English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Low blow

Low blow translate Turkish

140 parallel translation
That's a low blow.
O düşük bir darbe.
A "low blow"...
Bir "düşük darbe"...
That was a low blow
Bel altı!
You've been dealt a mighty low blow, Ceddie.
Beklenmedik bir darbe almışsın Saddy
That's a low blow.
Bu çok adice.
It's a low blow, but you win.
Belden aşağı çalıştın, fakat kazandın.
- Low blow, Foster.
- Belden aşağı vurdun, Foster.
- That's a low blow.
- Belden aşağı vurdun, baba.
Ah, Homer, I hope Crusher and Low Blow didn't hurt you.
Homer umarım Crusher ve Low Blow canını yakmamıştır.
That's a low blow.
Tatsız bir şaka bu.
That's a low blow.
Bu haksızlık.
Low blow. Excellent.
Bel altı.
I... Ooh, low blow.
Belden aşağı vurdun.
I'm not going for a low blow.
Bak, ben bu tip işlere girmem, Shelly.
We both know I'm capable of a low blow.
Vicdansızlık konusunda iyi olduğumu ikimiz de biliyoruz.
It's really not fair. It's a low blow.
Üzerindekinin hafif mavi olması çok iyi.
Such a low blow.
Biraz bel altı oldu.
Low blow.
Belden aşağı vuruyorsun!
It's a low blow, Julian.
Bel altı vuruyorsun Julian.
Its not fair bringing kids we dont have into this. Thats a low blow.
Olmayan çocuklarımızı böyle bir tartışmaya sokmamız adil değil.
It's a low blow.
Aşağılayıcı bir şey.
Low blow.
Aşağılayıcı.
Low blow.
- Zor bir soru.
That... that's a low blow.
Evet, evet. Kötü muamele bu... kötü muamele.
Low blow!
Belden aşağı!
That last low blow will cost you the round, Max.
Bu son belden aşağı vuruşun sana bu raunda mal olacak, Max.
- That's a low blow.
- Bu oldukça düşük oldu.
That's a low blow.
Biraz ayıp olmuyor mu?
That was a low blow, bringing up Rory's birthday like that.
Konuyu Rory'nin doğum gününe getirmek belden aşağı bir darbeydi.
All right, low blow.
Ama Joker'in Tim Drake üzerinde kullanmasını önlemedi!
Putting him in with Haywire is a low blow. What?
- Onu Haywire'ın yanına koymak adilik.
It may be a low blow from a desperate man but it's the only issue he's managed to get any traction on.
Umutsuz bir adamın etkisiz hamlesi olabilir ama çekiştirip durduğu tek konu bu. Bundan yararlanmaya devam edecek.
- That's such a low blow.
- Bu çok belden aşağı bir hamle.
He should have stopped the fight in the second when he, uh, gave me that low blow.
Ve kavgayı o alçaktan gelen darbeyi aldığımda kesmesi gerekiyordu.
Low blow.
Alçak uçuş.
It was with this left hand that old Brother Cain... struck the blow that laid his brother low.
Kabil'in, kardeşine ölümcül darbeyi indiren, sol eliydi.
It was with this left hand that old brother Cain struck the blow... - that laid his brother low. - Them kids is yours?
Kabil'in, kardeşine ölümcül darbeyi indiren, sol eliydi.
- [Blow Lands] - Christ, that was a bit low.
Tanrım, bu biraz aşağıdandı.
I got a blow by low description from the cabby... ahhh...
Taksici harfi harfine tarif etti.
d Thinking of past glad hours d d Just breathe my name to the woodlands d d Sigh what your heart would say d d I know I shall hear your message, dear d d Born on the breeze away d d O winds that blow from the south d d Sighing so soft and low d d Whisper your secret sweet d d Whisper and I shall know d d Winds that blow from the south d d Breathe in my listening ear d d Come from the heart of my love d d Whisper and I shall hear N'
... Geçmiş mutluluk saatlerini düşünüyorum Sadece adını ormanlık alanlarda soluyorum Kalbinin ne söyleyeceğini dinle Mesajını duyacağımı biliyorum canım Uzakta esintiyle doğru Güneyden gelen o rüzgarlara Çok yumuşak ve iç çeker gibi Sırrını fısıldada tatlım Fısıldarsan bilirim Güneşten gelen rüzgarlara Dinlerim kulağım nefesinde Aşkım kalbinden geçenleri Fısılda ve ben dinleyeceğim...
I suggest we lay low... let the whole thing blow over, come back, rob everybody.
Ben derim ki.. ... saklanıp etrafın durulmasını bekleyelim ve geri dönüp herkesi soyalım mı?
That is a low blow
Çok acımasızmış.
- Low blow. - Can't keep a fella happy?
Bir adamı mutlu edemiyor musun?
Blow high, blow low
Her yeri havaya uçurduk.
Low blow.
Sert çıktım.
At prices so low, it'll blow your top.
Fiyatları görünce aklınız başınızdan gidecek.
Lay low, it'll blow over.
Bir süre araziye uyarsan olay unutulacak.
You and Snoop, y'all lay low till this shit here blow down.
Sen ve Snoop, bu bok sakinleşene kadar dikkat çekmemelisiniz.
In the unlikely but not impossible event of reaching the speed of 70 miles an hour with the headlights on and the seat warmer set to low, a short-circuit in the radio would set off a cataclysmic chain reaction that would blow the car and its precious human cargo to smithereens.
Olasılığı çok düşük ama imkansız da olmayan bir şekilde,... farları açık, koltuk ısıtıcı düşükteyken, arabanın hızı saatte 70 mile çıkınca radyoda oluşan bir kısa devre yıkıcı bir zincirleme tepkime yaratıp arabayı ve taşıdığı çok değerli yolcuları binbirparçaya patlatacaktı.
And that generates The winds that blow From high to low.
Bu da yüksekten alçak basınca rüzgarların oluşmasını sağlar.
Surrounded by a bunch of low life scum who were gonna blow up my brains if they knew I was a cop!
Polis olduğumun farkına varıp beynimi dağıtmak için bekleyen bir takım pislikle çeviriliydi etrafım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]