Grab me translate Turkish
1,906 parallel translation
You're not going to jump up and grab me, are you?
Şimdi kalkıp boynuma sarılmayacaksınız, değil mi?
Oh, you grab me one?
Bana da bir tane kapar mısın?
Frannie, can you grab me the saltines?
Frannie, tuzlu kraker verir misin?
A little chat with the guy who tried to grab me in an alley?
Arka sokaklarda beni yakalamaya çalışan bir adamla sohbet?
"Honey, can you grab me a cup of coffee?"
"Canım, bana bir fincan kahve getirir misin?"
You know what? Grab me some twizzlers.
İyi, o hâlde bana biraz şeker al.
You can grab me, like, a wad of singles, um, some cigarettes, a case of soda.
Bir deste para ile biraz sigara ve bir kutuda soda alıp, beni yakalayabilirsin.
Wanna grab me a drink?
Bana içki alır mısın?
And you'd grab me and keep me from leaving this place.
Beni durdurmak ve buradan kaçmama engel olmak istiyorsunuz.
Grab me a pillow and a blanket.
Bana bir yastıkla battaniye al.
Can someone grab me some toilet paper?
Biri bana tuvalet kağıdı getirebilir mi?
- Yeah, Grey, grab me a pacemaker kit.
Evet. Grey, bana bir kalp pili seti verir misin?
Could you just grab me two tomatoes there, please?
Şuradan bana iki tane domates uzatır mısınız?
Thank you, darling. Now, could you grab me a rifle
Şimdi bana 400 m. telemetreli bir tüfek ve bir tane de 1000 m.
Can you grab me some reading material?
Bana okuyacak bişeyler versene
But... why did you grab me instead of Hera when we ran away?
Neden elimi tutup koşmaya başladın? Hae Ra da oradaydı...
Do you think you can grab me a glass of water?
Acaba bana bir bardak su getirebilir misin?
# Britney Spears - Me Against the Music # # All my people in the crowd, grab a partner, take it down #
* Kalabalıktaki insanlar * * Kap bir eş, hadi *
Let me just grab one more shrimp.
Bir karides daha alayım, sonra gideriz.
Could you grab me a beer?
Stan, bana da bir bira getirebilir misin?
Actually, I think I'll have my friend grab it for me.
Bence arkadaşım alsa daha iyi olur.
They tried to take me out so they could grab him.
Beni öldürüp, onu yakalamak istediler.
Let me just grab a bite.
Sadece biaz atıştırıyım.
I'll just grab these blueprints lily left for me.
Sade Lilly'nin benim için bıraktığı bu mavi baskıları alacağım.
- Let me grab my bag.
Çantamı alayım. Tamam.
Uh, let me just grab isobel's keys.
- Isobel'in anahtarlarını getireyim.
Let me, uh--let me grab my stuff.
Birlikte gidelim.
Let me grab it for you. No, I got it.
Ben alırım.
Take it for me. I'm gonna grab some water.
- Sen at, ben su almaya gidiyorum.
Let me grab a new patient file, And we can get started.
Yeni bir hasta dosyası alayım ve başlayalım.
Grab your med kit and meet me at the airlock.
Tıbbi malzemelerini yanına al ve hava kilidine gel.
Let me grab that.
Onu alayım.
He told me to grab his crotch.
Benden şeyini tutmamı istedi.
- Yeah, grab me one.
- Bana da al bir tane.
Oh, ju... Hey, hang on, let me just grab a couple.
Dur biraz, birkaç tane alayım şundan.
And grab a window seat, mom... So you can watch me kill your boy.
Pencere kenarına otur ki annesi, oğlunu öldürüşümü izle!
Can't grab me an elevator?
Bana bir asansör getiremez misin?
You want me to grab a Sawzall so we can cut that hand off later?
Oyma testeresiyle o eli kesmemi ister misin?
Okay, let me grab a pen.
Tamam, dur bir kalem alayım.
Grab a flashlight and help me!
Işığı al ve bana yardım et!
Let me grab the keys.
Anahtarları alıp da geleyim.
Okay, everyone, grab your backpacks and meet me out front.
Pekâlâ millet, çantalarınızı alıp ön tarafta beni bekleyin.
Okay, look, let me get the muirragui... into the evidence room, log it, then you and I can go out and grab some food.
Tamam bak, şu Muirragui'yi kanıt odasına alayım, kaydedeyim sonra seninle yemeğe çıkalım.
"Where's my hat?".. grab it off his head, and he's like, "Give me my hat back, I want my hat back!"
Şapkasını aldım. "Şapkam nerede? Ver şunu. Şapkamı istiyorum!" diye bağrıyordu.
So, Dr. Grey, I'm getting a big, juicy, easy-to-grab-onto ass, and you'd better believe I'm doing it just for me.
Yani Dr. Grey büyük, yumuşak ve kavraması kolay bir popo istiyorum. Bunu sadece kendim için istediğime inansanız iyi olur.
All right, let me grab my keys.
Pekâlâ dur anahtarlarımı alayım.
Yeah, let me just grab my purse.
Evet, izin ver cüzdanımı alayım.
'My wife was going into labour, and I decided to leave her ever so briefly,'to grab something to eat to fortify me for the events ahead.
Karım doğumdayken onu bir süreliğine bırakıp, beni önümüzdeki olaylara hazırlaması için yemek yemeye geldim. Bu mantıklı görünüyor.
Sophie wanted me to grab five and play some Lethal Enforcers.
Sophie, beş dakikalığına "Ölümcül İnfazcılar" oynamamı istedi. - Gerçekten mi?
Even if I hit you, hard, with wood, or grab your arm and bend it up behind your back till it snaps like a fucking KitKat, you still tell me no, right?
Sana odunla da vursam, kolunu arkaya kıvırıp Kit Kat gibi kırılana kadar da zorlasam bana yine de hayır der misin?
She dropped me to grab a gun.
Silah almak için beni yere itti.