Going down translate Turkish
11,769 parallel translation
He's pulling over. It's going down.
- Kenara çekiyor.
So here's how I see this going down.
- Bak, ben şimdi şöyle anladım.
You're going down at that karate tournament.
- O karate turnuvasında nakavt olacaksın.
You're all going down in one fell swoop.
Bir çırpıda yeneceğim seni.
Oh, you're going down.
Birazdan düşeceksin sen.
- Some friend. Yeah. Now he's going down for Randall's murder, too.
- Randall'ın ölümü de ona kalacak.
But it had something to do with a deal that was going down around midnight.
Ama gece yarısı yapılan bir anlaşmayla alakalı bir şeydi. Gece yarısı mı?
Maybe, maybe, but, you know, I'm... I'm warming to the idea of going down in a fiery blaze of glory now that Penny's dead.
- Belki, belki ama Penny öldüğünden bu yana, ateşli bir zafer parıltısıyla ölme fikrine ısınıyorum.
- Look, I am not going down for this.
- Bak, bu işten hapse girmem ben.
You're going down with the rest of them.
Sen de diğerleriyle birlikte hapsi boylayacaksın.
We're not going down that easy.
O kadar kolay devrilmeyiz.
That means going down the health centre and being assessed for a rehab programme.
Ellie, temizlenmelisin.
I'm not going down the nick.
Oh.
I know we fight about, like, silly stuff, and I have been known to make silly faces when I'm going down on you.
Biliyorum, saçma şeyler için tartışıyoruz. Ve sana oral yaparken komik yüzler yaptığım doğru.
So now that we're all done going down on each other, can we please hear the plan?
- Harika. Hepimiz önümüze eğildiğimize göre artık lütfen planı duyabilir miyiz?
The heist is going down right now.
Soygun suya düşmek üzere.
We're going down now.
Şimdi oraya gidiyoruz.
Packer, you're going down.
Packer, hapı yutuyorsun.
I'm going down there to get Lucia.
Oraya Lucia'yı almaya gidiyorum.
Not if it's going down, we don't.
Ses kesilmezse ilerletemeyiz ki.
So tonight, I'm gonna observe you... going down.
Bu gece seni gözlemleyeceğim. Düşüşünü.
Okay, i'm going down Promise to call if there is anything.
Peki, aşağı iniyorum. Bir şey olursa arayacağınıza söz verin.
- like I'm going down...
- Aşağıya doğru...
I'm going down there and yanking her off the podium.
Oraya gideceğim ve onu o kürsüden indireceğim.
Whatever's going down, you two should be able to handle it.
Ne olursa olsun ikinizin halledebiliyor olması lazım.
David, if they have that tape, then we are all going down, you included.
David, eğer kayıt onlardaysa o zaman sen dahil hepimiz batarız.
I don't know what was happening when it was going down, but apparently they were jumping me in.
Ama açıkça bana saldırıyorlarmış. - Evet. Bu adamlar hayvan.
So you were going to burn down his studio?
- Onun stüdyosunu mu yakacaksın?
Put it down, we're going.
Bırak şunu. Gidiyoruz.
Well, what's going on down there?
Nasıl gidiyor?
I'm going to finish my father's story, and I'm going to bring you and all your cronies down in flames.
Babamın hikayesini bitireceğim, seni ve dostlarını alevler içine atacağım.
And who can blame him when you look at what's going on down at... street level?
Sokak kotunda olanlara bakıldığında onu kim suçlayabilir ki.
But you're not going to, because you know It'll drive down the price even more When he eventually wants to sell anyway.
Ama gitmeyeceksiniz çünkü er ya da geç satmak istediğinde fiyatın çok daha altında bir fiyata gideceğini biliyorsun.
And I'm not going to kick a man while he is down, so leave it to say his family situation got in the way of his work here.
Zaten düşmüş bir adamı tekmelemeyeceğim. Buradaki işi için aile durumu deyip bırakalım.
I'm going down swinging.
Yenileceksem savaşarak yenileceğim.
So, are you going to get my suitcase down?
Bavulumu aşağı indirecek misin?
And at the end Lucious steals Hakeem's Latina girl group, and buys all the radio stations in the country, and tells Cookie he's not going to play any of her music, but Cookie says that you can't keep Cookie down.
Sonunda Lucious, Hakeem'in Latin kız grubunu çalıyor ve ülkedeki tüm radyo istasyonlarını alıyor. Kurabiye'ye onun şarkılarını çaldırmayacağını söylüyor ama Kurabiye de "Kurabiye'yi yıldıramazsınız." diyor.
The people who think they're going to take down Jacknife Jed's.
İnsanlar onların Jacknife Jed'i aşağı indireceklerini düşünüyor.
I think he's committed to taking down the Sarkissians, despite the fact that you're going got make him take the fall for it.
Bence sarkissian ları indirmeye adamış kendini. Sizin onu zorunlu yapmanıza rağmen. Bunun için düşürmenize rağmen.
And tomorrow, we need you, and I mean every one of you, to join my diner family at that public hearing down at the Brooklyn Courthouse and we are going to tell them they can keep their stinking buyout money.
Yarın hepinize ihtiyacımız var,... herbiriniz,... Brooklyn Mahkemesi'ndeki duruşmaya katılın ki,... onlara "Gidin ve paralarınızı başka yerlere harcayın." diyebilelim.
What's going on down there?
Neler oluyor aşağıda?
I know where you're going with this, but I need you to calm down.
Ne demek istediğini biliyorum ama sakin olman gerekiyor.
What's going on down there?
Orada ne oluyor?
♪ And I'm not going down with the rest of you ♪ Miranda?
Miranda?
Going doesn't mean packing bags and climbing down four stairs, when you actually want to return you will have to alight thousands of steps.
Gitmek eşyaları paketlemek demek değil. 4 merdiven inmektir. fakat geri dönmek istediğinizde binlerce adım yukarı çıkmak zorundasınız.
- When's it going down?
- Ne zaman olacak?
Now, if you decide, without knowing what the other components are doing, to simply go your own way, eventually that machine is going to break down.
Şimdi sen, diğer parçaların ne yaptığını bilmeden kendi yolunu seçmeye karar verirsen, eninde sonunda o makine bozulacaktır.
I'm worried that if you keep going the way that you're going, you're going to put one of them down permanently.
Böyle yapmaya devam edersen birini öldüreceksin, ondan endişeleniyorum.
You're going to wish you'd stayed down.
- Geri çekilmiş olmayı dileyeceksin.
If you don't sit down with Senator Gibson, the judiciary committee is going to launch an investigation.
Senatör Gibson'la görüşmezseniz yargıç komitesi size karşı soruşturma açacak.
- What's going on down there, Sam?
- Orada neler oluyor Sam?
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the line 26
down the road 38
down the stairs 50
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the line 26
down the road 38
down the stairs 50
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down now 22
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down now 22
down to 41
down in front 26
downing street 23