Going somewhere translate Turkish
1,796 parallel translation
I'm going somewhere.
Ben gidiyorum.
- Going somewhere, Kate?
- Bir yere mi gidiyordun Kate?
You going somewhere, doll? Am I?
Bir yere mi gidiyorsun, bebeğim, yoksa ben mi gidiyorum?
Try going somewhere without any fucking money, OK?
Peki, kahrolası para olmadan herhangi bir yere gitmeyi dene bakalım?
You going somewhere, darling?
- Bir yere mi gidiyorsun hayatım?
He said he was going somewhere.
Siz enayileri de mi çarptı? Bir yere gittiğini söyledi.
Those street racers put this in their cars, man, oh, man, are they going somewhere fast, huh?
O sokak yarışçıları bunu arabalarına koyuyorlar. Adamım, oh adamım, her yere o kadar hızlı gidebiliyorlar ha?
You're talking like you're going somewhere, Wally.
Bir yere gidecekmişsin gibi konuşuyorsun, Wally?
You can stay. I'm going somewhere else.
Sen kalabilirsin ama ben gidiyorum.
Miss Longson, are you going somewhere?
Bir yerlere mi gidiyorsunuz?
- Are you going somewhere?
- Bir yerlere mi gidiyorsun?
- Going somewhere?
- Bir yere mi gidiyorsun?
Alone without myself with me, I'm going somewhere...
Yalnız sadece kendimle, bir yere gidiyorum...
Going somewhere?
Bir yere mi gidiyorsun?
Now we are going somewhere.
İşte şimdi bir yerlere varıyoruz.
Milton, are you going somewhere?
- Milton, bir yere mi gidiyorsun?
We are going somewhere terrible.
Berbat bir yere gidiyoruz.
You going somewhere?
Bir yere mi gidiyorsunuz?
You're going somewhere.
Kapa çeneni!
- Are you going somewhere?
- Bir yere mi gidiyorsun? - Evet.
PRUDENCE : Going somewhere?
Bir yere mi gidiyordunuz?
Paige is going somewhere where they may be playing spin-the-bottle, or seven minutes in heaven.
- Evet.Paige biyerlere gidiyor, orda şişe çevirmece oynuyor olabilir, yada- - yedi dakikada cennete girebilir. Paige hiçbirşey yapmayacak.
Are you going somewhere with this?
Bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun?
You going somewhere?
Bir yere mi gidiyorsun?
I thought that we were going somewhere.
Bir yerlere varabileceğimize inanıyordum.
You make it sound like I'm going somewhere.
Sanki başka bir yere gidiyormuşum gibi konuşuyorsun.
How about going somewhere on holiday?
Bir yerlere tatile gitmeye ne dersin?
I used to be going somewhere.
Geleceğim parlaktı.
Going somewhere?
- Bir yere mi gidiyorsun?
So are you going somewhere?
Peki, bir yere mi gidiyorsun?
You going somewhere with this?
Bununla bir yere mi varacaksın?
- Going somewhere?
Bir yere mi gidiyorsun?
- Are you going somewhere, sir?
- Bir yere mi gidiyorsunuz, efendim?
Aren't we going somewhere?
Bir yerlere gitmiyor muyuz?
I'm going somewhere... else.
Ben başka bir yere gideceğim.
No, dear. I'm going somewhere else.
Yok kızım, ben başka yere gideceğim.
- Are you going somewhere?
- Bir yere mi gidiyorsun?
I saw the excitement there that your life might be going somewhere different, somewhere new.
Gözlerinizde, hayatınızın yeni, farklı bir yere gidebileceği umudunun yarattığı o heyecanı gördüm.
Are you going somewhere?
Bir yere mi gidiyorsun?
I'm not going to let them take you somewhere I can't be with you.
Ben olmadan seni hiçbir yere götüremezler.
We're going to have to make a water landing... somewhere in South China Sea.
Güney Çin denizi açıklarında bir yerde suya iniş yapmamız gerekecek.
- So, if Bill were going to surface somewhere, it would be...
Yani eğer Bill yüzünü bir yerde gösterecekse bu da...
I think going out into the country and finding somewhere safe.
Sanırım ülkeden çıkıp güvenli bir yer bulmalıyız.
You going somewhere?
- Evet.
Going somewhere?
Bir yere mi gidiyordun?
If I would've kept going at the rate I was going, I would have ended up in the street dead somewhere.
Eski hızımda devam etseydim sonunda bir sokakta ölürdüm.
That's why you can deal with all this : 'cause you know if you keep quiet about the gas and you protect who has it, you're going to get some big, uh, cash reward somewhere in the end.
Bu yüzden böyle davranıyorsun çünkü biliyorsun eğer gaz konusunda sessiz kalırsan, onu alanı korursan sonunda büyük bir ödül alacaksın.
I want her down here in five minutes... or I'm going to take my son somewhere else.
Onu beş dakika içerisinde buraya istiyorum ya da oğlumu başka bir yere götüreceğim.
He loves going to Irish bars and mixing with people and other times he'll go out strutting. like now he'll probably be out strutting on his own somewhere.
İrlanda barlarına gidip insanlarla kaynaşmayı sever diğer zamanlarda dışarıda volta atar, şu anda da muhtemelen bir yerlerde geziyor.
If I'm going to live somewhere where I can get blown up in a bus or in a mall at any time, I want beaches and I want women who speak their minds.
Bir otobüste ya da alış-veriş merkezinde her an havaya uçabilme ihtimalimin olduğu bir yerde yaşayacaksam plaj ve düşündüğünü açıkça söyleyebilen kadınlar isterim.
Is this going somewhere, Agent Dunham?
Bu konuşmada bir sonuca varacak mıyız, Ajan Dunham?
somewhere 622
somewhere between 31
somewhere out there 32
somewhere around here 22
somewhere else 105
somewhere along the line 34
somewhere inside 16
somewhere along the way 36
somewhere in there 21
somewhere here 21
somewhere between 31
somewhere out there 32
somewhere around here 22
somewhere else 105
somewhere along the line 34
somewhere inside 16
somewhere along the way 36
somewhere in there 21
somewhere here 21
somewhere around 22
somewhere safe 79
going 418
going to school 16
going my way 25
going forward 36
going out 103
going twice 111
going once 140
going up 86
somewhere safe 79
going 418
going to school 16
going my way 25
going forward 36
going out 103
going twice 111
going once 140
going up 86
going well 18
going to 34
going on 106
going to work 25
going down 118
going home 92
going back 37
going in 43
going away 31
going again 27
going to 34
going on 106
going to work 25
going down 118
going home 92
going back 37
going in 43
going away 31
going again 27