English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / For your trouble

For your trouble translate Turkish

469 parallel translation
We'II be glad to recompense youl for your trouble when we get back
Dönünce ortaya çıkardığınız sorunlar için memnuniyetle cezanızı vereceğiz.
I'm sorry for your trouble, Mrs. McPhillip.
Başınız sağ olsun, Bayan McPhillip.
I'm sorry for your trouble.
Başınız sağ olsun.
Thank you very much for your trouble.
Yardımınız için çok teşekkür ederim.
- Thanks for your trouble.
- Zahmet ettiğiniz için sağolun.
" I leave this dollar for your trouble.
"Bu doları dertlerin için bırakıyorum."
Thank you for your trouble.
Zahmet ettiğiniz için sağolun.
Here's for your trouble.
Al, bu telafi eder.
That's for your trouble.
Bu zahmetinizin karşılığı.
Thank you for your trouble.
Zahmet ettiğin için sağ ol.
May I give you something for your trouble?
Zahmetiniz karşılığında size bir şey verebilir miyim?
Thanks anyway for your trouble, Sergeant.
Zahmetlerin için teşekkürler Çavuş.
This is for your trouble.
Zahmetinize karşılık.
What do I owe you for your trouble, and your fare from Exeter, of course?
Sorununuz ve Exeter'in hesabı ile ilgili ne yapabilirim acaba?
- Thanks for your trouble.
- Zahmet oldu, sağol.
Take this for your trouble.
Zahmetiniz için.
Thanks for your trouble
Zahmetinize teşekkürler.
- sleep's the best cure for your trouble.
- Sorununun en iyi tedavisi uyku.
Thank you for your trouble.
İlginiz için teşekkürler.
You'd better curb your tongue, we get you down to the nick, you might get a few bruises for your trouble.
Diline hâkim olsan iyi edersin,... sorun çıkardığın için kodeste birkaç tarafın morarabilir.
Ichi, thank you for your trouble.
Ichi, zahmete girdiğin için sağol.
Thank you for your trouble.
Geldiğiniz için sağolun.
For your trouble.
Yarattığın bela için.
Thank you for your trouble.
Zahmediniz için teşekkürler.
I'll pay you well for your trouble.
Sıkıntınız içinde ödeme yapacağım.
Thanks for your trouble, Officer.
Anlayışınız için teşekkürler, memur bey.
Thank you for your trouble.
Zahmetiniz için teşekkür ederiz.
- Now I'll trouble you for your card.
- Bir zahmet, kartvizitinizi alabilir miyim?
Uh, after that trouble with the woman Fantine... I began to ferret out your past by studying the records of escaped criminals... and, by an exhaustive process of elimination... I finally became convinced that you were an ex-convict named Jean Valjean... who had failed to report for parole.
Fantine denen şu kadınla sorun yaşadıktan sonra geçmişinizi araştırmaya, kaçak suçluları incelemeye başladım etraflı bir tasfiyeden sonra da sizin, şartlı tahliye süresini geçiren, Jean Valjean adında eski bir suçlu olduğunuza kanaat getirdim.
Trouble is, you're just too fast for your interference.
Müdahale etmekte biraz aceleci davrandın.
Thank you for your trouble.
Ettiğin zahmet için sağ ol.
I've got to hurry home now, because me husband's having trouble with his kidneys again and I can't leave him for long. Your young brother's looking after them.
Şimdi hemen eve gitmem gerekiyor çünkü kocamın böbrek sıkıntıları yeniden baş gösterdi ve onu tek başına bırakamıyorum.
Just like that old Sabreur man at the houmfort... sticking your nose in places where it isn't wanted... making trouble for everybody.
Aynı Houmfort'taki Sabruer gibisin. İstenmediğin yerlere burnunu sokup, insanları rahatsız ediyorsun.
I'm sorry you're gonna have your trouble for nothing.
Boşu boşuna zamanını aldığımız için üzgünüm.
I'm compelled to curb your evident appetite for trouble.
Belirgin iştahınızı belaya sokmak zorunda kalıyorum.
Why go out of your way to make trouble for yourself?
Neden başını belaya sokmak için özel çaba sarf ediyorsun?
I'll trouble you for your saber, captain.
Kılıcınızı rica edeceğim, yüzbaşı.
Except for occasional trouble with my left sinus, I am in excellent physical condition. How's your digestion, son?
Sol sinüsümde ara sıra nükseden sorun dışında hiçbir fiziksel sorunum yok.
You're gunning for trouble To your spoutings, go back where...
Senin atışlar problemli... geri sekiyor...
Tell your friends we'll be waiting for any more that come in looking for trouble.
Arkadaşlarına söyle bela arayan başkaları olursa onları da burada bekleriz.
Thanks a lot for all your trouble.
Zahmetinize teşekkürler.
I'll trouble you for your gun, Lockhart.
Silahını alayım Lockhart.
" I'm sorry for the trouble I've caused and endlessly grateful for all your kindness.
" Yarattığım sorunlar için üzgünüm ve nezaketin için teşekkürler.
Thanks for all your trouble.
Verdiğim zahmetler için teşekkür ederim.
Sorry to put you to so much trouble, ma'am, but it was for your own good.
Size rahatsızlık verdiğimiz için özür dileriz, Ancak bu sizin iyiliğiniz için.
You owe me for all the trouble that your brother has caused me. Eh?
Kardeşinin bize yaşattığı bu üzüntülerden ve hayal kırıklıklarından dolayı bize borçlusun tamam mı?
To be alive is to undo your belt and look for trouble.
Yaşamak, kemerini gevşetip bela aramaktır.
Maybe this is your chance to pay society back for all the trouble you've caused it.
Belki de bu verdiğiniz zararları topluma geri ödemek için bir şanstır.
Well, I'm sorry to cause trouble for your family.
Aileni sıkıntıya sokacağım için özür dilerim.
- Your prophecies mean trouble for me.
- Sizin peygamberlik dediğiniz şey benim için bela demek.
The trouble with you, Andy, you got no respect for human life, not even your own.
Maalesef Andy, senin insan hayatına hiç saygın yok. Kendininkine bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]