Eyed man translate Turkish
111 parallel translation
- Nice for a one-eyed man.
- Tek gözlü bir adam için çok hoş.
One is out with the Texan, one with the one-eyed man.
Biri bir Teksaslıyla, diğeri de tek gözlüyle.
And one-eyed man?
- Ya tek gözlü adam?
The one-eyed man was hit.
Tek gözlü adam vuruldu.
One-eyed man!
Tekgözlü adam!
One-eyed man!
Tek göz!
Well, there was a one-eyed man and he started to talk to me.
Tek gözlü bir adam vardı ve benimle konuşmaya başladı.
The one-eyed man who stole the horses.
Atları çalan tek gözlü adam.
Do you still want one-eyed man?
Tek gözlü adamı bulmayı hala istiyor musun?
In the kingdom of the blind, even the one-eyed man is king.
Körlerin krallığında, tek gözlü adam kral olur.
Don't sell it to a blue-eyed man.
Onu mavi gözlü birine sakın satma.
I've been forbidden to sell it to a blue-eyed man.
Mavi gözlü birine bunu satmam yasak.
Take this blue-eyed man out of the city and put him to death.
Bu mavi gözlü adamı şehirden çıkarın ve çarmıha gerin.
I was stitching up a stab wound in the emergency room of a hospital, and suddenly, the doors were kicked open, and this wild-eyed man was there, wielding a-a sawn-off shotgun.
Hastanenin acil servisinde bıçaklanmış birinin yarasına dikiş atıyordum. Aniden kapı tekmelenerek açıldı. Ve gözü dönmüş bir adam belirdi.
The one-eyed man!
Tek gözlü!
The one-eyed man.
Bu, o tek gözlü!
There is no one-eyed man.
Tek gözlü adam yok.
The one-armed, one-legged, one-eyed man.
Tek elli, tek bacaklı, tek gözlü adam.
Fergus Falls, here's the one-armed one-legged, one-eyed man!
Fergus Falls, işte tek elli tek bacaklı, tek gözlü adam burada!
"In the country of the blind, the one-eyed man is king."
"Körler ülkesinde, tek gözlü adam kraldır"
She wants to trade us for a one-eyed man with glasses!
Bize karşılık gözlüğünün tek camı olan adamın resmini istiyor!
You're the one-eyed man in the land of the blind. You tell me.
Sen körler ülkesindeki tek gözlü adamsın.
"In the land of the blind the one-eyed man is king."
"Körler diyarında tek gözlü adam kraldır."
"In the land of the blind, the one-eyed man is king."
- Bir zamanlar bu adam bir kralmış.
"Among the blind a one-eyed man is king."
"Körlerin içinde, tek gözü olan kraldır."
The yellow-eyed man comes to me in my dreams makes me do things, awful things.
Sarı gözlü adam rüyamda bana göründü. Benden çok kötü şeyler yapmamı istedi.
The yellow-eyed man.
Sarı gözlü adam.
What else does the yellow-eyed man tell you?
Sarı gözlü adam senden başka ne yapmanı istedi?
What else does the yellow-eyed man say?
Sarı gözlü adam senden başka ne yapmanı istedi?
The yellow-eyed man tells me to do things - - awful things.
Sarı gözlü adam, bazı şeyler yapmamı istiyor. Kötü şeyler!
Nadir Badaoui, aka the one-eyed man.
Nadir Badaoui, nam-ı diğer tek-gözlü adam.
The old man thinks he's the blue-eyed wonder.
Yaşlı adam onun mavi gözlü harika olduğunu düşünüyor.
What kind of man is this Lassiter? .. who hunts Apache as the Apache hunts the white-eyed.
Bu Lassiter beyazları avlayan Apaçileri avlıyor ; bu ne tip bir adam?
I call that bold talk for a one-eyed fat man!
Tek gözlü şişman bir adam için bence bunlar boş laflar!
Gold is a tall, handsome... blue-eyed... young man.
Altın, uzun boylu yakışıklı mavi gözlü bir delikanlı.
Brown-Eyed Handsome Man
"Kahverengi Gözlü Yakışıklı Adam"
One day, a kid or a crazy, wild-eyed old man who claims to be a scientist is going to come around asking about this...
Bir gün bir çocuk veya bilimadamı olduğunu söyleyen deli bir yaşlı adam gelip de sana...
Rape... No man has ever eyed any woman from our family with lust!
Tecavüz... hiç Kimse bizim ailede sehvetli kadin gözlü birinin oldugunu!
There was a one-eyed man with him.
Yanında tek gözlü bir adam vardı.
One-eyed man?
Tek gözlü mü?
And you, sir, are a steely-eyed missile man.
Bayım, siz kararlı bir roket mühendisisiniz.
You find that one-eyed man and clear yourself.
Şu tek gözlü adamı bul ve kendini akla.
It was this crazy-eyed, hairy beast-man.
Deli gözlü, kıllı canavar adamdı.
That droopy-eyed, weak-looking, bristle-headed promiscuous-looking donut freak of a man?
Bu, alık gözlü, çelimsiz görünen, süpürge saçlı dağınık, çörek düşkünü bir adam?
Man, this motherfucker's cross-eyed.
Bu herifin gözleri şaşı.
Mom turns off the radio when they play "Brown Eyed Handsome Man" because it reminds her of Dad.
"Kahverengi Gözlü Yakışıklı" çaldığı zaman annem radyoyu kapatır. Babamı hatırlatıyormuş.
All the years that your mother and I... spent raising you from that... wide-eyed tattler running around on this farm... to the man who is standing in front of me right now... was for this moment.
Annenle birlikte seni bu çiftlikte koşuşturan saf bir çocuktan şu anda karşımda duran adam olana kadar yetiştirdiğimiz onca yıl bu an içindi.
There's nothing that makes this man cry like a little "Brown eyed girl."
Hiçbir şey beni "Benimle Oynar Mısın" kadar ağlatamaz.
bigger than any man on earth : In all his fighting fury, the legendary, the one-eyed cyclops!
Yeryüzündeki herhangi bir insandan çok daha büyük bütün korkunç öfkesiyle efsanevi, tek-gözlü, Tepegöz!
When i see a muslim man, i see a man... not some bug-eyed terrorist.
Ne zaman Müslüman bir insan görsem, insan görürüm pörtlek gözlü bir terörist değil.
One-eyed rail track man.
Tek gözlü demiryolcu.