English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's like you said

It's like you said translate Turkish

969 parallel translation
It seems like you're misunderstanding something, but that person I said I liked to that wife isn't you.
Sanırım bir şeyleri yanlış anladın. O kadına hoşlanıyorum diye bahsettiğim kişi sen değilsin başka biri.
It's like I said, you know, the Bronx is the new Brooklyn.
Dediğim gibi, Bronx yeni Brooklyn.
- It's just like you said, Tom.
— Dediğin doğru Tom.
It's just like you ain't never said nothing.
Hiçbir şey demediniz farzedin.
- I said it's just like you're in the next room!
- Dedim ki sanki yan odadasın!
- Sounds like you said it all.
- Her şeyi anlatmış gibisin.
It was a trap, Charles, just like you said.
Tuzakmış, Charles. Tuzakmış!
See, there's a lot of kids just like you who are Jewish and if you said it, it would be admitting there was something bad in being Jewish and something swell in not.
Biliyorsun, tıpkı senin gibi Yahudi olan bir sürü çocuk var ve sen bunu söyleseydin, Yahudiliğin kötü bir şey olduğunu, gurur duyulacak bir şey olmadığını kabul etmiş olacaktın.
It's just like you said that day.
Sana o gün söylediğim gibi.
It's said that when you drown your whole life passes before you like a fast movie.
Boğulurken tüm hayatının bir film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğini söylerler.
He said you looked like you needed it.
Buna ihtiyacın varmış gibi görünüyormuşsun.
So you see, Judge Willoughby, it's like Miss Tare just said.
Gördüğünüz gibi Hakim Willoughby, olay aynı Bayan Tare'nin anlattığı gibi.
You see, it's like I said!
- Söylediğim gibi.
She's out of it, just like you said.
O bu işin dışında, tam sana söylediğim gibi.
It's just like you said, Laurie - right on the front lawn.
Tıpkı dediğin gibi, Laurie. Ön çimlerde, hiç utanma yok!
Maybe it's like you said - they'll get over it.
Nelki dediğin gibi - Atlatacaklar.
Now, the way I figure it, it's like you said.
Ben de sizin gibi düşünüyorum.
It's just like you said that night in Joplin :
Joplin'de o gece söylediğin gibi.
Like you said in Timbuktu, it's good medicine. Try it.
Timbuktu'da söylediğin gibi, bu iyi bir ilaçtır, dene.
Sebastian always said, "Mother, when you descend it's like the goddess from the machine."
Sebastian hep derdi ki, "Anne, aşağı indiğinde makineden çıkan bir tanrıça gibisin."
It's just like you said, Fella.
Söylediğin gibi Fella.
Like you said, it's just the clothes.
Söylediğin gibi sadece elbise.
You're 9th Cavalrymen, and like I said, again and again, the 9th's record is gonna speak for us all someday, and it's gonna speak clean.
... tekrar tekrar söylediğim gibi,.. ... Tarih birgün 9.cu alay ve bizden bahsederken,.. ... hepimizin tertemiz olduğumuzu söyleyecekler.
It's not true that you don't look like him, I just said that to make you angry.
Ona benzemediğin de doğru değil. Sadece seni sinirlendirmek için söylemiştim.
It's like you said.
Dediğiniz gibi.
From what you've said about your father's estancia it must have been something like it was here before the war.
Babanızın estanciası hakkında anlattıklarınız. Buranın savaştan önceki haline benziyor.
It's all my fault. Like you said...
Hepsi benim suçum Dediğin gibi...
It's like you said.
Sen öyle dedin.
It's like what you said earlier.
Biraz önce söylediğiniz gibi.
Like you said, the law's the law and we all gotta face up to it.
Ama ne yapalım, sizin de dediğiniz gibi, kanun kanundur ve bununla yüzleşmek zorundayız.
- Like you said, It's not easy to understand.
Bazen bir takım şeylere anlam veremiyorsunuz işte.
It's just like you said, Hogue.
Aynen söylediğin gibi, Hogue.
It's brightened for you, like I said.
Gördünüz mü, dediğim gibi, şansınıza hava açtı işte.
Like I said, you totally got it wrong.
Söylediğim gibi, tamamen yanlış anladın.
- The man up there, he said he'd like it better if he could go in to the judge and tell him... that you'd made one good case for Uncle and you were working on some others.
Savcı, yargıcın karşısına çıkıp senin, bir davada "Amca" ya yardım ettiğini ve başka davalar için de çalıştığını söyleyebilirse bunun çok iyi olacağını belirtti.
well, it's just like you said it was, only it's the other way around.
Tıpkı söylediğiniz gibi, ama tam tersi oldu.
I'll try but like I said, it's not easy, you know and...
Deneyeceğim, ama dediğim gibi kolay bir şey değil, ve...
It's like you said we're friends since childhood!
Senin dediğin gibi çocukluktan beri arkadaşız!
Well, I would like to, but... it's like you said to the fellow from the State Department, sir.
Şey, isterdim, fakat... Dışişleri Bakanlığı yetkilisine dediğin gibi, efendim.
Since you didn't come last week, I said to myself... well, usually the young lady comes on Wednesday... although it's true that in weather like this... people prefer to stay home.
Geçen hafta gelmediğiniz için, kendi kendime dedim ki hanımefendi genellikle Çarşambaları geliyor her ne kadar böyle bir havada insanlar evlerinde oturmayı yeğleseler de.
It's said, for coward people like you,
Senin gibi korkaklar yüzünden
It's like you said yourself, sir.
Sizin de söylediğiniz gibi, efendim.
You think he's after the money? It's like I said, he means business,
Eve gelince iş bulduğumu sana söylediğimde, sevineceğini düşünmüştüm.
Nothing, it's been said that you are worthy that's why we brothers would like to get something from you
Hiçbirşey! Derler ki sen esaslı adammışsın O nedenle biz biraderler... senlen biraz takılmak isteyecektik
Nah, like you said, Charlie, it's not a horse race. Relax, eh?
Yo, dediğin gibi Charlie, at yarışı değil bu.
The way you simply answered all the questions and said quite frankly and honestly what it's like here.
Sorulara basitçe verdiğin cevaplar ve buradaki herşeyi oldukça açık ve dürüstlükle anlatman.
It's like you said.
Dediğin gibi.
If it's a Status 7 like you said, they went in undercover.
Dediği gibi Statü 7 ise gizli görevle gitmişler.
Look, like I said, it's none of my business, but he expects you to be his for the whole evening.
- Dediğim gibi bu beni hiç ilgilendirmez ama bu adam bu gece kendisinin olmanı bekliyor. Bütün gece.
And he looked at me... real funny, sort of sad like... and he said, "So this is all it takes to make you happy."
Ve yüzüme garip bir bakış attı. Bir çeşit hüzünlü bir bakış. Ve "Yani bütün bunlar seni mutlu etmek için mi?" dedi.
It's just like I've always said - you can do battle with strength, you can do battle with wit, but no weapon can beat a great pair of tits. Even if you're fully fit...
Her zaman söylediğim gibi savaşırken gücünü ve espritüelliğini kullanabilirsin ama bir çift göğüsten daha iyi bir silah yoktur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]