English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My hat

My hat translate Turkish

13,113 parallel translation
I lost my hat.
Şapkamı düşürdüm.
Where's my hat?
Şapkam nerede?
- My hat.
O ne?
My hat please, Mom.
Şapkamı verir misin anne.
You stole my hat.
- Şapkamı çalmışsın.
Oh, my hat!
Şapkam!
Where's my hat at? Hey! Hey!
Şapkam nerede be?
Give me my hat, all right?
Şapkamı ver, tamam mı?
You, uh, remind me of my wife.
Sen... bana karımı hatırlattın.
- Remember my audition?
- Seçmelerimi hatırlıyor musun? - Evet.
Do you remember everything you learned in my class?
Hatırlıyor musun Her şey benim sınıfta öğrendim?
I don't remember crying on my knees like that.
Ben hatırlamıyorum böyle dizlerimin üstünde ağlıyor.
When I was alone, away from the old man, my memories seemed to become clearer.
İhtiyardan uzakta, yalnızken, hatıralarım netleşiyor gibiydi.
And when I walk into a room, everybody remembers their first kiss with one of my songs playing in the background.
Ve ben bir odaya girdiğimde herkes arka planda benim şarkılarımdan birinin çaldığı ilk öpücüklerini hatırlar.
I can't believe you remember my name.
Adımı hatırladığınıza inanamıyorum.
I was telling one of the gals outside it reminds me of my Graceland.
Dışarıdaki hatunlardan birine Graceland'imi hatırlattığını söylüyordum.
Anyway, my dad would go to the hospital... and read to my mom... from her own journal... and she would remember little moments of their life.
Her neyse, babam hastaneye gidip anneme beraber geçirdikleri hayattan küçük anlar hatırlatması için günlüğünü okuyacaktı.
When you see her, remember my face.
Onu gördüğünde benim yüzümü hatırla.
Hey, leave my hat alone!
Şapkamı rahat bırak.
I remember my family!
Ailemi hatırladım!
My parents. I remembered them.
- Ailemi hatırladım.
How can you be talking about the view when I remembered my family.
Ben ailemi hatırlamışken nasıl oluyor da manzaradan bahsedebiliyorsun?
I remembered my parents names.
Anne ve babamın isimlerini hatırladım.
So I'm remembering more and more and I feel like my memory is getting better.
Yani gitgide daha çok şey hatırlıyorum. Hafızamın düzeldiğini hissediyorum.
Give it to me! This is a souvenir from my mother.
Geri ver şunu, o annemden hatıra.
My whole life, I got the high hat and the icy mitt from people like your father.
Hayatım boyunca, baban gibi kendini beğenmiş tiplerden ucuz kadın muamelesi gördüm.
- I will always remember my husband just as he left me.
Kocamı her zaman, terk ettiği zamandaki gibi hatırlarım.
I wanted to sort of do a tip of hat to the most beautiful and ethereal styles of the past that inspired me all my life.
- Ne oldu ki? - Aman Tanrım! Bu, bir babanın kızına sorabileceği çok makul bir soru.
- Get the hell off my bus. - Yeah. Come on.
Ama o tahta bacakla gemiden aşağı inerken Nick'in yaşadığı mutluluğunu gördüğünde kendini ne kadar iyi hissettiğini hatırlıyor musun?
But before you dismiss my younger foolhardy self, remember...
Ama sizde, deli dolu genç halimi hafife almadan şunu hatırlatayım :
Great Ra, know my name.
Yüce Ra adımı hatırla.
Remember what you said to me when them Billy Yanks were kicking my sorry ass six ways to Sunday?
O kuzeyliler canıma okuduklarında bana ne dediğini hatırlıyor musun?
This reminds me of what my daddy used to say.
Babamın bir lâfını hatırladım şimdi.
Why, I recall, at Bull Run, I led my militia through a wall of advancing blue-belly fire entirely unscathed.
Hatırladığım kadarıyla milislerimi Bull Run'da Federasyon askerleriyle dolu bir kaleye burunları bile kanamadan götürmüştüm.
Remember when you said to me that you'd wipe my ass until there was no more shit left on it?
Bok kalmayana kadar kıçımı sileceğini söylediğini hatırlıyor musun?
You remind of my dear late husband, Fred.
Geç kocam Fred'i hatırlatıyorsun Fred.
You remember my wife, Nikki.
Karımı hatırlıyor musun, Nikki.
You know, I've had my head tilted up to the stars for as long as I can remember.
Hatırlayabildiğim kadarıyla kafamı hep yıldızlara doğru kaldırdım.
You remember when you were little, and we'd dance in my living room?
Sen küçükken oturma odamda dans ederdik, hatırlıyor musun?
So if this hat survived my family must have too.
Bu şapka kurtulduysa ailem de kurtumuş olmalı.
So, if this hat survived, then my family must have too.
Yani bu şapka kurtulduysa ailem de kurtulmuş olmalı.
You father you kept my blue hat.
Baba. Sen mavi şapkamı saklamışsın.
Do you remember where my gun is?
Silahımın yerini hatırlıyor musun?
So, since I have you for a second, you told me to remind you exactly a year ago today that it's been three years since my last pay increase.
Hazır seni bir saniyeliğine yakalamışken tam bir yıl önce bugün son zammımın üzerinden üç yıl geçtiğini hatırlatmamı istemiştin.
Oh, man, you remind me of my boy, Ricky.
Of ya, bana dostum Ricky'yi hatırlattın.
You remember what my father hated the most?
Babamın en çok neden nefret ederdi hatırlıyor musun?
That's the last time I remember having my compass. - But that's...
Pusulamın bende olduğunu hatırladığım en son o zamandı ama bu...
- I can't believe you remember my name.
- Benim adımı hatırladığına inanamıyorum.
Can't remember the last time I walked around with a picture of a girl in my wallet.
En son ne zaman cüzdanımda bir kız resmi taşıdığımı hatırlamıyorum.
I can remember sitting on the cold floor and just covering... my ears like a scared little kid... but I could still hear all this noise... and then it just stopped... and when he came in after me, he wasn't Evan anymore.
Soğuk zeminde oturduğumu ve kulaklarımı tıkayıp... küçük bir çocuk gibi korktuğumu hatırlıyorum... ama hâlâ tüm sesleri duyabiliyordum... ve sonra her şey bir anda durdu... ve Evan banyodan içeri girdiğinde, artık kendisinde değildi.
Because without them, when I remember Bill Pope stuff, it's like my head's being crushed from the fucking inside!
Çünkü Bill Pope tarzı şeyler hatırladığımda kafam içerinden eziliyormuş gibi oluyor!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]