I mean to say translate Turkish
1,932 parallel translation
- Yes, but I mean to say...
- Evet, benimde demek iste...
I mean to say "hi," and... then i thought, "hello," And it came out like, "high-Lo."
"Selam" demek istemiştim ama sonra "merhaba" yı düşündüm o da sel-ha olarak çıktı.
Uh, what I mean to say is that I shouldn't have waited so long to share my feelings towards you.
Söylemek istediğim, sana karşı hislerimi paylaşmak için bu kadar uzun süre beklememeliydim.
- Look, if I say the other word now and you forced me to say it, it won't mean anything, plus you haven't said it either.
- Beni zorlarsan anlamı kalmaz. Ayrıca sen de söylemiş değilsin.
No. I didn't mean to say it.
Hayır öyle demek istemedim.
I mean, again, I just looked, just to feel out what I was gonna say to you. And I'm here to you first, obviously.
Yani, tekrar söylüyorum, sadece baktım sadece sana hissettiklerimi söylemeye çalışıyorum tabii önceliğim burası, biliyorsun.
I mean, you stand there, day after day, year after year, and then... They say she's going to be gone. Just like that.
Demek istediğim, orada dikildin, günlerce, yıllarca ve sonra kızın gideceğini söylüyorlar.
Only I'd also want you to mean it when you say you love me.
Tabi aynı zamanda beni sevdiğini söylerken bunu hissederek söylemeni de isterdim.
I'd say, " Yes, Bill, It does mean something to the soldiers injured and killed and their familles.
Derdim ki, " Evet, Bill, bu, ölen, yaralanan askerler ve onların aileleri için bir anlam ifade ediyor.
I mean, I hate to say this about him,'cause he's a friend. I really love him, but, you know, he has a credibility issue.
Onun hakkında bunu söylemekten nefret ediyorum çünkü arkadaşım ve onu gerçekten seviyorum fakat onun güvenilirlik problemi var.
I love that after a day when nothing is sure, and when I say "nothing" I mean nothing, you can come home and absolutely know that if you add egg yolks to chocolate and sugar and milk, it will get thick.
Hiç bir şeyden, hem de hiç bir şeyden emin olmadığın,... bir günün sonunda, kesinlikle biliyorsun ki eve gelip yumurta sarısı, çikolata, şeker ve sütü karıştırırsan,... kıvamı koyu olur.
I mean, he's disciplined, he doesn't smoke, he doesn't drink.I got nothing bad to say about the kid.
Evet, hazırız. İyi durumdayız. Teşekkürler.
Now, the blown isn't--I didn't mean to say-
Beyler ne yapıyoruz? Kahve mi içiyorsunuz?
I mean, I just want to say I'm really glad you went, though.
Yine de gitmene sevindiğimi söyleyeyim.
And I'm a little upset, to say the least, if you know what I mean.
Yumuşatarak söylersem biraz sinirliyim, bilmem anlatabildim mi?
And I mean, no matter what I say, I don't even know where to start.
Ve anlatmaya nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
I just mean if someone were to ask, I just need you to say that we were together tonight.
Sadece biri sorarsa, bu gece birlikte olduğumuzu söylemen gerek.
I didn't mean to say that to you.
- Öyle bir şey demek istememiştim.
Seriously. If I hear her say, "You know what I mean?" one more time, I am going to throttle her with my bare hands.
Eğer onun bir daha "Ne demek istediğimi biliyorsun" dediğini duyarsam onu kendi ellerimle boğacağım.
I mean, that you would think of me, that you would do that... I mean, to say that...
Ne diyeceğimi...
So? I mean what? What're you trying to say?
Yani, ne demeye çalışıyorsun?
So I'm kinda used to it, I guess. I guess if you mean, it's unusual, then yeah.
Benim hayatımda, sıradan birşey sayılır, hatta sıradışı desen belki tuhaf kaçardı.
I did not mean in that sense, I say, it was good to hear.
Hayır, yani öyle demek istemedim. Dinlemek güzeldi demek istedim.
I mean, do you think, is it braver to just resign and say, " No.
Yani, istifa edip, "Hayır. Savaşa hayır" demek daha mı cesurca bir davranış?
I don't mean to speak out of school, Doctor, but in the true spirit of democracy, which our great, wonderful country was founded upon, I say let the people vote.
Okulun isteğini açıkça söylemek istemiyorum, Doktor, ancak harika ülkemizin üzerine kurulduğu demokrasinin gerçek ruhundan bahsedersek, insanlar oy versin derim.
When I say, "the beginning of eternity," Does that mean anything to you?
Ebediyetin başlangıcı dediğim zaman, bu sana bir şey çağrıştırıyor mu?
I mean, I was just mad because you guys were making me grow up, and l- - l guess what I'm trying to say is... I need to figure out myself
Yani, sinirliydim sizler benim büyümemi sağlıyordunuz, ve ben - Sanırım söylemeye çalıştığım şey...
I mean, that's assuming that you want to.
Yani senin de bunu istediğini var sayıyorum.
I mean, I get what you're trying to say.
Ne demeye çalıştığını anladım.
Sometimes, honesty leads people to say mean things about a woman who always took special care of me because I was the runt of the family.
Bazen dürüstlük insanların, ailenin boduru ben olduğum için bana her zaman özel ilgi göstermiş bir kadın hakkında acımasız sözler söylemesine sebep oluyor!
I mean, that's very nice of you to say, Judy.
Yani, bunu söylemen çok hoş, Judy.
I didn't mean to say anything to Gibbs, I'm really sorry.
Gibbs'e bir şey söylemedim, özür dilerim.
I mean, I can blabber on and on about policy, but when it comes to talking about my life- - just say you got into politics because you thought reagan was cute.
Yani ben politikacı olarak çalışırım ama iş kendi hayatıma konuşmaya gelince- - Politikayı seviyorum çünkü Reagen'dan hoşlanırdım diyebilirsin.
I mean, I-I don't even know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
I mean, when you went down to Washington last week to perform the benediction at Patrick's state dinner, and you looked out over all those powerful heads, what exactly did you say?
Hani geçen hafta Patrick'in daveti için Washington'a gitmiştin ya. Oradaki onca kodamanın karşısına geçip tam olarak neler söyledin?
Waiting for someone else to say "I love you" first doesn't mean you're more powerful.
Ötekinin "Seni seviyorum" demesini beklemek daha güçlü olduğunu göstermez.
I mean, I was thinking that... I really wanted to treat you and just say thank you... for all your hard work and your improvement and..
Yani, düşündüm de sana birjest yapıp, bugüne kadar yaptığın her şey için... ve gösterdiğin ilerleme için teşekkür etmek istedim.
If I say not to be so formal, I don't mean "be myfriend".
Eğer ben resmi olmayalım dersem sana arkadaşım olmanı söylemiyorum.
Well, I tested well in school, but they say that doesn't mean - - you're trying to save the man who tried to kill you.
Okulda iyice test ettiler ama söyledikleri bu anlama... Seni öldürmeyi denemiş birini kurtarmaya çalışıyorsun.
I don't mean to say you're not persevering, but...
Yanlış anlamayın. Azimli olmadığınızı söylemek istemiyorum.
I mean, what do you say to that?
Böyle bir şeye ne diyebilirsin ki?
You mean you want me to say that i killed her?
Yani onu öldürdüğümü mü söylememi istiyorsunuz?
Look, I know this sounds weird to just come out and say it, but I'm the guy that hit you, d I'm so sor and I know that doesn't mean anything, but I just wanted to saywe talked to the police.
Bak, birden gelip bunu söylemek biraz garip gelebilir. Fakat ben sana çarpan adamım ve çok özür dilerim ve bunun bir anlam ifade etmediğinide biliyorum. - Ben sadece söylemek istedim.
I mean, he had you right there on the line. why not say then exactly what he wanted you to hear?
Yani, sana bu radyoyla beklemeni söyledi, ama daha sonra neden duymak istediklerini söylemedi?
I mean, just to say hello.
Yani, sadece bir "merhaba" demeye...
I used to say I'd be late for my own funeral, but I didn't mean it.
Hep kendi cenazeme bile geç kalırım derdim ama bunu söylerken ciddi değildim.
And I mean no offense By what I'm about to say But you look very tired
Söyleyeceğimden alınma ama, çok yorgun görünüyorsun.
I mean, say you go to class, maybe you get really into it, right?
Yani, sınıfa gideceğini söylüyorsun, Belki de gerçekten içine işler, değil mi?
I mean, I barely know the man but if I had to guess, I'd say jealousy.
Tabii adamı pek tanımıyorum ama bana sorarsan sebebi kıskançlıktır.
I mean, who's to say that she isn't right to be so cautious?
Bu kadar ihtiyatlı olduğu için onu kim suçlayabilir ki?
I mean, if we say that a lost soul has entered something complicated like the human body everyone will agree to it.
Yani, eğer kayıp bir ruhun insan bedeni gibi komplike bir şeye girdiğini söylersek bunu herkes kabul edecektir.
i mean 97485
i mean it 1883
i meant every word 19
i mean everything 35
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i mean you no harm 50
i meant for you 16
i mean it 1883
i meant every word 19
i mean everything 35
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i mean you no harm 50
i meant for you 16
i mean no disrespect 26
i meant what i said 95
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant to call 19
i meant to call you 19
i meant you 39
i mean no harm 17
i mean really 45
i mean yes 37
i meant what i said 95
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant to call 19
i meant to call you 19
i meant you 39
i mean no harm 17
i mean really 45
i mean yes 37
i meant to ask you 25
i meant to ask 21
i meant me 26
i mean me 34
i mean now 23
i mean like 23
i mean us 22
i meant that 30
i mean here 25
i mean no 65
i meant to ask 21
i meant me 26
i mean me 34
i mean now 23
i mean like 23
i mean us 22
i meant that 30
i mean here 25
i mean no 65