English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My mom's

My mom's translate Turkish

8,483 parallel translation
Claire, it's fine. My mom smoked a pack a day when she had me. A little fish isn't gonna kill you.
Claire, sorun yok annem bana hamileyken günde bir paket sigara içerdi küçük bir balık seni öldürmez
My mom spent 38 hours in labor with me.
Annem 38 saat doğum sancısı çekti.
You know, on second thought, that's a no on my mom.
Bir daha düşündüm de annem olmaz diyorum.
See, my mom is crazy and always thinks aliens are talking to her, and the year before I was born, she started corresponding with this really bad man, who's in prison because he's responsible for the deaths of, like, a lot of people.
Bak, annem delidir. Hep uzaylıların onunla konuştuğunu sanır. Ve doğmamdan önceki yıl..
And my mom evidently arranged these conjugal visits with this guy, and so last year I took a DNA test, and I found out this guy's my real father.
Annemde bellki ki bu adamla.. .. sürekli görüşmeler ayarladı. Ve geçen sene, DNA testi yaptırdım.
My mom texted me today.
TRESSA : Bugün annem bana mesaj atmış.
That's my mom's name.
Annemin adı.
It's my mom.
Annem arıyor.
It's not that bad. That's pretty bad. It's just like the one my mom had.
o kadar kötü değil oldukça kötü annem de ki gibi aynı güzel olur sahilden gidebiliriz umarım gördüğüm en iyi sandalyedir bebekleşme yolda yemek alabiliriz baronu uzun süre yalnız bırakmak istemiyorum
- Ah, it's just my mom.
- Annemmiş.
Oh, hey, it's my mom.
Arayan annem.
That's my mother. There are only two prison worlds in existence, mine and the one created in 1903 for locking up your mom and her closet full of crazy pants. Kai :
Yalnızca iki tane hapis evreni var.
We go in, we grab my mom, she flips Stefan's switch, he triggers Caroline, emotional dominoes, heyyyy!
Annem Stefan'ı tetikleyecek. Stefan da domino etkisi ile Caroline'ı tetikleyecek.
Because my mom's surprisingly happy as a vampire, and because I have full faith that we'll get
Çünkü annem şaşırtıcı bir biçimde vampir olmaktan mutlu.
Look, I'm sorry, it's just, I was a maid of honor in fifth grade when my mom married her cult leader.
Ama ben beşinci sınıftayken kilisenin rahibiyle evlenen annemin baş nedimesi olmuştum.
-'I'm trying to set you up with my mom.
Sizi anneme ayarlamaya çalışıyorum.
That's my mom.
Annemden bahsediyoruz.
Don't worry about me, say what you want to my mom, and argue your points.
Benim için endişelenerek kendini sıkma ve benim yüzümden tereddüt etme.
That's the cellphone my mom was using back in 2000.
Annemin 2000 yılında kullandığı telefon.
They're text messages that were traded between my mom and Bum Jo's mom.
Bunlar Annemle Bum Jo'nun annesi arasında geçen mesajlar.
Unlike my mom, my dad's life became ruined for having been a whistleblower himself.
Annemin aksine, babamın hayatı bir köstebek olduğu için mahvolmuş.
My son is so kind-hearted that he's even willing to go to jail for the crime that his mom committed.
Oğlum annesinin işlediği suç yüzünden hapse girecek kadar iyi kalpli biridir.
So, if mom's rented out her place, and now she lives in my room, where do I live?
Annem evini kiraya verdiyse ve şimdi benim odamda kalıyorsa ben nerede kalacağım?
- She's my mom. - No.
- Annem o benim.
His mom's my best friend.
Annesi en yakın arkadaşım olur.
Well, first of all, I want to apologize for my mom's behavior.
İlk olarak annemin davranışları için özür dilemek istiyorum.
And if they think that's weird, I'll just tell them, "it's okay. My mom's dead."
Ve bunu tuhaf bulurlarsa sorun yok annem öldü derim.
Oh, my God, your mom's here?
Aman tanrım, annen mi geldi!
Susan's my-my mom's work friend who she lives with.
Susan annemin iş arkadaşı ve onunla yaşıyor.
My mom's CPA.
Annemin iş arkadaşı.
It's just my mom, and she doesn't really care.
Sadece annem var. Onun da pek umrunda değilim.
( Celia ) Mom, she's my friend.
- Anne, arkadaşım o benim.
When I was in the ninth grade, my dad was traveling a lot, and my mom had sort of a... nervous breakdown.
Ben 9. sınıftayken babam sürekli seyahat ediyordu. Annemin de o zamanlar ciddi sinir sorunları olmuştu.
And she didn't take my mom's place, but she picked up the slack.
Annemin yerini alamadı tabii ama hiç eksikliğini hissettirmedi.
Well, it's really nice of you, but I don't think my mom will let me have it.
Yaptığın gerçekten çok hoş ama annemin bende kalmasına izin vereceğini sanmıyorum.
That's when my mom died.
Annem o zaman öldü.
My mom's called May, my dad's Yo.
Anneminki May, babamınki Yo.
It's how he met my mom. She was reading that book in the park and they had a chat about it.
Bu şeklide annemle tanışmış,... parkta bu kitabı okuyormuş hakkında konuşmaya başlamışlar.
She's my closest cousin, so my mom got pissed that I came.
Benim en yakın kuzenim annem gitmeme sinirlendi.
They took my mom's head.
Annemin kafasını da götürmüşler.
When I woke up, Juliette's body was gone and my mom's head.
Uyandığımda Juliette'in cesediyle annemin kafası gitmişti.
My mom's sick.
Annem hasta.
My dad doesn't like visitors, especially when Mom's sick.
Babam ziyaretçileri sevmez özellikle annem hastayken.
My mom, Claudette, is a professor of public policy at U.C. Berkeley, with a focus on feminist issues.
Annem, Claudette, UC Berkeley'de toplum politikası profesörü. Feminizm üzerine çalışıyor.
That orange drink machine was my mom's fiancé's only source of income.
O meyve suyu makinesi annemin nişanlısının tek gelir kapısıydı.
Because of my mom's job, we've had to move around a lot.
Annemin işi yüzünden sürekli taşınmamız gerekiyor.
Yeah, I know it's weird, but it makes my mom happy, so... and actually, I...
Evet, biliyorum bu garip, ama annemi mutlu ediyor, yani...
No, that's what you said about my mom's humidifier!
- Annemin nemlendiricisi için de aynı şeyi söylemiştin!
My mom's doing chemo, so I shaved my head to be like her.
Annem kemoterapi gördüğü için ben de saçlarımı onun gibi tıraş ettim.
- She's not my mom.
- O benim annem değil.
I-I'm on a cell... my mom's.
Annemin cep telefonundan konuşuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]