English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / On the floor

On the floor translate Turkish

12,062 parallel translation
Something on the floor tiles.
Yer döşemesinden bir şeyler bulduk.
Get him down. Get him on the floor.
Yere yatırın.
On the floor.
Yere yat.
Yeah, the night that you passed out on the floor of the bar.
Evet, barın zemininde sızdığın gece.
The night you pretended to pass out on the floor of the bar.
Barın zemininde sızmış gibi yaptığın gece.
Hands down, on the floor!
Ellerinizi indirin. Yere çökün.
Couple guys out on the floor told me the temp was snoring back here.
Bizim kattan birkaç arkadaş geçici elemanın burada horladığını söyledi.
You spend one night on the floor and suddenly you're a doctor, Brian?
Yerde bir gece geçirdin ve bir anda doktor mu oldun Brian?
Found it on the floor... of a locker.
Zeminde buldum dolabın zemininde.
The mission is to analyze a Vulture, an ocean floor data hunter, attached to an underwater fiber optic cable on the floor of the Pacific Ocean.
Görev bir Akbaba'yı incelemek, okyanus dibindeki bir veri avcısı Pasifik Okyanusu'nun tabanındaki bir su altı fiber optik kabloya bağlanmış.
Here's the missile, and look at this convex circle on the floor here.
Füze de şurada, ve yerde duran şu tümsek daireye bakın.
Just, uh, get down on the floor, hands behind your back.
Yere yat, ellerini arkanda birleştir.
They need me back out on the floor.
Bana aşağıda ihtiyaçları var.
I have some other patients to see on the floor.
Görmem gereken başka hastalarım var.
Their I.D.s were out on the floor.
Nişan olmalı ceplerine aracılığıyla gitti O onları öldürdükten sonra. Onların Kimlikler zemin üzerinde bulundu.
How many - - how many opportunities has God had to crack this piñata, and I don't see any candy on the floor, do you?
Tanrının ortaya çıkması için kaç fırsat vardı ve biz ondan hiçbir iz görmedik değil mi?
But can I just stay on the floor until that happens?
Sıra gelene kadar acilde kalabilir miyim?
Uh, there's a hatch on the floor.
Zeminde bir kapak var.
There's hangers knocked down, clothes and stockings trampled on the floor.
Bu askılar düşmüştü. Giysi ve çoraplar yerlerdeydi.
It's on the floor next to Bonnie's desk.
Bonnie'nin masasının yanında yere düşmüş.
Studio's on the third floor.
Stüdyosu 3. katta.
Oh, I'm on the wrong floor.
Yanlış kata çıkmışım.
The next thing I knew, I was kneeling on his chest and pounding his head into the floor, and by the time they pulled me off of him...
Sonra da göğsünün üzerine oturmuş, başını zemine vuruyordum ve beni üzerinden kaldırdıkları zaman
You can start with the cash you kept in the floor of that apartment on Page.
Evin zemininde sakladığın parayla başlayalım.
It was like we were the only two people on the dance floor.
Sanki dans pistinde sadece biz vardık.
And thank you for being the first C.E.O. to meet with me on a factory floor.
Ayrıca benimle fabrika içinde görüşmeyi kabul eden ilk CEO olduğunuz için de teşekkür ederim.
It's on the eighth floor.
Sekizinci katta.
Everybody on the floor!
- Herkes yere yatsın!
Her apartment's on the fifth floor, but it is a secure building.
Onun daire, beşinci katta ancak güvenli bir yapıdır.
I-I work up on the eighth floor.
Sekizinci katta çalışıyorum.
On the floor, down!
Hemen.
Paige, turn the van on, press the accelerator, then turn it off and floor it.
Paige minibüsü çalıştır, gaza bas ; sonra kontağı kapat ve gazı kökle.
How did we get on the second floor?
İkinci kata nasıl çıktık?
Oh. And FYI, if you find the cure for zombie-ism on this floor, I may opt to keep eating brains.
Ayrıca zombinin ilacını bu yerde keşfedersen iyileşsem bile zombi yemeye devam edebilirim.
Yeah, I can't talk, but I just wanted to let you know that some girls across the hall invited me to the lounge to hang out and listen to this guy on our floor play guitar.
Konuşamayacağım ama karşı taraftaki kızların yurttaki gitar çalan birisini dinlemek ve takılmak için beni ortak salona davet ettiklerini bilmeni isterim.
Yeah, uh, you know, you'll just have to go to the admin clerk on the second floor to fill out some paperwork.
İkinci kattaki yönetici ofisine uğrayıp bir kaç evrak işinden sonra alabilirsin.
We found pantyhose on her closet floor, the same ones you wore on your head in the robbery.
Külotlu çorabı dolaptaki yerde bulduk soygun sırasında kullandığınla aynısı.
Medic said the guy was on the second floor.
Doktor, adamın ikinci katta olduğunu söyledi.
At 2 o'clock, wait for me on the first floor.
Saat ikide birinci katta beni bekleyin.
Look, the room's been cleaned, and you're not even on the same floor.
Oda temizlendi ayrıca sen aynı katta bile değilsin.
You've been on the 12th floor and haven't done much surgery.
12. kattaydın ve fazla ameliyat yapmadın.
- No. 13 on the twelfth floor?
- 12. katta 13 nolu oda mı?
To be well off enough to get a room on the VIP floor it's common sense to give an envelope when they leave the hospital.
VIP katında bir odada kalacak kadar zenginlerse hastaneden ayrılırken zarf içinde para verirler herhalde.
Tae Hyun, come with me to the twelfth floor to see the patient we operated on.
Tae Hyun, ameliyat ettiğimiz hastayı görmek için benimle 12. kata gel.
Since you've been on the twelfth floor, you've become weak.
Amanın. 12. kata çıktığından beri zayıfladın.
She's on the twelfth floor?
12. kattaymış.
I saw it on the twelfth floor the other day.
Geçen gün 12. katta gördüm.
Come to work on the twelfth floor starting tomorrow.
Yarından itibaren 12. katta çalışmaya başla.
No, we don't call them "patients" on the twelfth floor.
Hayır. Onlara hasta değil müşteri diyoruz.
I made the decision for better service on the VIP floor.
VIP katında daha kaliteli servis verebilmek için böyle bir karar aldım.
Hey, are you happy that you're on the 12th floor now?
12. kata geldin diye mutlu musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]