On the other hand translate Turkish
3,336 parallel translation
You, on the other hand, have a real opportunity here.
Siz, bir başka değişle, gerçek bir fırsata sahipsiniz.
You, on the other hand, I would gladly pound you and your mustache into the ground!
Diğer taraftan sana vurmayı ve bıyığını toprağa saplamayı seve seve yaparım.
On the other hand-
Öteki taraftan...
On the other hand, if somebody's guilty, well, you want to pay their room and board 365?
Öteki taraftan biri eğer suçluysa, 365 gün boyunca onların odasının bedelini ödemek ister misin?
Yardley, on the other hand, well- -
Öteki taraftan Yardley, peki...
You, on the other hand, are the real deal.
Sen, diğer taraftan, asıl önemli konusun.
Me, on the other hand, resume speaks for itself.
Öte yandan ben, kendi adıma konuşmayı severim.
Heaven forbid this expression gains strength, on the other hand, the security apparatus, the secret services, we don't know who they really answer to, to the Ministers, as bylaw, or to you, Mr. President.
Umarım bu akım güç kazanmaz. Diğer yandan güvenlik ekipleri, gizli servisler.. Bu adamların kimlere hizmet ettiğini bilmiyoruz.
But on the other hand, an economic boycott, that would be quite a different matter.
Diğer yandan bir ekonomik boykot, oldukça farklı bir boyutta etkili olacaktır.
You must take the step of on the other hand, JW.
Diger taraftan adim atmak zorundasin, JW.
I on the other hand did not provoked you in anyway.
Diğer şekilde de, seni hiçbir şekilde provoke etmedim.
It's being a bounty hunter on the other hand, another story.
Diğer tarafta da ödül avcısı olmak var, başka bir hikâye.
Hot-wiring an older truck, on the other hand, is still just a matter of shorting the terminals on the starter solenoid.
Öte yandan eski bir tıra düz kontak yaptırmak hala marşa bağlanan devrelere kısa devre yaptırmakla sağlanmaktadır.
On the other hand, speed and sharp turns are exactly what you need if you want the truck to jackknife.
Öte yandan tırı kelebek gibi katlamak istiyorsanız hızlı gidip keskin dönüşler yapmak tam aradığınız şeydir.
On the other hand, a tracker that the target believes might save his life... is always in fashion.
Öte yandan hedefi hayatını kurtaracağına inandırdığınız cihaz moda falan dinlemez.
Me, on the other hand....
Benim aksime.
On the other hand, if we're good to others the evil inside us shrinks and the evil in others too.
Diğer taraftan, başkalarına iyi davranırsak bizim içimizdeki ve diğerlerinin içindeki kötülük küçülür.
Yoni, on the other hand, was a teenager.
Yoni, diğer yandan bir gençti.
You, on the other hand, you have a big fucking problem.
Yok da.Senin sorunun var asıl.
Levi, on the other hand, wasn't counting on luck.
Levi, diğer yanda şansa güvenmiyordu
You, on the other hand, you take a salary of $ 18 million.
Diğer yandan, 18 milyon dolar maaş alıyorsun.
Whoa, whoa, whoa, whoa. Zach, on the other hand- - he did threaten to kill Tobey.
Ama Zach, Tobey'yi öldürmekle tehdit etti.
Your lack of loyalty to this school, on the other hand, disgusts me.
Diğer yandan bu okula beslediğiniz sadakatsizlik, midemi bulandırıyor.
But on the other hand LouAnn is so powerful that after you see her bigger than life.
Ama diğer yandan, onun normalden çok daha ilginç ve heyecan verici olduğunu gördükten sonra, LouAnn çok güçlü.
But, on the other hand, I hate stinking of fish all day.
Ama, diğer taraftan da,... bütün gün balık gibi kokmaktan nefret ediyorum.
On the other hand... even if you get married, she might still leave your questions unanswered.
Diğer taraftan evlenseniz bile, soruların cevaplanmamış olabilir.
On the other hand... I need your help, if you're not in a position to refuse, all the better.
Öte yandan,... yardımına ihtiyacım var, ve bunu reddedemeyecek bir durumda olmaman daha iyi.
Females, on the other hand, can reproduce asexually.
Diğer yandan dişiler, eşeysiz olarak üreyebilir.
"William, on the other hand," was born a psychopath. "Arrogant and deluded."
"Öte yandan William kendi kendini psikopat yapmış kibirli ve aldanmış biri."
And on the one hand, yes, it was very exciting, but on the other hand, just very confusing.
Bir yandan evet, çok heyecanlıydı ama diğer taraftan çok karmaşıktı.
Well, on the other hand, spending most of your time with an 1,100-page book tends to put a dent in your social life.
Diğer taraftan zamanının çoğunu 1100 sayfalık bir kitapla geçirmek de sosyal hayatına bir çukur açmak demek oluyor.
On the other hand, if that jacket is stolen from you, desire ignites again inside of you.
Diğer yandan o ceket senden çalınıcak olursa, içindeki arzu yeniden alevleniverir.
Her girlfriend, on the other hand, hasn't gotten laid in a longtime.
Öte yandan, onun kız arkadaşı,... uzun zamandır birisiyle yatmamış.
On the other hand I have nothing against a full triangle.
Küçük, tüylü üçgenleri de severim ben.
Now evidence, on the other hand, is something that is, by definition, visible.
Ama kanıt sözlük anlamıyla, görünür bir şeydir.
But on the other hand, if I don't let you do it right now...
Ve diğer yandan şu an yapmana izin vermezsem,
English food on the other hand...
Diğer yanda İngiliz yemekleri...
On the other hand, I'm just a hero, acting in self-defence!
Öte yandan ben ise kendini savunmaya çalışan bir kahramanım.
On the other hand, he did stop us in the right spot.
Öte yandan, bizi tam yerinde durdurdu.
You, on the other hand, you're free to choose.
Buna karşılık sen seçim yapmakta özgürsün.
Your Press Officer, on the other hand, looks like she's growing an ulcer very fast.
Hayır ama diğer taraftan basın danışmanın çok geçmeden ülser olacağa benziyor.
You, on the other hand, I need to drop in on an old friend.
Diğer yandan senin, eski bir dosta uğramanı istiyorum.
On the other hand, Travis is in real bad shape.
Öte yandan Travis oldukça kötü durumda.
On the other hand,
Diğer taraftan,
On the other hand, I could run faster through that open meadow.
Diğer yandan bu açık alanda daha hızlı koşabilirim.
You, on the other hand, you have a destiny much greater than anything I could afford you.
Sen, diğer bir yandan, sana karşılayabileceğimden daha büyük bir kaderin var.
But on the other hand if that funding should.. Come up short..
Ama diğer yandan, elde edilen bağışlar az gelecek olursa...
On the other hand, maybe you and the O'Jays are onto something.
Diğer taraftan belki sen ve O'Jay'ler başka bir şeyin peşinde olabilirsiniz.
He had his other hand on my head the way that...
Diğer eli başımdaydı, sanki...
- On the other hand it is adultery.
- Diğer yandan, bu zinaya girer.
On the one hand this crazy thirsty Kara Mustafa blood... and in the other a traitor King Louis of France.
Bir yanda kana susamış bir deli Kara Mustafa... Diğer tarafta Fransa kıralı hain Louis.
on the whole 55
on the tv 16
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the tv 16
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the internet 51
on the dot 66
on the house 231
on the record 70
on the surface 75
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the internet 51
on the dot 66
on the house 231
on the record 70
on the surface 75
on the one hand 116
on the side 64
on the street 102
on there 23
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the phone 192
on the side 64
on the street 102
on there 23
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the phone 192