Interrupt translate Turkish
5,283 parallel translation
And if you ever interrupt me while I am studying...
Bir daha çalışırken beni rahatsız edersen...
Did I interrupt you looking at porno?
Seni porno izlerken mi yakaladım?
A girl with some nerve Dare interrupt men doing business?
Sinirli kızın teki erkeklerin iş yapmasını mı bölüyor?
How dare you interrupt the Chief with such crap?
Şefin sözünü nasıl olur da böyle saçma bir şeyler kesersin?
She says, "don't interrupt."
"Lafımı bölme" diyor.
Hate to interrupt this little gwyneth-off, but we've got work to do... a lot of work.
Sözünüzü bal ile kesiyorum ama yapacak işlerimiz var. Hem de çok iş.
Reverend, I am so sorry to interrupt, but she's freaking out again.
Peder Daniels, böldüğüm için özür dilerim ama yeniden çıldırmaya başladı. Tara!
Sorry to interrupt, Rosalee, but this is kind of important.
Böldüğüm için özür dilerim, Rosalee. Ama biraz önemli bir şey.
Hi, baby, I'm sorry to interrupt.
- Selam bebeğim. Böldüğüm için kusura bakma.
You, don't interrupt.
- Sen, araya girme.
I didn't mean to interrupt.
Bölmek istememiştim.
The first is called a pattern interrupt.
İlkine örnek bölme deniyor.
If you interrupt it in the middle, the brain can't pick up where it left off.
Bunu yarıda kesersen beyin bunun çıktığı yeri seçemez.
I'm so sorry to interrupt.
Böldüğüm için özür dilerim.
But if I have to interrupt my husband's class, I will never hear the end of it.
Ama eğer kocamın dersini bölmek zorunda kalırsam bunun sonucu pek iyi olmaz.
We don't want to interrupt your dinner.
Akşam yemeğinizi bölmek istemiyoruz.
Didn't mean to interrupt.
Bölmek istememiştim.
I'm sorry to interrupt, but who the hell are you guys?
Böldüğüm için üzgünüm ama kimsiniz siz?
Far be it from me to interrupt any important business meeting you might be running.
Çalıştığın zaman önemli bir toplantını kesmek bana düşmez.
Don't let Nigel interrupt you, he can be insufferable at times.
Nigel'ın sözünü kesmesine izin verme. Bazen çekilmez olabiliyor.
Overpopulation was choking out life as we know it, so we authorized some experiments to regulate fertility, to interrupt reproduction.
Aşırı nüfus, alıştığımız hayatın önünü kesiyordu. Bu yüzden doğurganlığı düzene sokmak, üremeyi durdurmak için bazı deneyler yaptık.
I'm so sorry to interrupt, Detective, but we need Perry for an important lottery event.
Böldüğüm için üzgünüm dedektif ama Perry'e önemli bir etkinlikte ihtiyacımız var.
SORRY, I DIDN'T MEAN TO INTERRUPT.
Teşekkür ederim.
You don't want to interrupt her while she's eating.
Yemek yerken onu rahatsız etmek istemezsin.
Sorry to interrupt, King, but we got a little bit of an issue.
Böldüğüm için üzgünüm, Kral, ama ufak bir sorunumuz var.
Uh... Sorry, did I interrupt an Avatar wisdom session?
Özür dilerim, Avatar bilgelik dersinizi mi böldüm acaba?
I wanted to hand over squad time sheets and... Uh, sorry to interrupt.
Manga mesai cetvellerini bırakmak istemiştim ve böldüğüm için üzgünüm.
Well, I'm sorry to interrupt your eloquent presentation, Richard. But, rather than say anything more, why don't we just give you a file and we'll see whether this thing can do what you say it does.
Şık sunumunu böldüğüm için kusura bakma Richard ama konuşmak yerine sana bir dosya versek ve bu şey dediklerini yapıyor mu diye baksak?
I hate to interrupt such nice bureaucratic confessions, but what are we going to do now?
Böylesine güzel bürokratik itirafları bölmek istemem ama şimdi ne yapacağız?
We're sorry to interrupt, Chipp, hi.
Kusura bakma bölüyoruz Chipp, selam.
John, sorry to interrupt.
John, böldüğüm için özür dilerim.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt. But if I can answer any questions...
Pardon, sözünüzü kesmek istememiştim ama cevaplamamı istediğiniz herhangi bir soru varsa...
I'm sorry to interrupt. I... - I just didn't know where else to go.
Böldüğüm için üzgünüm ama başka nereye gideceğimi bilemedim.
Did I interrupt?
Rahatsız etmedim ya?
I'm concerned with the fate of nations, and you interrupt me with news of guests, messes in my chambers.
Ben ülkelerin kaderlerini düşünüyorum. Sen beni misafirlerin haberleriyle Odamda olanlarla rahatsız ediyorsun.
I'm sorry to interrupt. Do you have a minute?
Böldüğüm için kusura bakma.
And I'm sorry to interrupt, but it's not right.
Böldüğüm için kusura bakmayın ama yanlışlık var.
I could interrupt.
Bölebilirim isterseniz.
Don't interrupt.
Bölmeyin lütfen.
- Don't interrupt me.
- Sözümü kesme.
I don't want to interrupt, but I was just wondering what happened with Mike.
Bölmek istemiyorum ama Mike'la olan durum ne oldu diye merak ettim.
Sorry to interrupt your science, but have you seen my husband Stan Smith?
Bilimini böldüğüm için özür dilerim ama Kocamı gördün mü Stan Smith?
Sorry to interrupt, but you haven't heard from your father, have you?
- Affedersiniz babandan haber almadın, değil mi?
Excuse me. Sorry to interrupt, but is "G. Tuck" George Tucker?
Pardon, böldüğüm için üzgünüm ama bu "G. Tuck" George Tucker mı?
Sorry to interrupt the fun, but it is time for the grand unveiling of our class time capsule!
Eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm ama sıra zaman kapsülümüzün büyük açılışına geldi.
I don't mean to interrupt but the food's gonna get cold!
Kyla, bölmek istemem ama yemekler soğuyor.
I didn't mean to interrupt.
Bölmek istemedim.
Sorry to interrupt.
Böldüğüm için özür dilerim.
You know? Sorry to interrupt.
Böldüğüm için üzgünüm.
I had to go out and interrupt him.
Dışarı çıkıp onun sözünü kesmem gerekti.
I'm sorry to interrupt, Captain.
Böldüğüm için üzgünüm, Yüzbaşım.
interrupted 16
internet 115
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
internet 115
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
intercourse 27
intercom 16
interesting 2082
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrogation 38
interference 29
interviews 60
intercourse 27
intercom 16
interesting 2082
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrogation 38
interference 29
interviews 60