Blow it out translate Turkish
559 parallel translation
Blow it out, it'll do you good.
Dök içini, iyi gelir.
Let's blow it out.
Artık mumu söndürelim.
- blow it out your barracks bag, mate.
- Bana bak, kapa çeneni tamam mı.
If I see so much as a sampan there I'll blow it out of the water.
Eğer çok sayıda bot görürsem onları suya gömeceğim.
I'll bet you I can blow it out.
Eminim üfleyerek söndürebilirim.
And if anybody doesn't like it, they can blow it out their ass.
Ve şarkı söyleyişimi beğenmeyen olursa kendi bilir.
Oh, blow it out your ass, Howard!
Howard, sen o lafı al da...
Blow it out your ass, motherfucker.
Silahını kıçına sok pezevenk.
Blow it out your ass!
Kıçını havaya uçuralım!
Blow it out, please.
Üfleyin, lütfen.
Oh, blow it out your ass!
G.tünü s.keyim!
It wouldn't surprise me if he were to blow his brains out.
İntihar etmeye kalkarsa şaşmam.
If you call any boat that, I promise I'll blow you and it out of the water.
Başka bir tekneye o ismi koyarsan, seni de onu da parçalarım.
Blow, let a little of it out.
Birazını bırak.
The victim, kneeling, laid his head upon the block... fitted his neck into the small, hollowed-out space... designed to receive it, whereupon the ax descended... severing the head from the torso with one blow... or in unlucky cases, two.
Mahkum, diz çöküp başını kütüğe koyar... boynunu, özel olarak tasarlanmış... bu küçük oyuğa yerleştirir, balta buraya iner... ve kafayı gövdeden tek hamlede, bazı şanssız durumlarda... iki hamlede ayırır.
Do you think it will blow out tomorrow?
Sence yarın fırtına dinmiş olur mu?
If that door should blow shut, I can't open it and get out of this room.
Şu kapı esintiyle kapansa, açıp dışarı çıkamam.
"Well, since it's a long story, " we might as well blow out the... " " Candle, " he says.
" Ya, laf da epey uzadı be ahbap, bari mumu söndürseydik... der.
Thought it would blow us right out into the ocean.
Hepimizi denize savuracak sandım.
Suppose that lad was to peach, to blow upon us all, first stealing out at nights to find the right folks for the purpose, then having a meeting with them in the streets... not grabbed, trapped, tried and brought to it on bread and water,
- Ee? Şu piçin hepimize ihanet ettiğini düşün. Geceleri gizlice dolaşıp, konuştuklarımızı, soyacaklarımızı öğrense sonra sokakta gizlice buluşup adamlara anlatsa.
I heard that if you've got a Kraut pistol on you when you're captured... they blow your brains out with it.
Yakalandığın zaman üzerinde Alman tabancası bulurlarsa... onunla beynini dağıtıyorlarmış.
When I can't fire anyone on my paper, I'll close it and blow your brains out or mine.
Madem gazetemdeki hiç kimseyi kovamıyorum, ben de kapatırım ya sizin kelleniz uçar ya da benim ki.
I let you do it, you go out there and blow yourself to blazes... what's your family gonna say, hmm?
Bunu yapmanıza izin veririm, oraya gider ve kendinizi havaya uçurursanız aileniz bu işe ne der?
She has to blow them out as if it was her birthday
Doğum günüymüş gibi mumları söndürecek.
If a girl won't blow out the candle, the rain'll dowse it sometimes.
Eğer bir kız mumu söndürmek istemezse, Bazen yağmurlar onu söndürür.
It's time to blow out the candles!
Artık mumları söndürme vakti geldi!
Blow hell out of it.
Hepsini havaya uçurun.
We're in for a blow-out. It's booked!
Yerleri ayırtıldı.
They blow you out a bit, but it does do a marvellous egg custard.
Şişmanlatıcı yemekler.
It'll make me feel better when I blow your guts out.
Bağırsaklarını dağıtırken kendimi daha iyi hissederim.
It's gonna blow, get out of here!
patşayacak, uzaklaşın hemen!
So first it'll blow out a hunk of the fuselage here.
İlk başta uçağın gövdesinden bir parçayı patlatacaktır.
It'd be too easy for enemies to sneak in at night and blow up every one of them if they're left out there.
Düşman için geceleyin içeri sızmak ve atlatabilirlerse de şunların her birini havaya uçurmak çok kolay olurdu.
Freeman, you have to find some way to jettison the dome. It's awfully dark out here, so it would be safer... if you don't blow it up. What?
- Freeman, kubbedeki son yükü atmak için bir yol bulmalısın.
Excuse me. Hold it, or I'll blow your guts out all over these woods.
Dur, yoksa beyninin parçalarını ormandan toplarlar.
I want you to take the gun and I want you to turn around and I want you to put it in your mouth and I want you to blow your brains out!
Silahı almanı istiyorum ve arkanı dön ve ağzına sok ve beynini patlat! ... Senin beynini!
I want you to take the gun, and I want you to put it in your mouth... -... and I want you to blow your brains out! - No!
Silahı alıp ağzına sokmanı ve beynini patlatmanı istiyorum!
Well, my Spanish is kind of rusty... but it seems those fellows that borrowed our mule... wanted the dynamite to blow their friends out of jail.
İspanyolca'yı bayağı unuttum ama anlaşılan, katırımızı ödünç alan herifler hapishaneyi uçurup arkadaşlarını kurtarmak istiyordu.
We used to drop canister upon canister of these things... with 200 tumbling little balls in there about this big around... with something like 600 pellets in each ball... that would blow out as soon as it hit the ground, uh, and shred people to pieces.
Ama içinde 200 tane küçük bilye olan ve her bilyenin içinden de 600 tane ayrı bilyenin saçıldığı misket bombaları da atıyorduk ki bu şeyler yere düştükleri anda patlıyorlar insanları delik deşik ediyorlardı.
You'll blow my chance to find out who's behind it.
Basarsan, olayın arkasında kimin olduğunu bulma şansımı yok edersin.
We can't just blow it up out of hand.
Onu öylece patlatamayız.
You know, Annie, it's too bad things ain't like they were in the old days, when we'd just take somebody in an alley and blow their brains out. You know?
Eski günlerdeki gibi birini ıssız bir yere götürüp beynini patlatmak artık hoş karşılanmıyor.
Must be awkward for a wretched cyclist with a blow-out to have to wheel his mount all this way to get our expert to fix it.
Bîçare bisikletçinin birinin, büyük ustaya ulaşmak için bu tepeyi, patlak tekerleklerle aşmaya çalışması yorucu bir iş olsa gerek.
Blow the shit out of it, I mean.
Yani, uçursunlar gitsin.
Well, it'll just blow out, won't it?
Saman alevi gibi parlayıp sönecek ama.
Right, and you probably live with your family, hang out with your buddies, and Saturday nights you blow it all at 2001.
Ve herhalde ailenle birlikte oturuyorsun, arkadaşlarına takılıyorsun ve Cumartesi geceleri 2001'de para saçıyorsun.
How it's gonna look to them if the Governor tells the army to blow the shit out of your convoy?
Vali orduya konvoyunuzun canına okumasını emrederse onların gözünde durumu ne olur?
You have every cent of that $ 22,000 3 : 00 tomorrow, the 57th Street Park, or I'll blow your eyes out, got it?
O 22,000 doların her bir sentini alıp yarın saat 3'te, Street Park 57 numarada ol yoksa gözlerini oyarım anladın mı?
But you try it, and I'll blow your brains out.
Ama eğer denersen beynini dağıtırım.
We'll go step by step and cut off every bulkhead and vent until we have it cornered, then we'll blow it the fuck out into space.
Adım adım ilerleyecek ve her bölümü ve her deliği köşeye sıkışana kadar kapatacağız, sonra da uzaya savuracağız.
Pull it out and blow on it.
Dışarı çıkar ve üfle.
blow it up 56
blow it 54
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
blow it 54
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18