English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / For you

For you translate Turkish

676,555 parallel translation
Well, I'm very happy for you.
Ben senin adına çok mutluyum.
I'm sorry, Bert, but aren't you worried she's only with you for your money?
Kusura bakma Bert ama seninle paran için birlikte olmasından rahatsız olmuyor musun?
- Oh. You know, good for you.
Aferin sana.
No, on-on getting engaged, good for you.
- Hayır, nişanlamana dedim. Aferin!
Yes, I'm juggling my love for you and my embarrassment of you right now.
Evet, şu anda sana olan aşkım ile senden utanmam arasında gidip geliyorum.
There was no need for you to come along, Tae.
Gelmene gerek yoktu Tae.
Things must be desperate for you to be bringing these children along.
Çocukları yanında getirmek zorunda olduğuna göre durum kötü.
Oh, my god, I'm so happy for you.
- Senin için çok mutlu oldum.
I was just at a dance studio looking for you when I got paged.
Çağırıldığım sırada dans stüdyosunda seni arıyordum.
♪ For you only ♪
♪ For you only ♪
I think... maybe it's time for you to stop running away from that grown-up conversation with Dan.
Bence... Artık Dan ile yetişkinlerin yapacağı konuşmayı yapmaktan kaçmanın bir sonu gelmiştir.
That's for you and Mommy!
Sen ve annecik için.
The first one's for you, so you take it.
Birincisi senin için, o yüzden al.
No one stepped out for you when you needed it.
İhtiyacınız olduğu zaman kimse sizin için öne çıkmadı.
I told you, we're not here for you.
Sana söyledim, senin için burada değiliz.
Let me pour for you.
Bardağınızı doldurayım.
After eating your eyeball, I'll die for you. Fair enough?
Gözünü yedikten sonra, senin yüzünden asılacağım.
I'll die for you!
Senin için öleceğim!
Speaking of which, for day care, it'll be easy for me to drop her off, unless you want to do it.
Lafı açılmışken, onu kreşe götürmek benim için daha kolay. - Sen yapmak istiyorsan başka tabii.
I know when you "go for a run," you stop for a donut.
Koşuya çıktığın zaman çörek aldığını biliyorum.
You gonna buy another round for the house?
Herkese içki ısmarlayacak mısın yine?
Thank you for making me tea.
Bana çay yaptığın için teşekkürler.
I'm going back to work after only four months, so I've learned I hate myself, I hate sloths, and I hate you for bringing me here.
Ben ise dört ay sonra çalışmaya başlayacağım. Yani kendimden nefret etmeyi öğrendim. Tembel hayvanlardan nefret ediyorum.
You have everything she needs for day care?
Günlük bakım için gerekli her şeyi aldınız mı?
Come on, I spent an entire plane ride with you talking about the trailer for Deadpool 2.
Hadi ama, koca bir uçak yolculuğu boyunca Deadpool 2'nin fragmanı hakkında konuşmanı dinledim.
For the last time, I am not having a tickle fight with you.
Son kez söylüyorum, seninle gıdıklama savaşı yapmayacağım.
Hey, if you're not happy there, I've been looking for a new head of sales at my company.
Orada mutlu değilsen şirketim için yeni bir satış şefi arıyorum.
You're not really considering working for him, are you?
Gerçekten onun için çalışmayı düşünmüyorsun, değil mi?
Don't you think it might be a little weird to work for someone you used to date?
Eskiden çıktığın birisi için çalışmanın biraz tuhaf olabileceğini düşünmüyor musun?
Of course I don't want you to be unhappy, but I also want you to be smart, and working for an ex-boyfriend isn't very smart.
Tabii ki, senin mutsuz olmanı istemiyorum ama ayrıca zeki olmanı istiyorum ve eski sevgiliyle çalışmak pek zekice değil.
So you think it's fine if she works for Zack?
Yani Zack ile çalışmasının sorun olmadığını mı düşünüyorsun?
Oh, no, she's gonna leave you for someone, might as well get it over with.
Hayır, seni birisi için terk edecek, en azından üstesinden gelebilirsin.
No, no, no, no, you're-you're unhappy there and then you're gonna blame me for making you stay, and it's fine, I'll just...
Hayır. Hayır, hayır. Orada mutsuzsun ve sonra orada kalmanı sağladığım için beni suçlayacaksın ve sorun değil.
Let's say you spend your life doing solid scientific research surrounded by friends and loved ones who appreciate you, not for what you've accomplished but for who you are as a man.
Hayatın boyunca bilimsel çalışmalar yaparak geçirdiğini ve başardıkların için değil ama bir insan olarak arkadaşların ve sevdiklerin tarafından takdir edildiğini varsayalım.
You said it was for my sister's sake, right? For us to go out hunting alone like this.
Kız kardeşim için böyle avlandığımızı söylemiştin.
Although you're a first for our generation.
Ama sen bizim neslimiz için bir ilksin.
I'm sure you already know, but people looked for a new hunting ground before and they were all killed by the Safeguard.
Eminim ki zaten biliyorsundur ama av alanları arayanların çoğu. Muhafız tarafından öldürüldü.
Would you consider staying here for a while to help us hunt?
Bir süre kalıp avlanmamıza yardım etmeyi düşünür müsün?
You don't need to be able to connect to the NetSphere for something like this.
Böyle bir şey için NetKüresi'ne bağlanmana gerek yok.
Oh, hey, Ben! You've gotta promise if anything happens, you'll be there for Riley.
Bir şey olursa Riley'in yanında olacağına söz ver.
There'll be a little back and forth, but in the end, you will have a beautiful, almost-diamond bracelet for Riley.
Bir ileri bir geri ama sonunda Riley'e güzel mi güzel elmasa benzeyen bir bileklik alacaksın.
Well, you know what? I don't really care what you did, because I have been here alone for almost three hours.
Ne yaptığın umurumda bile değil çünkü üç saattir burada yalnızım.
are you sure? Could you maybe just cross your legs for a couple minutes until we're done?
Biz bitirene kadar bacaklarını kıstırsan olmaz mı?
You know what? Thank you for the test drive. I think...
Test sürüşü için teşekkür ederiz.
What do you think it says about a person if they leave their fiancé for buying them a puppy?
Bir insan nişanlısını yavru köpek, almak için terkederse ona ne dersiniz?
I'll get on the cargo ship first thing in the morning but you have to handle the rest it over there for me.
Sabah ilk iş o kargo gemisine bineceğim, ama orada, kalan işleri sen halletmek zorundasın.
Hey, you should pay for my ear, fucker!
Hey, kulağıma yaptığının bedelini ödemelisin, pislik herif!
What are you in for?
Neden içerdesin?
I heard you sent my father to jeju island last month for his 70th birthday.
Geçen ay babamı 70. doğum günü için Jeju adasına gönderdiğinizi duydum.
What are you waiting for?
Ne için bekliyorsun?
I'll make you pay for everything you did...
Yaptığın herşeyin cezasını çekmeni sağlayacağım...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]