He saw me translate Turkish
1,549 parallel translation
He saw me.
Beni gördü.
Well... he's loved me ever since the first moment he saw me, and he's never stopped.
Şey beni gördüğü ilk andan beri seviyor, ve hala seviyor.
Fuck, he saw me!
Kahretsin, beni gördü!
Fuck, he saw me.
Kahretsin, beni gördü.
Hardly. He saw me with the baby and started talking about having one of our own.
Beni bebekle gördü ve kendi bebeğimizin olmasından bahsetmeye başladı
Yeah, he saw me.
Evet, gördü.
He saw me, yo.
Beni gördü.
Then how did you wind up on his arm in all the press photos? He saw me at a party.
Öyleyse nasıI oldu da basında çıkan tüm fotoğraflarda, kollarında bitiverdin?
The other guy he saw me.
Diğer adam beni gördü.
So the next morning, he was all telling the headmistress that he saw me taking the crest above her office.
Ertesi sabah, okul müdiresine beni odasından armayı alırken gördüğünü söyledi.
Last time I went to the US, he saw me off here.
Amerika'ya son gittiğimde beni havalimanına bırakmıştı.
He saw me.
Beni görmüş.
I had a guy from South Africa. He saw me dropping it. He said "what is that"?
Güney Afrikalı bir arkadaşım vardı, bu taşı düşürdüğümü gördü, ne olduğunu sordu ;
He saw me, too.
O da beni gördü
I went to question him, and he took off running when he saw me.
Beni görünce koşmaya başladı.
- " by a man who sped away when he saw me approach.
-... gördüm. Benim yaklaştığımı görünce de uzaklaştı.
Just that he would explain when he saw me.
Benimle görüştüğü zaman açıklayacağını.
He saw what it did to me the first time.
İlk defasında benim ne hale geldiğimi görmüştü.
I thought... if you touched this... you could tell me what John the Baptist saw when he looked on the face of Christ, and my faith might be restored, and when my faith was restored,
Düşündüm ki... eğer buna dokunsaydın bana, İsa Peygamberin yüzüne baktığında Yahya Peygamberin ne gördüğünü söyleyebilirdin. Böylece imanım tazelenebilecekti, imanım tazelendiğinde de, yardım ettiklerimin imanını tazeleyebilecektim.
! He told me that you saw your body in Biscayne Cove.
Biscayne Koyu'nda kendi cesedini gördüğünü söylemişsin.
He wants me to understand what he likes, what he looks for when he chooses them, so that when I saw a counterfeit, I would know.
Bana ne tarz kızlardan hoşlandığını göstermek istedi. Onları seçtiğinde, ne aradığını. Sahtesini görürsem arılayayım diye.
A wealthy doctor, estate with pool and tennis court, but I was just grateful that he's been so kind to Marissa and then last night I saw him with Veronica and it hit me.
Zengin bir doktor, havuzlu ve tenis kortlu bi evde, Ama ben sadece Marissa'ya çok iyi davrandığı için minnettarım. Ve sonra dün gece onu Veronice ile gördüm ve beynimden vurulmuşa döndüm.
Look, man, I grew up with my gay uncle living with us so it's no big deal to me, but I saw what he had to go through.
Dinle, bizimle birlikte kalan eşcinsel amcamla büyüdüm bu yüzden duruma yabancı değilim, ama amcamın yaşadıklarını gördüm.
'Cause I saw that same look the day he left me and my mom.
Çünkü aynı bakışları, beni ve annemi terk ettiği günde görmüştüm.
I saw Kellerman last night, when he shot and killed another agent, Daniel Hale, right after Hale told me that Terrence Steadman was alive and well.
Kellerman'i dün gece, baska bir ajan olan, Daniel Hale'i bana Terrence Steadman'in, hayatta ve saglikli oldugunu söyledikten sonra öldürüken gördüm.
Now, if I was on the bridge that night and if I saw what went down, a guy like me who's got a wife and a 5-year-old daughter might think he's better off keeping his mouth shut.
Bu durumda, eğer o gece köprüde olanları görmüş olsam bile, bir eşi ve 5 yaşında bir kızı olan benim gibi bir adamın çenesini kapalı tutması yerinde olur.
A friend of mine told me that he saw Jimmy kill a cat with a knife.
Bir arkadaşım Jimmy'yi, bıçakla bir kediyi öldürürken gördüğünü anlatmıştı.
Congressman Ryan was directly across from me, and I saw this Temple member walk up behind him and he was actually crying and shaking and all of a sudden, he pulled out this knife and said,
Milletvekili Ryan tam benim karşımda duruyordu. O sırada tarikat üyelerinden birinin ağlayıp titreyerek ona arkadan yaklaştığını gördüm. Bir anda bıçağını çekip "Şimdi seni geberteceğim şerefsiz" diye bağırdı.
And when the citer saw me and Ranes HE tied to the top of t led the fire depent for help.
Ve adam bizi kuleden aşağı sarkmış bir vaziyette görünce bizi kurtarmak için, itfaiyeyi aramaya karar verdiler..
Only now I saw how well he understood me.
Ve şimdi, beni ne kadar iyi anlamış olduğunu görüyordum.
And the last time I saw him, he was chasing the guy who robbed me.
Ve onu en son gördüğümde, beni soyan adamı kovalıyordu.
Unfortunately, he got brave one time and walked in trying to save me and saw there was no wolf man.
Maalesef, Bir anda gaza gelip beni kurt adamdan kurtarmaya kalktı ve ortada bir kurt adam olmadığını gördü.
He saw that I had some growing up to do, and he was patient with me.
Benim biraz yetişkin gibi davranmam gerektiğini gördü ve bana karşı sabırlı oldu.
I saw Dad. He was the one who told me Lionel knew my secret.
Lionel'ın sırrımı bildiğini söyleyende oydu.
But he was the first to recognize me and to love what he saw.
Elbette hayır! Her zaman kendimi bildim.
He told me that he wasn't going to Brown and then I saw him there with Anna.
Bana Brown'a gitmeyeceğini söyledi sonra onu orda Anna'yla gördüm.
Harry was the only one who saw me - - really saw me - - so he taught me to hide.
Beni gören tek kişi Harry idi gerçekten gören dolayısıyla bana saklanmayı da o öğretti.
He told me all this when I saw him in prison.
Tüm bunları onu hapiste ziyaret ettiğimde bana anlattı.
He told me saw Keith in the river.
Bana nehirde Keith'i gördüğünü söyledi.
I saw him... Robin. - He visited me here.
- Onu gördüm, beni burada ziyaret etti.
It's only a matter of time before that boy tells the police who he saw that night at the salvage yard - me.
Şu çocuğun o gece hurdalıkta kimi gördüğünü polise anlatmayı bitirmesi artık an meselesi : Beni.
If you told me he was still alive, that what I saw was a trick... I think I'd believe you.
Babamın yaşadığını, gördüklerimin bir numara olduğunu söyleseniz size inanırım gibi geliyor.
The woman that he saw by the payphone that was supposed to be me.
Evet, orada gördüğü kadın, ankesörlü telefonun yanındaki kadın az kalsın ben oluyordum.
Anyway, he started getting all rough with me until he saw this.
Her neyse, bunu görene kadar benimle pazarlık yapmaya başladı.
He started getting all rough with me until he saw this.
- Bana önce sert davrandı ama... -... sonra bunu gördü.
I was wondering when you saw him assuming you saw him did he... ask about me?
Babamı gördüğünü varsayarak bir şeyi merak ediyorum. Beni sordu mu?
He wanted me to see the world the way he saw it.
Dünyayı onun gördüğü gibi görmemi istedi.
You saw how he treated me.
Bana nasıl davrandığını gördün.
You saw what he sentenced me to- - a room no better than a furnished coffin.
Bana söylediklerini duydun. Hoş bir tabuttan güzel yer yok.
Marc told me he saw Daniel coming out of Bradford's office, all seemed well.
Marc, Daniel'ın Bradford'un ofisinden çıktığını görmüş, her şey yolunda.
I saw Nelson in the hospital, and he asked me one thing : he said he wanted us to win this game... for him.
Nelson'u hastanede ziyaret ettim ve benden bir tek şey istedi : bu maçı kazanmamızı istedi... onun için.