English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Glassy

Glassy translate Turkish

87 parallel translation
Often they are surprisingly glassy and sharp, evidence that they were recently erupted from an undersea volcano.
Sıklıkla, yakın zamanda bir deniz altı volkanında oluştuklarını kanıtlar nitelikte şaşırtıcı ölçüde camsı ve keskindiler.
MAN : Look at that glassy one there...
Şuradaki camsı yapıda olana bak...
You can tell'cause they've chilled to this bright, glassy margin, chilled against the water when they erupted.
Bunu söyleyebiliriz zira bu parlak, camsı kenarları oluşturarak donmuşlar. Patladıkları sırada, suyla temas ettikleri için donmuşlar.
Your eyes are getting glassy.
Gözlerin giderek donuklaşıyor.
There is a willow grows aslant a brook that shows his hoar leaves in the glassy stream.
Irmağın üstüne sarkmış bir söğüt ağacı var şurada, gümüş yaprakları sularda akseden.
There's the same fixed, glassy look your brother's eyes have when he decides to have someone killed, as you want to have them killed.
O aynı sabit ve donuk bakış... Kardeşin ve sen birini öldürtmeye karar verdiğinizde gözlerinin aldığı ifade.
You too, with the big, beautiful glassy eyes. - OK.
Sen de dinle kocaman donuk gözler.
Next, our women will start wandering out late at night... eyes all glassy, bellies filled with God knows what.
Sonra, kadınlarımız geceleri dışarıda olacaklar gözleri camlaşmış, göbekleri tanrı bilir neyle dolu.
You look glassy-eyed.
Sersemlemiş görünüyorsun.
The waves would really be peaking, you know, high and glassy.
O dalgalar öyle yüksekti ki, dağlar gibiydi.
I float on the glassy surface of the still dark lake..... land black in the night, silent as an echo..... a mote in your eyes.
Üzerindeyim o donuk yüzeyinde, o durgun, karanlık gölün Gece siyahlaşır, sessizlik bir yankı gibi... Gözlerinde bir tanecik...
Glassy eyes, stuffing for brains, nothing below the neck.
Donuk gözleri doldurulmuş bir kafası var ve boynundan aşağısı yok.
There is a willow grows aslant the brook... that shows his hoar leaves in the glassy stream.
Dere kıyısına yaslanmış bir söğüt var hani... Suyun cam gibi yüzünde, yaprakları gözükür.
You're already glassy-eyed, like someone lying in an opium den.
Gözlerin afyon kahvehanesinde yatanlar gibi camsı olmuş bile.
Your eyes look a little glassy.
İyi misin, Frasier? Bakışların biraz donuk.
" Under the glassy, cool, translucent wave
Camsı, serin, yarı şeffaf dalganın altında
There is a willow grows askant the brook that shows his hoary leaves in the glassy stream.
Irmağın üstüne sarkmış bir söğüt ağacı vardı gümüş yaprakları suda akseder.
But once you finally reel them in, they just lie there with that glassy look.
Ama onları sudan çekip aldıktan sonra donuk bir bakışla dururlar.
It's hard to cross the street in sneakers let alone six feet in the air on a jittery, glassy-eyed dinosaur.
Zaten caddeyi bir çift lastik pabuçla zor geçiyorsun bir de yerden 2 metre yüksekte huysuz ve camgözlü bir dinazoru karıştırma.
See the edge of this crystal here how its glassy likes its been melted?
Kristalin kenarına, sanki erimiş gibi nasıl da camlaşmış!
Now, I noticed that the glassy edge where the crystal was melted looked a lot like the walls of the gate room after Apophis and his serpent guards came and shot up the place.
Şimdi, farkettim de kristalin sıcaktan eriyen camsı kenarları geçit odasının duvarlarına benziyor Apophis ve yılan bekçilerinin gelip ateş ettiği yerlere.
Stumbling around the room like drunks, their eyes glassy.
Odanın içinde sarhoşlar gibi yalpalıyorlardı, gözleri buğuluydu.
Beneath its glassy surface a world of gliding monsters.
Bu cam gibi denizin aşağısı canavarlarla dolu bir dünya.
Edmund Kiss published a series of novels, at least four that I know of, `The Glassy Sea`,
Edmund Kiss bir seri kitap yayınladı, en azından bildiğim dört tanesi, "Cam Gibi Deniz",
- How did you make it look so wonderfully glassy?
- Nasıl böyle cam gibi pişiriyorsun?
Eyes glassy and nonresponsive.
Gözleri donuk ve tepki vermiyor.
I asked him, "Would you rather have it be big and stormy, " or like this, nice and glassy? "
Ona, "Büyük ve nemrut olmayı mı, yoksa sevimli ve gözlüklü mü olmayı tercih edersin?" diye sordum.
So when we were leaving, it was still glassy.
Biz ayrılırken bile berraktı.
Fine, glassy crystals... dark.
İnce camsı kristaller. Koyu renk.
His eyes are still glassy.
Gözleri hâlâ ifadesiz.
I remember there was mist swirling mist upon a vast, glassy lake
Sis olduğunu hatırlıyorum. Geniş, cam gibi bir gölün üstünde dönerek yükselen bir sis.
The untouched walked slowly in Jerusalem's Lot as if their bodies had become glassy and fragile.
Zarar görmeyenler Jerusalem's Lot'ta ağır ağır yürüyordu sanki bedenleri cam gibi ve kırılgan olmuştu.
Your eyes were closed mostly, but every now and then... they would flutter open, and just had this glassy, faraway look.
Genellikle ağzın ve gözlerin kapalıydı ama arada bir telaşla açılırdı ve camsı uzak bakışın olurdu.
Her eyes look glassy. Did you notice that?
Gözleri cam gibiydi, fark ettin mi?
Medium smooth or glassy?
Orta pürüzlü mü yoksa cam gibi mi olsun?
Do you see how they're all shiny and glassy?
Nasıl parlak ve camsı olduklarını görüyor musun?
Yuh, you guys know why Jews have glassy eyes?
Yahudilerin neden camsı gözleri olur bilir misiniz?
Dude, Stan, yuh you know why Jews have glassy eyes?
Adamım, Stan, Yahudilerin neden camsı gözleri olur bilir misiniz?
Glassy minnows.
Cam gibi golyan balığı.
Crystalline or glassy in appearance, which of the three principal classes of rock is formed by the cooling of molten earth material?
Görünüşü kristalimsi veya camsı olan üç temel kaya türünden hangisi erimiş toprak parçasından oluşur?
It did contain some glassy particles.
Bazı camsı parçacıklarda içeriyordu.
See how it's kind of glassy? Synthetic?
Bunun nasıl cam gibi olduğunu görüyor musun?
I'll ignore that remark on the basis that you are a godless, glassy-eyed Clintonista.
Allahsız, dört-gözlü bir Clinton'cu olduğun gerçeğine dayanarak bunu söylememiş olduğunu farz ediyorum.
Five feet, glassy.
1.5 metre, cam gibi.
her eyes are glassy.
Gözleri donuk.
As alien as Europa seems it is smooth and glassy in some spots, hilly in others.
Europa ne kadar yabancı görünse de, bazı bölgeleri cam gibi pürüzsüz, bazı yerleri de tepeliktir.
Typically, basaltic lava flows are glassy enough that in fact you would actually cut your hand.
Bazaltik lav akıntıları genellikle elinizi kesecek kadar camsı olur. Çok keskin olabilmektedirler.
And it's got this glassy feel to it. It's almost transparent.
Camı andırıyor, neredeyse saydam.
It's getting really wet and this glassy rock is just turning into an ice rink.
Çok ıslandı. Cam gibi kaya buz pistine dönüşüyor.
You really think Dad'll be fooled with this thing sitting here with that glassy look in its eye, totally disconnected during class?
Sen babamın gerçekten bunu yutacağını mı düşünüyorsun. donuk bakışlı ve tamamen dersle ilgisiz olacak.
Glassy-eyed but okay.
Hadi, Rock.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]