English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / For you and me

For you and me translate Turkish

19,746 parallel translation
All right, and your point is? Look, I know that this is hard for you, but you cannot treat me like this.
bak bunun senin için zor olduğunu biliyorum fakat bana böyle davranamassın
And you, if you'll allow me for just one moment?
Bir şey söylememe müsaade eder misin?
I apologize for the deception, but I needed to see you, Sir, and I was afraid you wouldn't receive me.
Yalan için özür dilerim, ama sizi görmeliydim, efendim. Beni kabul etmeyeceğinizden korktum.
So, as I sit here and I've got to try and persuade you to give up Wilson Trager in exchange for a deal... it just, you know... helps me to remember her.
Burada oturup, bir anlaşma karşılığında Wilson Trager'i ele vermen için seni ikna etmem gerekiyor. Bu sadece onu hatırlamama yardım ediyor.
Eddie's killer was solicited by Judge Caldwell, which means he's complicit in the murder, so you help me identify his killer and we will put the good judge away in federal prison for the rest of his life.
Eddie'nin katili Hakim Caldwell tarafından tutuldu, bu da demektir cinayete ortaktı kendisi, o yüzden katilini bulmama yardım et ve biz de hakimi federal hapishaneye gönderelim ömrünün geri kalanı boyunca.
Do you remember how I used to try out for everything and no one ever wanted me?
Her şeyi denemek için nasıl kullandığımı hatırlıyorsun ve kimse beni istememiş?
And for all the good that you've done, and all the kindnesses that you've shown me, I would love to help you discover who you really are.
Ve yaptığın tüm iyi şeyler, ve bana gösterdiğin nezaket için, kim olduğunu bulmana yardım etmek isterim.
Forgive me, Father, for I have sinned against heaven and against you
Affet beni Tanrım, ben günah işledim... Senin ve cennetin huzurunda.
I thank you for Ormanno rescuing me, and I value our friendship.
Ormanno'ya beni kurtardığı için minnettarım, dostluğunuz çok değerli.
and if you'd been there, then you would agree that it would have been very rude for me to take it out before she orgasmed.
eğer sen de orada olsaydın kabul etmelisin ki, o zevke girmişken ellerimi çıkarsaydım bu kabalık olurdu.
I'd like you to hold Friday nights open for me, and perhaps Sunday brunch, if possible.
- Evet. Cuma akşamlarını bana ayırmanı istiyorum. Eğer mümkünse pazar brunch'larını da.
You're good for me, and I...
Tam bana göresin.
So you give me this stupid book, act like you're my friend, like you actually care, and you're not even going to show up for this?
Evet, bana yalan söyledi. Doktor değilmiş, hemşireymiş.
I took the jobs you thought would best advance my career, and I've been very lucky, because you've made good decisions for me.
10 parmak yazabilsem olurdu.
And then even when you convinced me that we should wait to see where it would lead, we agreed it was only gonna be for a brief trial basis.
Ve ondan sonra beni ikna ettiğinde bile Bekleyip nereye gideceğini görmeliydik, anlaşmıştık bu sadece basit bir dava olacaktı.
I know you think they're pulling something, but that's because you can't imagine anyone ever valuing me as a real asset, when the truth is I've done more for you and the lawsuit than you've ever done for me or yourself.
Onların bir şey yaptığını düşündüğünü biliyorum, çünkü bu asla sana değer verebilecek, birini hayal edemediğinden, gerçek şu ki senden daha fazla, senin bana yaptığından ve kendine yaptığından daha çok iş yaptım.
So just stop being a hard-ass for once, and just let me help you.
O yüzden bir kereliğine huysuzluk yapmayı bırakıp sadece yardım etmeme izin ver.
This is not new for me, and you weren't new for him.
Bu benim için yeni bir şey değil. Ve sen de onun için ilk değilsin.
You can use your influence and-and get a table for me and Renee tonight, right?
Nüfuzunu kullanıp bu gece Renee'yle bana masa ayırtacaksın, tamam mı?
She hasn't given up anything since you first put me on her, and she bailed on me for some old dude at the bar.
Beni peşine taktığından beri tek bir şeyi bile ele vermedi. - Ve bardaki bir moruk için beni ekti.
You've done more for me than you know and so many down here.
Buradakiler ve benim için tahmin ettiğinizden daha çok şey yaptınız.
You know, the sooner you realise that you're wrong, the better for me and the other people around me.
Yanıldığını bir an önce fark edersen ben ve çevremdeki kişiler için iyi olacak.
I'm afraid I'll fall because I'm not ready and you forced me, so for the rest of my life, I'll hold it against you.
Hazır olmadığım ve sen beni zorladığın için düşmekten korkuyorum. Hayatım boyunca da bunu yüzüne çarpacağım.
I finished a big job for a spa, and as a thank-you, they sent me a free weekend for two.
Bir spanın büyük bir işini hallettim ve teşekkür olarak bana, hafta sonu iki kişilik bedava konaklama verdiler.
Okay, look, I have been trying to distract you, yes, but because I have been thinking about what was good for me and not what might be good for you.
Dikkatini dağıtmaya çalışıyordum çünkü sürekli kendi iyiliğimi düşünürken senin iyiliğini düşünmüyorum.
Look, I'm sorry I told you that Mom picked me for the toast and not you.
Konuşma için annemin seni değil beni seçtiğini söylediğim için özür dilerim.
I don't know why you're pretending that you don't know me, but I'm sure it's for some stupid and selfish reason!
Neden beni tanımamazlıktan geldin bilmiyorum ama eminim aptalca ve bencilce bir sebebi vardır.
- You know how hard it was for Daddy and me?
- Babanla benim için ne kadar zordu, biliyor musun?
You wanna poke and prod me for science? You wanna put me back in a cage?
Beni bilim uğruna deşip kafese mi tıkmak istiyorsun?
Unless, would you like to wait for Dr. Masters and- - and the two of you can interview me together.
Ancak Dr. Masters'ı beklemek isterseniz iş görüşmemi birlikte yapabilirsiniz.
And since I prefer the north side of the island, when Nancy said you and Dr. Masters were looking for psychiatrists, I pleaded with her to get me in.
Ben adanın kuzey tarafını tercih ettikten sonra Nancy sizin ve Dr. Masters'ın psikiyatrist aradığını söyleyince ondan beni sizinle görüştürmesini rica ettim.
And yet, all this does is prove to me why you are the perfect candidate for the job.
Hal böyle iken, bütün bunlar bu iş için ne kadar mükemmel bir aday olduğunuzu kanıtlıyor.
That way, it can be dessert for you and dinner for me.
Hem sana tatlı, bana da yemek olur.
So I need to know if I can sell it and if you'll negotiate it for me.
Bilmek istediğim şey bunu satabilir miyim, eğer satabiliyorsam benim adıma görüşmeleri yapabilir misin?
Your friends will die, but you will live, and you'll be tied to me for as long as your heart pumps blood.
Arkadaşlarınız ölebilir ama siz yaşayacaksınız ve kalbiniz kan pompalamaya devam ettiği sürece bana bağlı olacaksınız.
Your inability to understand that I mourned my son and the way you approach me with disregard for my station.
Oğlumun yasını tutmamı anlamayarak ve bana saygısız şekilde yaklaşınca acizliğini anladım.
If you're tricking me into making my own breakfast, it didn't work for my mom, and it won't work for you.
Kahvaltımı kendim hazırlamam için beni kandırıyorsan annemde işe yaramamıştı sende de yaramayacak.
You know what I am, and you accept me for what I am.
Ne olduğumu biliyorsun ve beni böyle kabul ediyorsun.
I have an addiction, and it kept me from being the mother I should have been for you.
Bir bağımlılığım var ve olmam gerektiği gibi bir anne olmama engel oldu.
Next thing you know, I'm not coming home for days on end, and when I am home, I'm doing my best not to drink but, all that does is make me angry.
Sonra bir bakmışın, Eve günlerce gitmez olmuşum ve eve gittiğimdeyse, içmemek için elimden geleni yapmışım fakat, bu beni sadece daha sinirli yapmış.
For us, for me, you, Emma and Hunter.
Bizim, ben, sen, Emma ve Hunter için.
But if all goes well with him and Zoey, will you promise me you'll still make time for your Uncle Tucker?
Ama Zoey'le babanın arası iyi olursa, Tucker amcana hâlâ zaman ayıracağına söz verir misin?
Okay, so, just a little public display for my co-workers, and you'll never have to see me again.
Biraz da iş arkadaşlarıma gösteriş yaptıktan sonra beni bir daha asla görmene gerek kalmayacak.
And I would also have to know that you understand the importance in this office of discretion, and for example, I would need to know that you would never mention to anyone seeing me last night.
Ayrıca, bu ofiste ağzı sıkı olmanın önemini anladığını da bilmek zorundayım. Örneğin, dün gece beni gördüğünden kimseye bahsetmeyeceğini bilmem gerek.
If you ever try and tell me to do anything again, for the rest of your life, I will kill you.
Eğer bir daha bana bir şeyi yapmamı söylersen bunu bir daha yaparsan, seni öldürürüm.
And for you and for you brother to rook me?
- Kardeşinle beni kazıklarsın ha?
You see, Lee picked up a package for me a couple of weeks ago, and he kept telling Jake he'd bring it to him and he never did, and that's why we're so rudely imposing.
Lee birkaç hafta önce benim yerime bir paket almıştı ve Jake'e getireceğini söyleyip durdu fakat getirmedi, ısrarcı olmamızın nedeni tamamen bu.
Ms. Sadie, I'd just like to say that all of us here in this room... Excuse me... we're all here because you have touched our lives in some special way, and, for all of us, I would just like to say thank you.
Bayan Sadie, şunu söylemek isterim ki bu odadaki herkes özür dilerim, hepimiz buradayız çünkü hayatlarımıza özel bir şekilde dokundunuz ve hepimiz adına, size teşekkür etmek istiyorum.
I've made a new life for myself here, and though it may seem insignificant to you, it is everything to me.
Burada kendime yeni bir hayat kurdum. Ve sana önemsizmiş gibi görünebilir ama bu benim için her şey demek.
Oh my god, thank you, Tucker, for selling and not selling me out.
Aman Tanrım! Sağ ol Tucker... Bu kadar satış yapıp beni satmadığın için.
- Okay, then I need you to lock me in my room for the next two days, and I mean for real.
O zaman önümüzdeki iki gün boyunca beni odama kilitlemelisin ve çok ciddiyim. Tamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]