I have one translate Turkish
22,773 parallel translation
That is, if you really think I have one.
Eğer ruhum olduğunu düşünüyorsan tabii.
- I have one. To put this in perspective.
Bence durumumuza çok uyuyor.
Mom, I have one question - -
Anne, sana bir sorum olacak.
Well, can I have one?
- Ben de alabilir miyim?
Can I have one?
Ben de alabilir miyim bir tane?
I won't let them have another one.
Birine daha sahip olmalarına izin veremem.
What Musa and I have struggled for is worth more than any one single person.
Musa ve benim uğraştığımız şey herhangi bir kişiden daha değerli. Bu ırkımızın hayatta kalmasıyla ilgili.
And, uh, if you have no objection, I'll add an observer, one who will stay way back from the action.
İtirazınız yoksa bir de gözlemci götüreceğim. Aksiyondan kesinlikle uzak kalacak.
I'd have believed any story, other than that one, to be the truth.
Bunun dışında her türlüsüne inandım, gerçekmiş gibi.
And I'm gonna find that money if I have to break every wall in this house, starting with this one.
Parayı bulmak için evin bütün duvarlarını yıkacağım, bununla başlayacağım.
Man, after all this time, you still don't have one shred of proof that I killed Diane.
Dostum, bunca zamandır Diane'i öldürdüğüme dair tek kanıt bulamadın.
I'm asking you because I don't have one!
Yok ki de istiyoruz senden!
If I'd known I was getting one of those, I'd have crippled myself months ago. I... get it.
bunlardan birine sahip olcağımı bilseydim kendimi daha önceden kötürüm bırakırdım anladım ait olduğun yerde seni tekrar görmek güzel kurbanınz zengin olmasından bahsediyodun yalnızca araba tamircisindeki sekreterin tanıklığına bakarak bu sonuca varmakta emdişeliyim sahici?
I, uh, I can't believe he's gone. One of the big reasons we've been growing so quickly is because of the wonderful online videos that Emil and Karen have been putting together. We just love going viral.
öldüğüne inanamıyorum bu kadar kısa sürede bu kadar büyümemizin sebebi emil ve karen ın interenete beraber koydukları videolardı biz viral olma yolunda hidiyorduk yani enfeksiyöz hastalık sanırım şimdi erkekler şahlanıyordu ve sen de karın hepsini kendine kalmasını sağlama çalışıyon lütfen para benim için önemsiz haklısın
I promised her that one day she'd have a feather bed and a dress like that of her own.
Ona bir gün tüy bir yatak ve öyle bir elbisesi olacağına söz verdim.
- I do have one request.
- Tek ricam var.
Well, no one I'd rather have march in here.
Buraya gelmesini isteyebileceğim başka biri yoktu.
I gonna have that one actually.
Onu benim almam gerekiyordu aslında.
Oh. And if you have any lingering doubts, here's how you can be certain I'm not the one who tried to kill you.
Eğer hala devam eden bir şüphen varsa işte sana, seni öldürmeye çalışanın benim olmadığımdan emin olman için bir kanıt.
You'll have to excuse me, but I have never, and I mean never had a live person on my exam table before, let alone a reanimated one.
Beni mazur görün ama daha önce masamda hiç canlı biri oturmamıştı, hayata geri dönen birini saymıyorum bile.
Because I should have been the one to drown, not Damiano.
Çünkü boğulan ben olmalıydım, oğlun Damiano değil.
Well, I have no idea who the fool is, and I only see one child.
Aptalın kim olduğunu bilmiyorum fakat ben sadece tek bir çocuk görüyorum.
One question, and I have to approve it.
Tek soru, ve sonra onaylarım.
Angela and I are going to have one more drink.
Angela ve ben birer içki daha içeceğiz.
True, you may have the one gun that could bring me back to hell, but I'm gonna take your baby sister with me, - you stupid, crazy bitch!
Beni cehenneme geri gönderebilecek tek silah elinde olabilir ama yanıma kız kardeşini de alırım geri zekâlı, deli sürtük!
I have a dress... a fancy one.
Afili bir elbisem var.
I know you're afraid, but the fear you have is a right one.
Korktuğunu biliyorum ama hissettiğin korku doğru.
It's just one more life that I have destroyed because of what I am.
Olduğum şey yüzünden bir hayatı daha mahvettim.
Dorothy may have the love of the people of Oz, but there's only one thing that could help her now.
Oz halkı Dorothy'i seviyor olabilir ama ona şu anda tek bir şey yardımcı olabilir.
Funny thing is, I have another deal on the table, one I hadn't considered taking until you did what you did to Belle.
Komiktir ki, masada başka bir anlaşma daha var sen, Belle'e bunu yapmadan önce kabul etmeyi düşünmediğim bir anlaşma.
I mean, I have, like, a middle-of-the-night one, not with revisions, but... Yeah.
Yani, ben...
No, I just have one of those faces that...
Yok, yüzüm herkese çok tanıdık gelir de ondandır.
I don't have one.
- Yok ki.
- I don't have one.
- Garajım yok ki.
I have waited so long for a good roommate, and I finally have one, and now I'm afraid if I can't afford things, she's just gonna find a roommate who can.
İyi bir oda arkadaşı için çok uzun süre bekledim ve sonunda bir tane buldum. Şimdi param yetmez ve o parası yeten bir oda arkadaşı bulur diye korkuyorum.
Uh, I was paying $ 5 a night for a a bed when I have a perfectly good one here.
Bir yatak için geceliğine beş dolar verirken oldukça iyi bir tane alayım dedim.
You'll have your skip by tonight, and then the next one... yeah, no, I know.
Akşama elinizde olacak. Daha sonra da sıradaki... Evet. hayır, biliyorum.
I saw something on Patricia's neck, but I don't have one.
Patricia'da gördüm ama ben de yok.
Following that pattern, Beckett must have one because I don't.
Buna göre, Beckett'ta olmalı çünkü ben de yok.
I have no one either.
I kimse ya var.
One good thing with the strength that I have left.
I gücü ile iyi bir şey yapmamışlar.
I mean, you're the one who taught me that you don't need feelings to have sex with someone.
Sonuçta birisiyle yatmak için o kişiye karşı hislerinin olmasına gerek olmadığını bana öğreten sendin.
I did have an MRI, which didn't show anything, but maybe I should have another one.
MR yaptırdım ama hiçbir şey görünmedi. Belki bir tane daha yaptırmalıyım.
I see you have one of those new phone answering machines.
Anladım, anladım, şu yeni telesekreterlerden almışsın.
I just have one thing to say.
Tek bir şey söyleyeceğim.
Yeah, I'm gonna have to call BS on that one.
Evet, sanırım bu tam bir saçmalık.
Dean's the one with the link to Amara, why have I been trying to spare you?
Amara ile bağlantısı olan Dean neden seni hayatta bırakayım ki?
Why have one when I can have two?
Neden iki tane olabilecekken bir tane ile yetineyim?
You know, I mean, when have we ever had one of those?
İşimiz ne zaman kolay oldu ki?
Deke and I have spent our lives next to one another.
Deke ile hayatlarımızı birbirimizin yakınında geçirdik.
- as these. - I have no one to talk to at court.
Sarayda konuşacak kimsem yok.
i have one question for you 16
i have one question 29
i have one more question 17
i haven't heard from you 21
i haven't seen you in a while 35
i have a gun 76
i have no idea what i'm doing 30
i have a boyfriend 155
i have nothing to do 23
i have no idea 2703
i have one question 29
i have one more question 17
i haven't heard from you 21
i haven't seen you in a while 35
i have a gun 76
i have no idea what i'm doing 30
i have a boyfriend 155
i have nothing to do 23
i have no idea 2703
i have to go to school 22
i haven't yet 29
i have to go now 300
i haven't seen it yet 23
i haven't got it 40
i have a wife 82
i haven't 1248
i have to tell you something 352
i have nothing to do with it 22
i haven't decided yet 126
i haven't yet 29
i have to go now 300
i haven't seen it yet 23
i haven't got it 40
i have a wife 82
i haven't 1248
i have to tell you something 352
i have nothing to do with it 22
i haven't decided yet 126