On the house translate Turkish
7,741 parallel translation
- The lesbians who put an offer on the house.
- Eve teklif veren lezbiyenleri diyorum.
She's on the house.
Ona ısmarlıyoruz.
take a couple on the house.
Fikrini değiştirirsen uğrarsın.
A clean one on the house.
- Sana temiz bir tane, bizden.
It's on the house.
Müessesenin ikramı.
- No, man, it's on the house.
- Hayır adamım, kira ne kadar.
We closed on the house.
Evini sattık.
No, it's... It's on the house.
- Hayır, bizden olsun.
You know what? On the house.
Var ya, müesseseden olsun.
Uh, meals on the house, what do you say?
- Yemekler müesseseden, ne dersiniz?
I expect that next shipment of Provigil to be on the house.
Bir dahaki Provigil'in müesseseden olacağını varsayıyorum.
- On the house... everyone.
- Müesseseden... herkese.
It'll show that he was the father, and then hopefully, the laptop will prove that he was on the roof of the sorority house.
Bebeğin babasının o olduğu ortaya çıkacak ve umarım laptop da onun dernek evinin çatısında olduğunu kanıtlayacak.
We were working on one of our cases when he came into the house.
Biz bir dava için çalışırken eve geldiği sırada.
Then I'm going inside and I'm gonna slowly gut your boss and his "Little House on the Prairie" niece.
Sonra içeri girip patronunun ve evcilik oynadığı yeğeninin içini yavaşça dökeceğim.
Well, if this little lobster hunt of yours winds up with Thomas Hutchinson's house being torn to the ground again, drinks are on me.
Eğer bu küçük ıstakoz avınız yeniden Thomas Hutchinson'ın evinin yıkılmasıyla sonuçlanırsa, içkiler benden.
A number of soldiers took over the Clarke house on Hanover Street, and they're quartered there now.
Bir gurup asker, Clark'ın Hanover Caddesi'ndeki evini ele geçirdiler, şimdi de oraya yerleştiler.
The whole house is on fire.
Bütün ev alevler içersinde.
There's no record of a taxi or car service to the house, and they didn't get on any planes or buses or trains.
Eve gelmiş taksi ya da araç servis kaydı yok, ve uçağa ya da trene ya da otobüse binmediler.
White House will have someone for on-camera in the morning.
Beyaz Saray sabahleyin çekim için birini kabul edecek.
Anyway, she wants us to go to the house and check in on Stuart because he might be "lonely."
Neyse, eve gidip Stuart'ı kontrol etmemizi söyledi. Yalnız olabilirmiş.
Yeah, well... Amy writes Little House on the Prairie fan fiction about herself and posts it on the Internet.
Peki, Amy kendi hakkında "Little House on the Prairie" hayran kurgusu yazıp İnternete yüklüyor.
I was planning on moving it in the house.
Eve taşımayı düşünüyordum.
And just so you know, when this started, I was going to put the TARDIS in a discreet corner of the house, but I've since turned mean, and now it's going right in the middle of the living room on a rotating platform with a sign that says "suck it."
Şunu bilesin, olayın başında TARDIS'i evin ücra bir köşesine koyacaktım ama sayende adileştiğim için oturma odasının tam ortasında dönen bir platformun üzerinde "koydum mu" yazısıyla olacak.
Um, this is a little weird, but a lawyer was trying to contact my father, because his name was still on the title for this house.
Biraz tuhaf kaçacak ama bir avukat ev hâlâ onun üzerine diye babamla iletişime geçmeye çalışıyormuş.
You left the house a mess, and you kicked in your own front door because... It's a free country.
Evin de agzina siçip, ön kapinizi kirdiniz çünkü burasi özgür bir ülke.
He had even sewn a dress on it in the colors of our house.
Üstüne hanemizin renklerinden bir elbise bile dikmişti.
Well, that's good that Mr. Drake is on board with selling the house.
Bay Drake'in de evi satmak istemesi çok güzel.
You're a house painter on the verge of divorce.
Sen ise boşanmanın eşiğindeki bir boyacısısın.
I had no idea that he was paying attention, but for months, he'd just jump around the house, singing whatever he thought the words were, and usually with no pants on.
Onun dinlediğinin farkında değildim ama aylardan beri, evin içinde atlayıp zıplayıp, şarkının sözlerini uydurup uydurup söylüyordu, ve genellikle üzerinde pantolon yokken.
The White House has remained silent on the subject of the President's speech, but sources in Congress say it will focus on the jobs initiative he's been planning to unveil for several months.
Beyaz Saray, Başkan'ın konuşmasının konusuyla ilgili sessiz kaldı. Ancak Meclis'teki kaynaklara göre aylardır açıklamayı planladığı istihdam girişimlerine odaklanacak.
The beach house, on the other hand...
Sahil evine hiç girmeyeyim bile.
Look, I passed your message on to the White House.
I mesajınızı geçti, bak. Beyaz evin içine. Herşey yolunda, ama.
I was at a pancake house on Milwaukee, and I was waiting for Donnie to show up, and the words just...
Milwaukee'deki bir krepçideydim ve Donnie'yi bekliyordum. Kelimeler öylece bir anda çıktı.
I asked the officer what was going on and she told me that a house at the end of the street was on fire.
Polis memuruna orada neler oluyor diye sordum, bana sokağın sonundaki evin yandığını söyledi.
If I agree to this, you give me the full commission on your house.
Kabul edersem, senin evin tüm satış komisyonunu bana vereceksin.
No, you're not getting the commission on my house.
Hayır. Evimden komisyon vermeyeceğim.
Dr. Reid is the director of the Idiot House on Randall's Island. I am indeed.
- Dr. Reid, Randall Adası'ndaki Aptallar Evi'nin müdürü.
It's for the new house, Mrs. Barrow, the one on West 74th Street.
Batı 74. Sokaktaki yeni ev için, Bayan Barrow.
Dr. Gallinger, I operate the Idiot House on Randall's Island.
Doktor Gallinger ben Randall Adası'ndaki gerizekalılar evini işletiyorum.
Based on all the TVs in your house and the fact that every sports package available shows up on your cable bill, you like to gamble and you're not very good at it.
Evindeki tüm televizyonlara, faturanda her spor paketinin olmasına... kumarı sevmene ve bunda iyi olmamana dayanarak.
As long as I'm paying the mortgage on this house, I retain the rights to have an emergency key.
Bu evin ipoteğini ödediğim sürece acil durum anahtarına sahip olma hakkım var.
Why don't you go back to the house and check on the kids?
Neden sen eve dönüp çocukları kontrol etmiyorsun?
City Planning is probably on its way with a notice saying that the house isn't zoned for commercial use.
Şehir planlama muhtemelen elinde buranın iş için kullanılamayacağına dair uyarıyla geliyordur.
We're going on a little road trip first, and then I'm gonna take him to the new Canaan house in Nashville.
Küçük bir yol seyahatına çıkacağız önce, ondan sonra da onu Nashville'deki New Canaan House'a götüreceğim.
He came to the house after Peggy, and she knocked him on his ass.
Peggy'nin peşinden eve gelmiş, o da kafasına vurup oturtmuş.
Unless he meant it to be the last thing we saw before a burning house collapsed on us.
Yanan ev üzerimize çökmeden gördüğümüz son şey olmasını istemediyse tabii.
And the scraped heels on our victim indicate she was placed in the house postmortem.
Kurbanın kazınmış topukları da eve, ölümünden sonra yerleştirildiğini gösteriyor.
Well, we'll put it on the best ledge in the house.
O zaman onu evin en güzel penceresine koyarız.
Intel thinks they'll show up either at the safe house or at the ceremony, so we need eyes on both.
İstihbarat verilerine göre ya güvenli evde.. .. ya da tören alanında bu gerçekleşecek. .. yani gözümüz ikisinin de üzerinde olacak.
Can I watch TV? "The Red House" is on.
Televizyon izleyebilir miyim? "The Red House" yayınlanıyor.
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the internet 51
on the dot 66
on the record 70
on the surface 75
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the internet 51
on the dot 66
on the record 70
on the surface 75
on the one hand 116
on the side 64
on the street 102
on there 23
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the phone 192
on the side 64
on the street 102
on there 23
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the phone 192