I meant no harm translate Turkish
65 parallel translation
Oh, but I meant no harm.
Ama niyetim kötü deiildi.
I meant no harm, my lord.
Kötü bir niyetim yoktu, Efendim.
Forgive me, my queen, I meant no harm.
Beni bağışlayın kraliçem, kötü bir niyetim yoktu.
I meant no harm.
Zarar vermek istemedim.
Humble apologies. I meant no harm.
Özür dilerim. Kötü bir niyetim yoktu.
I meant no harm!
Zarar vermek istemedim!
Well I meant no harm sir, I'm sure.
Şey eminim bir sakıncası yoktur, efendim.
I meant no harm, yet my husband would have thought it criminal.
Bunda bir sakınca görmemiştim, fakat yine de kocam onu bir hata olarak görebilirdi.
I felt a little gruff in my manner I meant no harm by it
Halim pek hoş değil farkındayım, fakat önemli değil.
I meant no harm.
Zarar vermek istediğimden değil.
Please, I meant no harm!
Lütfen, kötü bir amacım yoktu!
- I meant no harm by it.
- Zarar vermek istemedim.
I meant no harm, she's a poor kid...
İncitmek istememiştim, zavallı kız...
I meant no harm
Seni incitmek istemedim.
I meant no harm.
Kötü niyetli değildim...
I meant no harm, Sir Guy had business in London.
- Kötü bir niyetim yoktu. - Sör Guy'ın Londra'da işleri vardı.
- I meant no harm.
- Kötü bir niyetim yoktu.
I meant no harm.
Demek istediğim zararsızım.
I meant no harm, I swear.
Amacım zarar vermek değildi, yemin ederim.
I meant no harm.
Zarar vermek gibi bir niyetim yok.
I meant no harm.
Kötü bir niyetim yoktu.
I meant no harm.
Bir şey yapmayacaktım.
I meant no harm.
Niyetim kötü değildi.
I meant no harm.
Niyetim zarar vermek değil.
I meant no harm in it.
- Niyetim kötü değildi.
I never meant no harm, George - Honest I never.
Kötü bir niyetim yoktu George.
So she meant no harm, I'm sure.
Niyeti kötü değildi, buna eminim.
I am only better than him through trickery, and he meant me no harm. "
Benim sadece ondan daha iyi numaralarım var ve o bana zarar vermek istemedi. "
I sure meant no harm, Mr Cunningham.
Kesinlikle sizi gücendirmek istemedim, Bay Cunningham.
I meant him no harm.
Ona zarar vermek istememiştim.
I meant you no harm
Sana zarar vermek amacında değildim.
I never meant no harm.
Ben asla, zararlı olmak istemedim.
I meant you no harm.
Zarar vermek istemedim.
I know you meant no harm.
Ona zarar vermek istemeyeceğimi bilirsin.
I give you my word, Mrs. LaHaye, my young hunters meant no harm... except to laugh at your expense.
Size söz veriyorum bayan LaHaye, benim genç avcılarım, size gülmenin dışında, hiçbir zarar vermezlerdi.
Could you tell her I never meant her no harm?
O'na zarar vermek istemediğimi söyleyebilir misiniz?
I meant you no harm
Sana zarar vermek istemedim.
Oh, I meant you no harm
Sana zarar vermek istemedim.
- Imploring people I never met to pressure a government with better things to do to punish a man who meant no harm for something nobody even saw. That's what I'm doing.
- hiç kimsenin görmediği bir şeye, zarar verme niyetinde olmayan bir adamı cezalandırması için daha iyi şeyler yapması konusunda hükümete baskı yapması için hiç tanımadığım insanlara yalvarıyorum.
- I never meant no harm to you.
- Seni hiçbir zaman incitmek istemedim.
- I was embarrassed. - But they meant no harm.
Zor durumda kalmıştım, ama onların anlamasını istemedim.
- He was an obstacle but I meant him no harm.
- He was an obstacle but I meant him no harm.
But we meant no harm to Lois, I swear to living Zeus.
Ama Lois'e zarar gelsin istemedik, Zeus üstüne yemin ederim.
I meant you no harm.
Sana zarar vermek istemedim.
- I meant no harm.
Kötü bir niyetim yok, Tanisha.
It was only when I admitted to myself that I could not possibly marry Moray, that I did not love him, that I realised that I meant you no harm.
Moray ile evlenemeyeceğimi, onu sevmediğimi kabul ettiğimde size zarar vermek istemediğimi anladım.
I assured her that I meant her no harm.
Ona zarar vermeyeceğimi söyledim.
Miss Towler, I'm sure Miss Hawkins meant no harm.
Bayan Towler ; eminim Bayan Hawkins'in kötü bir niyeti yoktu.
I think maybe Maria meant no harm, she just didn't say that it's a boy because... she likes him a bit.
Bence Maria kasıtlı bir kötülük yapmadı, Sadece bir erkek olduğunu söylemedi çünkü... ondan biraz hoşlanıyor.
His mother meant no harm, I'm sure. Just send for her.
Annesinin zarar vermeye niyeti olmadığına eminim.
Madam, please, I... I meant no... harm.
- Hanımefendi, lütfen, kötü bir niyetim yok.
i meant every word 19
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i meant for you 16
i meant what i said 95
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant to call 19
i meant to call you 19
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i meant for you 16
i meant what i said 95
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant to call 19
i meant to call you 19
i meant you 39
i meant to ask you 25
i meant to ask 21
i meant me 26
i meant that 30
i meant to 53
i meant no offense 16
no harm will come to you 18
no harm done 114
no harm 152
i meant to ask you 25
i meant to ask 21
i meant me 26
i meant that 30
i meant to 53
i meant no offense 16
no harm will come to you 18
no harm done 114
no harm 152
i mean 97485
i mean it 1883
i mean everything 35
i mean you no harm 50
i mean no disrespect 26
i mean no harm 17
i mean really 45
i mean yes 37
i mean me 34
i mean to say 41
i mean it 1883
i mean everything 35
i mean you no harm 50
i mean no disrespect 26
i mean no harm 17
i mean really 45
i mean yes 37
i mean me 34
i mean to say 41