Shame on me translate Turkish
198 parallel translation
Yeah, shame on me!
Evet, yazıklar olsun bana.
Shame on me?
Utanmalı mıyım?
I am moved, and please, do not bring any shame on me.
Duygulandım, ama lütfen beni utandırmayın.
Fool me twice, shame on me. "
İki kere kandır, bana yazıklar olsun. "
Shame on me.
Utanç duymalıyım.
Shame on me. This is, um...
Ne kadar kabayım.
Shame on me for kissing you With my eyes closed so tight.
Seni gözlerim öyle sıkı sıkı kapalı öptüğüm için bana yazıklar olsun.
Fool me six times, shame on me.
Altı kez kandırman benim ayıbım.
Shame on me. I'm so sorry.
Kendimden utanmalıyım.
Fool me twice, shame on me. "
İkinci kez yalan söylersen, yazıklar olsun bana.
If you need me I'll be in seclusion, suffering in the dark silence of my Park Avenue mansion of shame, shame, shame on me.
Bana ihtiyacın olursa inzivadayım. Park Caddesi'ndeki utanç malikanemin koyu sesizliğinde acı çekiyor olacağım.
Fool me eight times, shame on me.
Sekiz kere kandırırsan, ben utanayım.
You fool me once, shame on you. You fool me twice... shame on me.
Beni bir kere kandırırsan sana yazıklar olsun iki kere kandırırsan bana yazıklar olsun.
Thanks for the suggestion. Shame on me! I must be the first Sindhi to cause losses to himself!
Önerin için teşekkürler aklımı başıma getirdin, keçileri kaçırmış olmalıyım!
Fool me twice, shame on me.
İki kez kandırırsan, yazık bana. "
Fuck me badly twice, shame on me.
Beni iki kez kötü becerdiklerinde bana yazıklar olsun.
- Shame on me.
- Ayıp bana.
Spare me the shame of showing you on what. Oh, say, I'm embarrassed.
Sizi bu kadar zorladığım için de doğrusu utandım.
- You used to preach to me. - Shame on you.
- Ama öyle okumasını da seviyordun.
Shame on you! - Let me go!
Kendinden utanmalısın!
The shame's on you, not on me.
Ben değil sen utanmalısın.
If thou account'st it shame, blame it on me.
Eğer bundan utanıyorsan, Kabahati bana yükle.
" Fool me once, shame on you.
" Bir kere kandır, sana yazıklar olsun.
Shame on me.
Ayıp etmişim.
What a shame will it be on me?
ama ne yazık ki bana olacak?
If you must seek revenge... I am willing to take up the responsibility. You have guts, I'll not spare you today so you'll always remember the shame Sing Song inflicted on me these years.
Cesursun, ama bugün bağışlamayacağım böylece babanın ahlaksızlığını... ve beni utandırışının cezasını sen çekeceksin!
Shame on me.
Yazıklar olsun bana.
It is a shame to waste your sense of humour on me alone.
Espri yeteneğini benim üzerimde harcaman çok yazık.
And shame on you for not telling me our nephew's working for the company.
Yeğeninin şirkette çalıştığını bana söylemediğin için de utanmalısın.
Shame on you, Wyatt, trying to pull that old man stuff on me.
Kendinden utan Wyatt, yaşlı adam numaralarını bana yapmaya kalkıyorsun.
And if you die, the shame will be on me.
Ve ölürsem, bana yazıklar olsun.
So your mother yelled at me and took my wallet, and I sassed her and well, here I am stuck in Shame on You Land.
Annen bana bağırdı, cüzdanımı aldı Ben de ona küstahça cevap verdim ve "Utanç Diyarı" na gönderildim.
For believe me, if he could step down and stand beside you on your pedestal of shame, it would be better than to carry a guilty heart through life.
İnan bana, eğer o inip utancının kaynağı olarak senin yanında dursa yaşam boyunca suçlu bir kalp taşımaktan çok daha iyi olurdu.
Shame on those who forced me.
Bizi buna zorlayanlar utansın.
Fool me once, shame on you.
Beni bir kez kandırman senin ayıbın.
You're trying to shame me into carrying that thing the rest of the way on my own.
Bunu taşıyayım diye beni utandırıyorsun. Geriye kalan yolu tek gideyim diye.
The shame you brought on me, you ungrateful tramp.
Beni ne kadar utandırdığını anlatacağım, nankör sürtük.
" Fool me once, shame on you.
Bir kez yalan söylersen yazıklar olsun sana,
shame on me.
Yazıklar olsun bana, ikinci kez kandırıldım.
One of my waiters bailed on me because he has a weak constitution and is filled with fear and shame.
Eleman eksiğimiz var da. Garsonlarımdan biri beni sattı çünkü zayıf karakterli biri. Ayrıca korku ve utanç içinde.
Fool me seven times, shame on you.
Beni yedi kere kandırdıysan, sen utan.
Shame on me.
Kendimden utanıyorum!
If they are not your friends, then more shame on you for bringing me among them.
Eğer arkadaşların değillerse, beni onların arasına getirdiğin için utanmalısın.
But that sent me on this whole shame spiral, so I decided to travel.
Bu da beni bir utanç döngüsüne soktu ve ben de seyahat etmeye karar verdim.
You've put me to shame, and on the day of the doctor's first visit.
Beni utandırdınız, hem de doktorun ilk ziyaret gününde.
OK. Fool me once, shame on you.
Tamam. " Beni bir kez kandırırsan yazık sana.
Fuck me badly once, shame on you.
Beni bir kez kötü becerene, yazıklar olsun.
And shame on you for doubting me.
Benden şüphelendiğin için utanmalısın.
Fuck me once, shame on you.
Beni bir kez aldatırsan, sana ayıp.
Fool me once shame on... Shame on you. You fool me, we can't get fooled again.
" Beni bir kez aldatırsan kendinden kendinden utan.
Fool me once, shame on you.
Beni bir kere alaya alırsa, ayıp ona.