English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lucky them

Lucky them translate Turkish

388 parallel translation
Lucky them
Ne şanslılar.
- Lucky them.
- Şanslılar.
Yeah, well, it's lucky for you I wasn't among them.
Evet, aralarında benim olmadığıma dua et sen.
Well, perhaps, it's lucky we didn't drown any of them at birth, my dear!
Şey, belki de... onları cami avlusuna bırakmamakla iyi ettik!
- Not so lucky. - Where did you nab them?
- O kadar şanslı değiliz.
But having a father like you I wouldn't say is very lucky for them.
Ama senin gibi bir babaları olduğu için onların pek şanslı olduğunu söyleyemem.
After six months one of them's lucky.
Altı ay sonra bir tanesi şanslı çıkar.
Them that die'll be the lucky ones!
Şanslı olanlarınız, hemen ölecek.
If we're lucky enough to shake them.
Onları atlatırsak şansımız olur.
Hey, Lucky, keep those cats covered when you move them.
Hey, Şanslı şu kedileri taşırken kafeslerine dikkat et.
Lucky for them, I have absolutely nowhere to go.
Benim gitmem gereken hiçbir yer oImadığı için şansIıIar.
When I'm lucky enough to get them.
Yeterince şanslıysam.
Oh, I was just telling them, Charlie, how lucky they were that you come along right now.
Oh, onlara biraz önce söylüyordum, Charlie, ne kadar da şanslı olduklarını, senin gelmenle.
If one of them steps in, it's your lucky day.
Eğer içlerinden biri karşı çıkarsa, senin şanslı günün demektir.
We're lucky to have them.
Bulduğumuz için şanslıyız.
You're very lucky to have them, you know.
Bulduğunuz için şanslısınız.
They say you gotta buy them lucky apples off of some little old lady, right?
Onlara da yaşlı kadının şanslı elmalarından alman gerektiğini söylüyorlar.
Lucky thing, too, or we'd never have gotten them.
Şans tabi, yoksa bunlara sahip olamazdık.
I guess I'll take these lucky chips and place them all on even again.
Sanırım bu şanslı çipleri kullanacağım ve hepsini tekrar çift e yatıracağım.
Far more than I respect those lucky ones who've..... had theirs handed out to them at birth..... and never afterwards snatched away from them by unbearable torments.
Hak ettikleri, doğduklarında verilen ve ardından dayanılmaz işkencelerle zorla geri alınan bu şanslılara çok daha fazla saygı duyarım.
Let Lucky drive them.
Lucky sürsün.
- Get them, Lucky!
- Göster onlara, Lucky!
Get them, Lucky!
Göster onlara Lucky!
You're lucky to have them near to you.
Yanında oldukları için çok şanslısın.
They're lucky fellows, both of them.
Şanslı adamlarmış, ikisi de.
They even told me I was lucky they bothered to keep me around at all, and I believed them.
Beni burada tuttukları için şanslı olduğumu bile söylediler, onlara inandım.
Lucky there wasn't two of them.
Şansımızdan iki değillerdi.
Evelyne would be lucky if their son's like them.
Eğer oğulları da onlara benziyorsa, bu, Evelyne için büyük bir şans.
Lucky for me, I didn't dig them either, you know?
Şanslıyım ki ben de onlara taş atmadım.
See if you can pick out that one lucky couple and then cheer them on.
Bakalım şanslı çifti seçebilecek misiniz. Onlara tezahürat yapın.
- Not so lucky.They took her with them.
- Hiç şansı olmamış. Onu yanlarında götürmüşler.
Lucky for us we got them.
İyi ki onlarla evlenmişiz.
Lucky I saw them first.
Onları ilk benim görmem şans asıl.
Only difference is, some of them are peeking through my lucky brace.
Tek farkı bazıları yeleğimden görünüyor.
They're lucky if we don't rob them.
asıl onlardan çalmıyorsak, kendilerini şanlı saysınlar.
Keep them logs moving, men. Think how lucky you are. You're warm.
Hadi beyler, bitirin şu kütükleri.
Besides, I'll tell you something about your mamas, you're lucky not to know them, because at your age you're still sensitive and your mothers are all whores.
Ayrıca size anneleriniz hakkında bir şey söyleyeceğim. Onları tanımadığınız için şanslısınız... çünkü sizin yaşınızda insan hassas olur... hepinizi annesi fahişe.
'All you lucky first-ride ticket holders, hang on to them.
Trene ilk binecek talihliler, biletlerinizi sıkı tutun.
You're lucky I didn't eat them.
Şanslısın, ben onları yemedim.
And I'd be kinda scared about today, man...'cause women, we're lucky they fuck us'cause they got them machines.
Bugün artık korkuyorum. Artık kadınlar bizi beceriyorlar. Çünkü makineleri var.
You know, as I got up this morning, and I was feeding my four - count them - four kids, I said to myself, " Carla, you are so lucky.
Bu sabah uyandım ve beslerken dördünü - saydım da - dört çocuğumu kendi kendime... "Carla, çok şanslısın..."
We're lucky this time, because Ethel didn't see them.
Bu sefer şanslıyız çünkü Ethel onları görmedi.
They'll be lucky if I take pity on them!
Onlara merhamet edersem kendilerini şanslı hissetsinler!
Do you understand how lucky people are to find what's right for them?
İnsanın kendisi için doğru kişiyi bulabilmesinin ne kadar büyük bir şans olduğunu anlamıyor musun?
If they're lucky, a job waiting for them back in a factory.
Şansları varsa, dönüşte bir fabrikada işleri hazır.
We beam them up together, consider ourselves lucky.
Onları beraber ışınlarız, kendimizi şanslı saymalıyız.
Lucky for them.
Şanslılarmış.
But I was very, very lucky to have met up with them.
Onlarla tanıştığım için çok ama çok şanslıydım.
Make sure you pick out a lucky date for them.
Uğurlu bir gün olsun ama.
It's lucky you didn't tell them. We would have both died.
İyi ki bir şey söylemedin, yoksa ikimizi de öldürürlerdi.
We're lucky in that there's only two single women... living on the 16th floor with windows facing this way... and one of them is currently visiting Disneyworld.
Şansımıza 16.katta evinin penceresi yola bakan.. .. ve yalnız yaşayan 2 kadın var.. .. ve biri Disneyworld'e seyahate gitmiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]