Most of' em translate Turkish
166 parallel translation
I've spoiled most of'em for ya.
Ama ben senin için kolaylaştırırım.
This cavalry, a little on the young side, most of'em!
Bu süvarilerin çoğu genç.
Most of'em.
Çoğu.
Most of'em are averaging a cent to a cent and a half a pound better than we are.
Çoğu bizden daha iyi fiyat alıyorlar.
Yeah, I can stay on most of'em.
- Evet. Çoğunun üstünde durabilirim.
Most of'em wouldn't go.
Çoğu gitmek istemedi.
Most of'em, it's like they have no feelings!
Onların çoğunun, duyguları yok gibidir!
Did they ever tell you I drove most of'em out of different camps, one time or another?
Pek çoğunu farklı yerlerden birer ikişer sürdüğümü de söylediler mi?
But you're not out of the woods yet, because most of'em try it again.
Ama daha tehlikeyi atlatmadın çünkü birçoğu bunu tekrar eder.
Have a bunch of kids, take'em to a ball game like most folks.
Bir sürü çocuğumuz olur ve diğer insanlar gibi onları beysbola götürürüz.
Most of'em.
En azından çoğunu.
There are a few legitimate guys, and most of'em are phonies. And the people are all suckers. They're taken for a ride.
Ve saf insanları kandırıyorlar.
It's all they're fit for, most of'em.
Hepsini birden.
My experience is most of'em are after a large steak and french fries.
Benim tecrübe ettiklerimin çoğu büyük bir biftek ve patates kızartmalarından sonraydı.
Good lads, too, most of'em.
Çoğu da iyi çocuklar.
If you wanna lose most of'em, you come right on ahead.
- Onları kaybetmek istiyorsan dosdoğru üstümüze gel.
Lots of people come back, too. Most of'em.
Bir sürü insan da geri döndü.
Whole damn bunch of'em. I heard most of it.
Evet, duydum.
Most of'em, except for the ones whose ancestors are Italian.
Ataları İtalyan olanlar hariç.
Most of'em are filled with diseases that tick.
Çoğu kene hastalıkları ile dolu.
You'll find you can pretty much trust'em- - most of'em.
Arkanı rahatça dönebilirsin. Çoğuna.
I want you to hire me three of the most expensive limousines with drivers, and bring the receipts and give'em to Miss Drake.
Bulabileceğin en pahalı üç limuzini bana kirala, sürücüleriyle birlike.
Most of'em have never seen a building taller than two storeys.
Bazıları iki katlı bir binadan daha yükseğini görmediler.
I know one group specifically, they had rounded up about 20, maybe 30 people and most of'em were women and children.
Özellikle bir grubu biliyorum, 20 kişi gözaltına alınmış, belki 30 kişi, bunların çoğu kadınlar ve çocuklar.
- Most of'em will have to go.
- Çoğunun gitmesi gerekecek.
We've cleared most of'em out It just doesn't look good.
Çoğundan kurtulduk. Hoş bir görüntü değildi.
We've cleared most of'em out.
Çoğunu temizledik.
Ricky Vaughn? Willie Hayes? I never heard of most of'em.
Rickie Vaughn, Willie Hayes, daha önce duymadim hiçbirini.
Most brothers with white bitches, 9 out of 10 they don't never have'em no Penthouse Pet.
Siyah kardeşlerimizin birlikte olduğu beyaz sürtüklerin 10 tanesinden 9'u erotik dergi kızı olmanın yanından bile gecemez.
Trouble is most of'em would tear your damn throat out.
Sorun şu ki bunların çoğu lanet gırtlağını parçalardı.
Most of'em.
Pek çoğu.
There's a reasonable amount of tension, but most folks are happy to just try to avoid'em.
Bazen gergin olaylar yaşanıyor, ama çoğunluk onlardan kaçıyor.
Of course, most of'em don't know their phone number and a lot don't even know their zip code.
Pek çoğu telefon numaralarını bile bilmez.
Most of the kids I work with, I don't press'em to talk about themselves.
Birlikte çalıştığım çocukların çoğuna konuşmaları için baskı yapmam bile.
Most of the boys I work with, even the most troubled ones... all they really need is just someone to listen to'em.
Çalıştığım çocukların çoğunun hatta en sorunlu olanların bile asıl ihtiyaç duydukları şey birisinin onları dinlemesidir.
- Most of'em.
- En azından çoğu.
I mean, most of'em just sleep all the time and get kind of yellow.
Silahla vurulan hasta oluyor mu? - Oluyor.
Most I could even feel sympathy for'em, because of their horrible lives.
Korkunç hayatlarından dolayı onlara sempati bile duyabiliyordum çoğu zaman.
Got this fool picture of lipstick lesbians in their heads, like they all resemble Alyssa, while most of'em look more like you.
Kafalarında aptal bir rujlu lezbiyen resmi var. Sanki hepsi Alyssa'ya benziyormuş gibi. Aslında hepsi sana benziyor.
Most of'em, they can't read or write.
Çoğu, yazamaz yada okuyamaz.
Most of'em die right there.
Çoğu da orada ölüyor.
Most of'em die on the way back.
Çoğu da eve dönerken ölüyor.
'Most of'em stunk, but the one about hiring a detective was good.
Pek çoğu kötüydü ama dedektif tutma planı iyiydi.
Most of'em cause nothing but trouble.
Çoğu beladan başka bir şey sağlamaz.
There's something called "314" that's got'em scared most of all.
Onları en çok 314 adındaki bir şey korkutuyor.
You know, to tell you the truth, she doesn't sound worse than most of'em.
Bilirsin, sana gerçeği söylemeliyim, Onların çoğundan daha kötü gözükmüyor.
Some of'em were true, most of them weren't... but I thought about it, and it all adds up to one thing- - you're gettin'on that plane where you belong--with Barry.
Bazıları doğruydu, bazıları değildi fakat bunun hakkında düşündüm ve hepsi bir şeyle sonuçlandı... Barry ile ait olduğun yere, bu uçağa bineceksin.
Yeah. Most of'em.
- Evet, çoğunu.
I mean, most of'em are real, I think.
Yani çoğu gerçek değil!
Subversives, most of em. Communist party's behind the whole thing.
ÇOĞUNUN ARKASINDA KOMUNİST PARTİ VAR
You gotta make the most of'em.
Bunun tadını sonuna kadar çıkarmalısın.