu, şu taş kafalının inadını kırarda yanımda tekrar çalışmaya ikna olur.
Now Pritchard, I've had enough of your spook talk.
Pritchard, senin bu hayalet muhabbetinden iyice sıkıldım.
We have time enough to eat, drink and talk.
Yemeye, içmeye ve konuşmaya vaktimiz var.
You know what I think of Morgan. You've heard me talk about him enough.
Morgan'la ilgili ne düşündüğümü biliyorsun.
I know well enough when a girl is willing to talk about it.
Bir kadının ne zaman evlilik hakkında konuşacağını, iyi bilirim.
Maddalena, enough playing. Come back. I want to talk to you more.
Bu kadar oyun yeter buraya gel, seninle konuşmalıyım.
Enough of that talk.
Bu kadar muhabbet yeter.
Wife's taking a nap and I never can keep quiet enough for her, so I just thought I'd look you up and talk. - Good.
Karım uyuyor ve onun için yeterince sessiz olamıyorum, ben de konuşuruz dedim.
But enough talk about me, it's depressing.
Bu konu beni kötü yapıyor.
Wally doesn't mean enough not to talk to him.
Asla olmadı.
The lady says she feels well enough to talk now, sir.
Hanım konuşabilecek durumdaymış efendim.
If you'd be good enough to make a statement to Sergeant Bacon we'll talk again later.
Memur Bacon ifadenizi alsın, gene görüşürüz.
It's enough just to talk to you.
Sadece seninle konuşmak yeterli oldu.
You don't talk enough.
Yeterli konuşmuyorsun.
Oh, sure, it's easy enough to talk big in the cozy shelter of a parsonage.
Birilerinin himayesi altında atıp tutmak çok kolay.
- You feel well enough to talk?
- Kendini iyi hissediyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]