English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Is he dying

Is he dying translate Turkish

301 parallel translation
Is he dying?
O kadar mı kötü?
Is he dying?
Ölüyor mu?
is he dying?
Ölecek mi?
- Why is he dying?
Neden ölüyormuş?
Ah, is he dying?
Ölüyor mu?
- Is he dying?
- Ölecek mi?
- Is he dying?
- Ölüyor mu?
Is he dying?
O ölüyor mu?
The rumor of Master Joo almost dying while he was with Gong Shil is everywhere.
Joo Goon, Tae Gong Shil'le birlikteyken neredeyse ölüyormuş diyorlar.
He put his name on dying fame and that is why we say :
O adını ölümsüzleştirdi, bu nedenle hep beraber :
At this moment, he is dying.
Şu anlarda ölüyor.
If he is dying, have at least the pity to let him die in peace.
Eğer ölüyorsa en azından zavallının huzur içinde ölmesine müsaade edelim.
He is dying!
Kendisi ölüm döşeğinde!
If a man is weak enough to accept a bribe, he is already a dying man.
Rüşveti kabul edecek kadar zayıf biri zaten ölmüş sayılır.
- Is he really dying?
O gerçekten ölecek mi?
He is dying.
Ölüyor.
Tonight he feels his war is dying before he can get to it.
Bu gece, o katılamadan savaşının bittiğini hissediyor.
Because that man is still screaming... and the piano is going on and on while he's dying in the fire screaming.
Adamcağız hâlâ bağırıyor alevler içinde bağırırken piyano sesi hiç durmuyor.
Mrs. Anna... he is dying!
Bayan Anna O, ölüyor!
You know that General Lamarque is dying? - Who is he?
General Lamarque ölüyor, biliyor musunuz?
And, as we all know, he is dying of an incurable disease.
Ve bildiğiniz üzere tedavisi olmayan bir hastalık yüzünden ölüyor.
Don Domenico is having a heart attack! He is dying!
Don Domenico enfarktüs geçiriyor.
- He is dying. If you take him to your Sickbay, will he be repaired?
Revirine götürürsen, onarılır mı?
Father's making strange noises now, I'm afraid he is dying
Baban garip sesler çıkarıyor, korkarım ölüyor.
I am dying to find Chen and see just how good he is
Chen'i bulmak için sabırsızlanıyorum ve onun ne kadar iyi olduğunu görmek için.
Is he worth dying for?
Sence o buna değer mi ki?
The man's probably dying if he's not dead already, so I think the best thing to do is to get up there.
Adam muhtemelen ölmek üzeredir, henüz ölmediyse tabii. O yüzden en iyisi oraya gitmek.
Well, sure, because if that's what he really is, well, then maybe he really is dying.
Elbette, Eğer, Tanrı gerçekten, vicdansa O zaman, belki de gerçekten ölüyordur.
"A dying art forger," he said, "is still an art forger."
"Ölmek üzere olan bir sanat sahtekarı da sonuçta bir'sanat sahtekarı'dır." dedi.
One critic even states that Munch knows next to nothing and should only exhibit if he is in dire peril of dying of starvation,
Bir eleştirmen Munch'un hiç bir şey bilmediğini ve sadece korkunç bir açlıktan ölme tehlikesi altında sergi açması gerektiğini bile söyledi.
When our poor old chauffeur, Mike, realized that he was dying, he wrote to me and said there was one person on Earth who had promised that he'd make it his business to know where Harriet's son was as long as he lived.
Yaşlı şoförümüz Mike öleceğini fark edince bana bir mektup mektup yazdı ve bu dünyada Harriet'in oğlu yaşadığı sürece onu bulmayı kendine iş edinmiş tek bir kişinin olduğunu söyledi.
Is he in danger of dying?
Ölme tehlikesi mi var?
I have the fear he is dying.
Korkarım, ölüyor.
Agha is moaning badly, as if he is dying.
Ağamız seni anıyor. Sanki geberiyor.
Your husband told me he was dying of cancer. Is that true?
Kocan bana kanserden öleceğini söyledi.
And I came back in an hour, and I could see that he is laying on my bed, and that he's dying.
Bir saat içinde döneceğimi söyledim. Bir saat sonra döndüğümde onu yatağımda yatarken buldum.
He is, uh, sarcastic enough, if that is the word, in December 1941, to remark that now the intelligentsia were dying also. Up to this point, poor people were dying, but, by December 1941, members of the intelligentsia were starving to death.
1941 Aralık'ında aydınlar sınıfının da yavaş yavaş yok olduğuna dair iğneleyici betimlemeler var.
Only MacGyver knows where, and he is dying.
Sadece MacGyver nerede olduğunu biliyor ve o şu an ölüyor.
So you are satisfied, now, he is dying.
Mutlu oldunuz mu? O ölecek!
He's got a three-day record. His wife is dying.
Üç günlük bir rekoru var.Karısı ölmek üzere.
In fact, he is dying to put on a show for you... right now.
Aslında, size gösteri yapmaktan ölüyor. İşte başlıyor.
He knows that, which is why he gets a good look in with the dying.
Biliyorlar, çünkü cesetlerinin güzel görünmesini istiyorlar.
He is here as well as "Gonorrhoea in Gomorrah" and "Hitting Low with Two Dying Nuns", my favourite!
"Gomora Şehrinde Belsoğukluğu" ve "Ölüme Yüz Tutmuş İki Rahibeye Yanaşma" gibi,... o da burada, hem de en sevdiğim hikayen!
Mon ami, is dying, it lost the girl whom he was loving.
Dostum, ölmek üzeresiniz. Sevdiğiniz kadını kaybettiniz.
As he is dying, Bill Flynn looks the priest in the eye.
Öldüğüne göre, Bill Flynn Pederin gözünün içine bakıyor.
You ain't dying. He is.
Sen ölmüyorsun, o ölüyor.
Worf isn't dying and he is not in pain.
Worf ölmüyor ve acı da çekmiyor.
My husband Kyle is dying to meet you. He...
Kocam Kyle seninle tanışmak için ölüyor.
The king is dying, so he's fearful and paranoid and sending people to jail.
Kral ölmek üzere, bu yüzden de korku içinde paranoyalara kapılmış. İnsanları hapse gönderip duruyor.
He's dying to do it, but if you don't make him happy, the work suffers and then nobody's happy.
Bunun için can atıyor neredeyse, ancak onu mutlu etmezsen kötü bir iş çıkar ve kimse mutlu olmaz.
- He is in there dying!
- İçerde ölüyor!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]