Haired man translate Turkish
106 parallel translation
And here was this brand-new Coupe de Ville with the most attractive-looking gray-haired man in it.
Yepyeni bir üstü açık araba gördüm içinde de pek yakışıklı kır saçlı bir adam vardı.
This young lady here shot that white-haired man.
Bu küçük hanım, beyaz saçlı adamı vurdu.
I saw a dark-haired man who aimed at me with a pistol.
Bana silah doğrultan siyah saçlı bir adam gördüm.
No... Maybe the dark-haired man with the flashy shirt...
Ne olup bittiğinin farkında değildi ama iyiydi.
"A conversation with a dark-haired man will be very important for you"... well, I just instinctively think, you know, " Who do I know who has dark hair?
"Koyu saçlı bir beyle yapacağınız konuşma sizin için önemli olacak" işte içgüdüsel olarak düşünüyorsun, "Koyu saçlı kimi tanıyorum." diye. "...
One night in dreams I saw a nice dark-haired man, watching me from the prison.
Bir gece rüyamda, iyi görünümlü siyah saçlı bir adam, beni izliyordu.
I didn't pick him out right then... because I picked out this bushy-haired man.
O zaman onu seçemedim çünkü gözüm gür saçlı bir adam arıyordu.
We were told that Bob the killer was a grey-haired man.
Bob'ın saç renginin gümüş rengi olduğunu öğrenmiştik.
Leland said when he was a child the grey-haired man next door was named Robertson.
Leland, küçükken Robertson isminde gümüş saçlı bir komşularının olduğunu söyledi.
Harry, I believe that these letters and the Giant's clues are in some way related to this Iong-haired man.
Bu harfler ve devin ipuçları bir şekilde bu uzun saçlı adamla bağlantılı.
We sent a portrait of your Iong-haired man to every agency from NASA to DEA and came up empty.
Senin uzun saçlı adamın resmini NASA'dan DEA'e kadar her yere... gönderdik, sonuç çıkmadı.
They have no memory of a gray-haired man.
Gümüş rengi saçları olan birini hatırlamıyorlar.
Rise and shine, you big white-haired man.
Uyansana beyaz saçlı koca adam! Tamam. İşte böyle.
The blond-haired man... had been in and out of jail since he was a teenager.
Sarışın olan, yeniyetmeliğinden beri hapse girip çıkardı.
The dark-haired man was equally deadly... and had committed his first murder at the age of 17.
Koyu renk saçlı adam da azılı bir katildi. İlk cinayetini 17 yaşında işlemişti.
You know, I looked in the mirror this morning and saw a middle-aged, grey-haired man staring at me.
Bu sabah aynaya baktım ve bana bakan orta yaşlı, beyaz saçlı bir adam gördüm.
The blond haired man sitting behind me has a PDA in his briefcase.
Arkamda oturan sarışın adamın çantasında PDA var.
- You won't put a curly-haired wig on a straight-haired man.
Düz saçlı birine kıvırcık peruk satamazsınız.
The white-haired man.
Beyaz saçlı adam.
The white-haired man, please step forward.
Beyaz saçlı adam. Bir adım öne çık.
uh.. I think that commercialization is very important. We want to mainstream this software, and I work with Richard Stallman who's the gray haired man of Free Software,
Aaah... bence ticaret yapmak çok önemli biz bu yazılım yayılmasını istiyoruz ve ben Serbest Yazılımın kır saçlısı adam Richard Stallman ile çalıştım
Look, Ben, I know I am prone to making the occasional casual reference to your sister being a... Well, a wire-haired man-goblin.
Bak ben, kardeşinden bahsederken genellikle kırçıl tüylü bir erkek goblin benzetmesi kullandığımın farkındayım.
We're looking for a dark-haired man and woman.
Siyah saçlı bir adam ve bir kadın arıyoruz.
Right, large whisky for the short-haired man who saved my bacon.
Tamam, arkamı kollayan kısa saçlı adama büyük bir viski.
Whilst there, I met a young, blond-haired man who had lost his dog.
Oradayken, köpeğini kaybetmiş genç sarı saçlı bir beyle tanıştım.
- And the silver-haired man he's talking to.
- ve gri saçlı konuşan adam var ya?
Tadzio's calling begins as Aschenbach sees the red-haired man.
Aschenbach kızıl saçlı adamı gördüğünde Tadzio sahneye girer.
So, witnesses saw a dark haired man running through the woods?
Tanıklar koyu renk saçlı bir adamın ormanda koştuğunu mu görmüşler?
The blonde-haired man suddenly attacked the man... punching and knocking him down with a kick.
Sarışın adam, aniden adama saldırdı yumruk attı, bir tekmeyle yere serdi.
There's this white-haired man working there, and he wants to give you a bunch of money.
Orada çalışan beyaz saçlı bir adam sana bir sürü para vermek istiyor.
Bridge, this white-haired man- - he wouldn't be Santa by any chance?
Bridge, bu beyaz saçlı adam, Noel Baba değil, değil mi?
You spoke to the wrong white-haired man.
Yanlış beyaz saçlı adamla konuşmuşsun.
When I see that rusty-haired Conductor man
Ak saçlı kondüktörü gördüğümde
They indicate a marriage very soon. to a tall, fair-haired young man with a very lovely father.
Yakında uzun boylu, çok iyi bir babası olan yakışıklı bir çocukla evleneceğini işaret ediyorlar.
Your mother was a local lady, a saucy dark-haired filly with eyes a man could drown in.
Annen bir genelev kadınıydı. Uzun ve gür siyah saçlı iri gözlerinde her erkek boğulabilirdi.
- Red-haired women are bad luck, man.
- Kızıl saçlı kadınlar kötü şanstır, dostum.
Stanley, the dark-haired guy, the man is a sex maniac.
Stanley, esmer olanımız adam seks manyağının teki.
How does a short-haired woman juggle a career, carry a baby and still manage to sexually satisfy her man?
Kısa saçlı bir kadın nasıl hem kariyer yapar, hem bebek taşır ve yine de erkeğini cinsel olarak tatmin etmeyi başarır?
I know, it's gonna be squaresville, man... but you'd make some gray-haired ladies happy if you waltz through it one time.
Biliyorum sıkıcı ama alnının akıyla çıkarsan gri saçlı hatunları mutlu bile edebilirsin.
I'll admit you have this whole dark-haired exotic thing going but when it comes to a man's true fantasy? I am it.
Şu koyu renk saçlarınla egzotik bir caziben olduğunu kabul ediyorum fakat konu bir erkeğin gerçek fantezisine gelince, o benim.
It sounds like we've gotta find you a serious, dark-haired, mystery man... from an exotic place by Friday night!
Sanırım cuma akşamı için elimizde egzotik bir yerden gelen... Ciddi, koyu renk saçlı, gizemli bir adam var gibi görünüyor.
A serious, dark-haired mystery man from exotic locations.
Egzotik bir yerden gelen, ciddi, koyu renk saçlı gizemli adam.
The problem is that I'm a serious... dark-haired mystery man from an exotic place.
Sorun şu ki, ben, egzotik yerden gelen.. Ciddi, koyu renk saçlı gizemli adamım.
Doug in the bedroom with another guy... while another dark-haired mystery man... steals Liz away into the night.
Doug yatak odasında başka bir adamla... Başka koyu renk saçlı gizemli adam... Liz'i gecenin ortasında çalıyor.
Stories of Rory's crazy, Bangles-obsessed mother... ripping open apartment doors, scaring the pointy-haired boys. Totally uncool, man. I had to do it, Rory.
Evet Rory'nin Bangel'e kafayı takmış kaçık annesinin, nasıl apartman dairelerinin kapısını kırdığını ve diken saçlı çocukları korkuttuğunu anlatacaklar.
White, maybe not white, brown-haired or balding, bearded man with a moustache?
Beyaz, Belki beyaz değil, kahverengi saçlı veya kel gibi, sakalı ve bıyıklı bir adam mı?
[Man On Radio] Police are looking for a bald man in blue pants... and a fair-haired girl in a red lampshade.
Polis, mavi pantolonlu kel bir adam ile kırmızı abajur giyen sarı saçlı bir kızın peşinde.
And, in fact, it is not a woman at all but a man wearing a horse-haired wig.
Ve aslında bu bir kadın değil, at yelesi tarzında peruk takmış bir erkektir!
An argument between a man and a blonde-haired youth.
Sarışın bir genç ve bir adam arasında tartışma vardı.
Tall, dark haired, slim man...
Uzun, siyah saçIı, zayıf bir adam.
A white-haired man?
Beyaz saçlı adam mı?