For shame translate Turkish
849 parallel translation
- Oh, for shame.
- Ayıp sana.
Why, Julia, for shame.
Ne kadar ayıp Julia.
- For shame!
- Ne ayıp!
Aboard, aboard, for shame.
Ne ayıp! Hadi gemiye!
Fie, for shame!
Ayıptır, ayıp!
For shame, Billy. I think you owe an apology to everybody in this room. And if you're half the gentleman I know you are,
Bu odadaki herkese özür borçlusun tanıdığımın yarısı kadar beyefendiysen, dileyeceğine eminim.
For shame!
Ne ayıp!
For shame, Skat.
Utanmalısın, Skat.
For shame!
Ayıp!
Oh, for shame, Captain.
Oh, ne ayıp, Kaptan.
What a shame to leave a delicious dinner like this for so sordid a thing as...
Böyle lezzetli bir yemeği iğrenç bir şey için bırakmak ne yazık....
John, it's a pure shame you aren't running'for congress or somethin'.
John, kongre çalışmalarına falan katılsana.
Yes, shame on you for saying such a thing.
Evet böyle bir şey söylediğin için kendinden utanmalısın.
It's a shame that he doesn't care for the flesh. He'll never see it.
Evet, utanç verici ama adam kadınlarla ilgilenmiyor.
only it's a shame to turn on all that good heat for GIennister.
Ne yazik ki bunlar, Glennister gibi bir adam için.
It's a shame for a mechanic like him to wear out his shoes on the road.
Onun gibi bir tamircinin ayakkabılarını yollarda eskitmesi yazık.
Shame and sorrow for the family
~ Aile için ne büyük bir utanç ~
Is it a great man who for very shame dare not acknowledge his own wife?
Çok iyi bir insan olsa, kendi karısını utanma pahasına da olsa kabul etmez mi?
Yes, a shame for my modesty and my health.
Hakkınızda çok şey duydum. Sağlığım ve konumum için ne büyük bir utanç.
I didn't want to shame her by asking someone she knows. Besides, if her husband comes looking for her I want to be here to tell him a lie or two.
Ayrıca kocası onu aramaya gelirse,... ona yalan söylemek zorunda kalmayacağım.
It seemed a shame For so much good money to go to waste In other people's pockets.
Bu kadar çok iyi paranın başkalarının cebinde heba olması yazıkmış gibi geliyordu.
But I thank you for that shame, because now I know that we are each of us a separate human being, Brandon, with the right to live and work and think as individuals, but with an obligation to the society we live in.
Ama bu utanç için sana teşekkür ediyorum çünkü artık, herkesin yaşama, çalışma ve düşünme hakkı olan ama yaşadığımız topluma görevleri de olan farklı birer canlı olduğunu biliyorum.
It's a shame we haven't a few paper chains and a bunch of mistletoe for the old boy.
Dostumuz için bir kaç tane kağıttan zincir ve ökseotumuz olmaması büyük talihsizlik.
Shame of years that you paid for.
Senin için yıllarımı harcadım.
Shame is for good folks, not for bandits and robbers
Utanmak iyi insanlar içindir, haydutlar ve soyguncular için değil.
You've associated it with the unhappy life of your sister who paid for your lessons through a life of shame.
Dansı, senin derslerini ödeyen kardeşinin mutsuzluğuyla eşitledin.
Your mother's sin, your shame for her and for yourself.
Annenin günahı, ondan ve kendinden utancın.
How can I feel shame for the woman who bore me?
Beni doğuran kadından nasıl utanırım?
I feel shame for him.
Akla, ruha ve karaktere sahip biri. Ve onun adına utanıyorum.
The night before he fell into the lake, he fell so far and so hard for the sake of the flying machine, that the crankcase oil burst from his veins and a heart heavy with shame pumped blood back into them.
Göle düşmeden önceki gecede o uçan makine için öyle çok tasalıydı ki karter yağı fışkırdı onun damarlarından ve utançla dolu yüreği pompaladı dökülen kanlarını geri.
Obara's death is shame enough for this company.
Obara'nın ölümünün utancı birlik için kâfi.
- It's a shame, for your words.
Çok kötüsünüz.
"It is a shame for women to speak in the church."
"Kadının toplantı sırasında konuşması ayıptır."
What a shame you can't stay for dinner with us.
Akşam yemeği için kalamamanız ne üzüntü verici Mitch ve benimle birlikte. Ve çocuklar var birde.
If a samurai risks shame and ridicule to beg for a day or two's grace, he must surely have good reason.
Ama bir samuray ekstradan bir kaç gün süre isteyip utanç ve alay konusu olma riskini alıyorsa mutlaka iyi bir sebebi olmalı.
It's a shame you have to wait for a poor old devil to die before parting with 500 quid.
500 sterline kıyamayıp, o zavallı iblis adamın ölümüne kadar beklemeniz büyük ayıp.
My nakedness may well shame me. I'd go alone, but for the need of your protection.
Çıplaklığım beni utandırdığı için tek başıma giderdim ama korumanıza ihtiyacım var.
The Normans have occupied England for a hundred years since Hastings, shame is an old vintage to the Saxon.
Normanlar, Hastingsler'den bu yana 100 yıldır İngiltere'yi işgal altında tutuyor. Utanç o eski Saksonlar'a ait.
Her tall sons for whom she kept making up lies so she could hide her shame.
Utancını gizlemek için oğulları hakkında yalanlar uyduruyordu.
All I felt for you was shame.
Ama ben, senden utandım.
Shame on you for bullying an old woman!
Utanın yaşlı bir kadına ettiğiniz zorbalıktan.
Be a shame to do all this walking for nothing.
Yani bu kadar yürüdüğümüz boşuna mıydı?
Shame and norm control are two phenomena of life in society whose interaction is taken for granted by everyone Polos tries to get out of it by making a distinction between'aischrón'and'kakón'.
Utanç ve norm kontrolü, toplumsal yaşamın birbiriyle etkileşimi herkes tarafından sorgulanmadan kabul edilen iki fenomenidir. Polos,'aischrón've'kakón'arasında bir ayrıma giderek bunun dışına çıkmaya çalışır. 'Aischron'a bakarsanız ;
"... but if it be shame for a woman to be shorn or shaven...
"... ama eğer kırpılmış ya da tıraşlanmış olmak kadın için bir utançsa...
As it would be a shame for us true men to be mistaken for a group of sissies, I've written out a set of rules for the OSMS.
Bizim gibi gerçek erkeklerin bir grup hanım evladı gibi görünmesi ayıp olacağından OOÖO grubu için kuralları yazdım.
And for fifteen years, the Sudanese paid the price... with pestilence and famine, the British with shame and war.
15 yıl Sudan'lılar kıtlık, salgın ve Britanyalılarla savaşarak ödedi.
When the Hungarian people rose up in 1956 and called to the world for help to our everlasting shame we failed them.
1956 yılında, Macarlar ayaklandığında tüm dünyadan yardım istemişlerdi. Ne yazık ki onları ortada bıraktık.
It's just a damn shame that a country as rich and powerful as ours can't spend a few dollars to buy some oats for some horses.
Bizimki gibi zengin ve güçlü bir ülkenin atları besleyecek yulaf alamıyor olması çok yazık.
It's a shame for a good Scotsman to admit it, but I'm not up on Milton.
Bir İskoç için kabul etmek utanç veriyor ama, Milton'u pek bilmem.
For shame!
Utan!
I was wondering if she was holding out for the sake of our love... or if, in her shame, she found this as pleasurable as I did.
Aşkımızın hatırına dayanabilecek mi yoksa utanarak, bu işten benim kadar zevk mi alacak?
shame 645
shameless 44
shame on me 50
shame on you 607
shameful 48
for sure 883
for sale 67
for some reason 579
for starters 644
for school 19
shameless 44
shame on me 50
shame on you 607
shameful 48
for sure 883
for sale 67
for some reason 579
for starters 644
for school 19