Going twice translate Turkish
438 parallel translation
Going once, going twice, the third and the last call.
Sattım.
Six pounds is offered. Six pounds, six pounds, going once, going twice, the third and the last call we're all done.
Altı sterlin, altı sterlin, satıyorum, satıyorum, ve sattım.
So, it's going once, it's going twice, the third and last call, anymore?
Bu durumda, satıyorum, satıyorum, sattım.
Going twice.
Başlıyorum.
Going twice!
satıyorum!
Going once... going twice...
Satıyorum... satıyorum...
Going once, going twice.
Satıyorum, satıyorum...
$ 300,000, going twice.
300.000 $ ikinci defa.
Ha, "Going twice around the park!"
Parkın çevresinde 2 tur atmak gibi.
Going twice.
Gidiyor.
50,000 going once. 50,000 going twice.
Bir kez 50,000 İki kez 50,000.
Going twice...
Satıyorum...
FIFTY CENTS, GOING ONCE, GOING TWICE,
Gidiyor, Gidiyor!
$ 9,000 going once. $ 9,000 going twice.
9000 $ gidiyor 1. 9000 $ gidiyor 2.
- A million going twice...
- Podyumun yanında. - Bir milyon ikiye...
7,000. going for 7,000 once, twice... and one.
7 bin'e gidiyor. 1, 2. Ve 1 teşekkür ederim efendim peki ya siz bayım?
Going once, twice, three times... No takers?
Sayıyorum, bir, iki, üç yok mu alan?
Going one, twice, three times... I'll carry you off.
Sayıyorum, bir, iki, üç...
Two pounds offered going once, twice, third and the last call.
İki sterline satıyorum, satıyorum, sattım.
I'm going to ask you, in reverence to the memory of Luz Benedict... I'm going to ask you to give one Jett Rink... a check for twice the value of that land.
Senden ricam, Luz Benedict'in anısına hürmeten senden ricam, Jett Rink denen o delikanlıya... o toprağın bedelinin iki katı tutarında bir çek vermen.
That's not going to work twice.
Beni bir günde iki kez kandıramazlar.
This rain is going to make it twice as dangerous.
Bu yağmur onu iki kat daha tehlikeli hale getirecek.
The resentment's going to be twice as great with me on board.
Gereksiz alınganlıklarım olmadığı için, şimdi bu gemideyim.
We're going to meet in town once or twice a year.
Yılda bir iki kez kasabada karşılaşacağız.
All right, the rest of you, I'm not going to tell you twice.
Pekala, siz ötekiler, iki defa söylemeyeceğim.
He's been going out in the country twice a week practising ever since.
Haftada iki kez kasaba dışında çalışmaya gidiyor.
I'm not going to say everything twice.
Her şeyi iki kez söyletmeyin.
To atone for trying to tax the farmers twice, you're going to give me a receipt for their taxes, paid in full.
Çiftçileri iki kez vergilendirmeye çalıştığın için borçlarını ödediklerine dair makbuz vereceksin bana.
Think twice about what you're going to say to me.
Vereceğin cevaplara çok dikkat et. Çünkü, durum çok vahim.
At $ 500 they're going... once, twice... the third and last time... at $ 500.
500 dolara satıyorum. Satıyorum, satıyorum... Son defa soruyorum.
About going to Flying Dragon villa you'd think twice
Ama Uçan Ejder konağına gidecekseniz, 2 kere düşünün!
We both work very hard to make love at least twice a week... so if we don't tonight... there's going to be a lot of pressure on us to catch up.
Haftada en az iki defa sevişmek için çok çaba gösteriyoruz yani, eğer bugün yapmazsak arayı kapatmak için üzerimizde çok baskı oluşacak.
Going over twice with that, with all with all the smoke coming out of them, seeding the clouds.
Bence iki katından fazla onun. Onlardan gelen duman bu bulutları oluşturdu mutlaka.
I warned him over and over again to stop going in twice in one day.
Onu defalarca uyarmıştım, bir günde iki kez dalma diye.
I'm not going to make the same mistake twice.
Ayn hatay iki defa yapacak degilim.
- That ain't going to work twice.
- Bu ikinci kez işe yaramaz.
If it was my money and I was going to buy this land, first, I'd make sure they struck oil on it, and then I'd still think twice.
Eğer bu benim param olsaydı ve buradan mülk satın alacak olsaydım önce buradan petrol fışkırdığına emin olurdum ve sonra iki kez daha düşünürdüm.
I'm not going to break into the man's house twice in one night.
Adamın evine bir gecede iki kez girecek değilim.
Maureen, it is just an alert... we're going around and check twice instead once. That's it. What'll I tell my mother?
Maureen, bu sadece bir alarm... etrafı dolaşıp, bir yerine iki kere etrafı kontrol edeceğiz.
Going once, twice, going the third time.
Satıyorum, satıyorum, sattım.
Going once, twice, sold!
Satıyorum, satıyorum, sattım!
Going once... twice...
Bir... iki...
Oh, yeah! I'm sure you're really going to get me with that one twice.
Tabii canım 2 sefer aynı hataya düşmem.
never feed a man when you can feed yourself twice, and if you're going to rot on a couch in hell, the least your husband can do is to burn right beside you.
Kendini iki kere besleyebilirken, bir erkeği besleme. Ve eğer ki sen cehennemde bir koltukta çürüyeceksen kocanın yapacağı en azından senin yanında yanmak olsun.
Are we going to do it twice?
İki kere mi yapacağız?
I mean if I were ever going to buy a desk set... twice I would probably buy this one... both times.
Yani iki kere masa takımı alacak olsam büyük ihtimalle, ikisinde de bunu alırdım.
Now when we get up in the morning, you � re going to brush your teeth twice as hard, and twice as normal.
Sabah kalktığında dişlerini iki kez fırçalayacaksın, her zamanki gibi iki kez.
I'm Not Going To Ask You Twice, Castle.
İki kere sormayacağım, Castle.
GOING TWICE.
Gidiyor.
I'm not going to ask twice.
Bir daha söylemem.
$ 50,000 going once, twice.
50000 $ gidiyor 1,2.
twice 1187
twice a day 45
twice a week 52
twice a year 18
twice in one day 43
twice for no 18
going 418
going to school 16
going my way 25
going forward 36
twice a day 45
twice a week 52
twice a year 18
twice in one day 43
twice for no 18
going 418
going to school 16
going my way 25
going forward 36
going somewhere 221
going out 103
going once 140
going up 86
going well 18
going to 34
going on 106
going to work 25
going down 118
going home 92
going out 103
going once 140
going up 86
going well 18
going to 34
going on 106
going to work 25
going down 118
going home 92