It shouldn't have happened translate Turkish
73 parallel translation
- It shouldn't have happened to me, now that I've found a job... - What?
Tam da bir iş bulmuşken bunun başıma gelmemesi lazımdı...
It shouldn't have happened to a dog.
Bu, bir köpeğin başına gelmemeliydi.
It shouldn't have happened.
Bunlar olmamalıydı.
It shouldn't have happened.
Bu olmamalıydı.
It just shouldn't have happened.
bu olmamalıydı.
No. I think what happened was a mistake and that it shouldn't have happened. Why?
hayir sanki bu yaptigimiz hata gibi neden?
Um, listen, I just... I want to apologize for yesterday and last night. It just shouldn't have happened.
Dinle, ben dün icin ozür dilemek istiyorum, ve gecen aksam icin bu olmamaliydi.
* It shouldn't have happened. * But it's true
Hiçbir şey olmadı ama bu gerçek.
It shouldn't have happened, Di.
Bu olay olmamalıydı Di.
And it shouldn't have happened.
Ve hiç olmamalıydı.
It shouldn't have happened.
Böyle olmamalıydı.
It definitely shouldn't have happened.
Aslına bakarsan, kesinlikle olmamalıydı.
- It shouldn't have happened?
Şimdi bana olmamalıydı mı diyorsun?
It shouldn't have happened in the first place!
Hiç olmamalıydı.
It shouldn't have happen to him, it should have happened to me.
Böyle bir şey onun başına gelmemeliydi. Onun yerinde ben olmalıydım.
In terms of physics, it shouldn't have happened.
Fizik kanunlarına göre böyle olmaması gerekiyordu.
It shouldn't have happened this way.
Bu şekilde olmamalıydı.
- It shouldn't have happened like this.
- Bu şekilde olmamalıydı.
Shouldn't have-I don't even know how it happened.
Yapmamalıydım. Nasıl oldu anlamadım bile.
It shouldn't have happened.
Buna izin vermemeliydim.
But it shouldn't have happened.
Büyük bir zafer. Ama olmamalıydı.
It shouldn't have happened and it definitely won't happen again.
Ve asla bir daha olmayacak.
It shouldn't ever have happened.
Asla olmaması gereken bir şeydi.
I'm sorry. It shouldn't have happened. It just did.
Olmaması gerekiyordu, ama oluverdi işte.
I think that fight happened, and it shouldn't have, and your sister's got a lot at stake here, and you don't.
Bence böyle bir kavga olmaması gerekirken oldu ve kardeşinin kaybedeceği çok şey var, senin yok.
- Okay? - It shouldn't have happened.
Yaşanmamalıydı.
No, it was unprofessional and it shouldn't have happened.
Hayır, hiç profesyonelce değildi ve olmamalıydı.
Well, it shouldn't have happened here.
Burada olmamalıydı.
No, it shouldn't have happened.
Hayır, böyle olmayacaktı.
It--it just shouldn't have happened.
Böy--Böyle olmamalıydı.
It shouldn't have happened at all.
Hiç olmamalıydı.
And it shouldn't have happened.
Olmamalıydı.
Then shouldn't it have happened many times over right here on earth?
O zaman defalarca böyle olmaması gerekirdi, burada yeryüzünde.
Really, uh, it really shouldn't have happened.
Gerçekten bu gerçekten olmamalıydı.
It shouldn't have happened!
Olmamalıydı.
It shouldn't have happened. I know.
Farkındayım, özür diliyorum.
I shouldn't have started with Lisa when I did, but it happened long after you and I both know we weren't working.
Lisa ile olan ilişkime başlamamalıydım ama bu ikimizin de mesai yapmadığını bildiğimiz zaman olmuştu.
It shouldn't have happened.
- Hiç yaşanmamalıydı.
It shouldn't have happened.
Olmaması gerekti.
It shouldn't have happened.
Keşke hâlâ aramızda olsaydı.
It shouldn't have happened to you.
Bu sana olmamalıydı.
I shouldn't have done it, it's not the same as what happened with me and you.
Yapmamalıydım. Bunun, aramızda geçenlerle bir alakası yok.
It shouldn't have happened this way.
- Böyle olsun istemedim!
It shouldn't have happened, period!
- İstememişmiş!
Don't get me wrong. But it shouldn't have happened.
Beni yanlış anlama ama olmaması lazımdı.
You know, so many horrible things have happened to you, and maybe you're okay with it, but you shouldn't be.
Başına bir sürü korkunç şey geldi. Senin için sakıncası olmayabilir ama aslında olmalı.
I understand how two people can be drawn together even though they know it's incredibly wrong and it's something that shouldn't have happened.
İki insanın çok yanlış olduğunu ve böyle olmaması gerektiğini bildiği hâlde birbirlerini nasıl da çekebildiğini bilirim.
- Regarding last night... - I know, it shouldn't have happened...
Dün gece hakkında...
I was mad at her last night, It shouldn't have happened.
Dün gece ona kızgındım, Bu hiç olmamalıydı.
It shouldn't have happened.
Olmamalıydı.
It shouldn't have happened that way.
O şekilde olmamalıydı.