On the other side translate Turkish
5,227 parallel translation
These guards of mine, that trap that your man stepped on... these are the things that keep the people on the other side of the river... that are sick away from here.
Buradaki korumalar, adamının bastığı tuzak... Bunlar nehrin diğer tarafındaki hasta insanları buradan uzak tutan şeyler.
My son Thomas and his wife live on the other side of those hills.
Oğlum Thomas ve karısı o tepelerin diğer tarafında yaşıyor.
Grandson on the other side of the hill.
Torunum tepenin diğer tarafında. Bir daha onu asla göremeyeceğim.
Suddenly, I found myself on the other side.
Her geçen gün öteki tarafa kaydım.
They're waiting for us on the other side of that hatch.
Hangarın diğer tarafında bizi bekliyorlar.
"See you on the other side, Ray."
Diğer tarafta görüşürüz, Ray.
And if you could hold it just on the other side of the wound there.
Ve öteki ucundan yaranın üstüne doğru tutarsan.
People right on the other side of the door, and no-one heard a damn thing.
Kapının öte yanındaki insanlar, hiçbiri bir şey duymamış.
Turns out, the safe is on the other side of the wall from Mick's California king.
Dışarı çıktı, kasa odanın diğer tarafında Mick'in California Kralı tablosu altındaydı.
Hey, we're just on the other side of that window.
Biz camın hemen arkasında olacağız.
But on the other side... Who wants to be cool all the time?
Öte yandan, kim hep entel olmak ister ki?
And besides, you know, being a ghost is better than what's waiting for me on the other side of that light, I'll tell you that.
Ayrıca, bilirsin. Hayalet olmak, ışığın öteki tarafında beni bekleyen şeyden daha iyi.
"On the other side?" The other side of London?
"Diğer tarafta?" Londra'nın diğer tarafı mı?
".. on the other side. "
"... diğer tarafta. "
I'll see you on the other side.
Seninle diğer tarafta görüşürüz.
See you on the other side.
- Öbür tarafta görüşürüz.
There's a couple on the other side of the fence.
Çitin diğer tarafında bir çift var.
Asimov was young once, too, just on the other side.
Asimov da bir zamanlar öbür tarafta gençti.
The grass ain't always greener on the other side, huh, college boy?
Çim her zaman yeşil değildir Diğer tarafta, ha, kolej çocuğu?
See you on the other side.
- Diğer tarafta görüşürüz.
Here, lady on the other side.
Buyur, diğer taraftaki kadın.
If you were on the other side of your bedroom, standing by the window, what would you have seen?
Yatak odanın diğer tarafında olsaydın pencere tarafında dikiliyor olsaydın ne görürdün?
We have to put William and all the evil that he brought with him back on the other side.
William'ı ve yanında getirdiği tüm kötülükleri diğer tarafa göndermeliyiz.
There's a safe house just on the other side of the bridge.
Köprünün hemen diğer tarafında bir sığınak var.
When the travelers die, Liv will do the spell, and her magic will allow the people on the other side to push their way through.
Gezginler öldüğünde Liv büyüyü yapacak ve böylece diğer taraftaki insanlar buraya geri dönebilecekler.
- But Damon's on the other side.
- Ama Damon diğer tarafta kaldı.
My friend in spite of the fact that my boyfriend got stuck on the other side.
Sevgilim diğer tarafta kalmış olmasına rağmen arkadaşımsın.
I do not know Da Vinci's fate on the other side of the world. But the Book of Leaves may have fallen into evil hands.
Da Vinci'nin dünyanın öbür ucundaki yazgısını bilmiyorum ama Yaprak Kitabı kötü insanların eline geçebilir.
Are you afraid of what's on the other side?
Öbür taraf için mi endişeleniyorsun?
Our enemy crawled out of a cave on the other side of this Earth and attacked us on our own soil, and they'll do it again.
Dünyanın öbür ucunda düşmanımız mağarasından sürünerek çıktı ve bize kendi topraklarımızda saldırdı. Ve bunu tekrar yapacaklar.
See you on the other side...
Öbür tarafta görüşürüz.
It's nice to finally be on the other side of it.
Sonunda diğer tarafta olmak güzel.
YOU WANT WEST 242 ON THE OTHER SIDE OF CAMPUS.
Senin kampüsün batı tarafındaki sınıf 242 ye gitmen gerek.
I needed help getting on the other side of it, Chief.
Öbür tarafa ulaşmak için yardıma ihtiyacım oldu amirim.
My friends, today your new life begins, for just on the other side of this tunnel is America and your new Home...
Dostlarım, yeni hayatımız başlıyor. Bu tünelin karşı tarafında Amerika sizi bekliyor, ve yeni ev... deposu park yeri.
Do you even know the details of this case, or are you just coming after us because I'm on the other side?
Davadaki herhangi bir detayı biliyor musun, yoksa sadece diğer tarafta ben varım diye mi geldin?
She'll have a Humvee waiting for us on the other side.
Çıkışta bizi bir Humvee bekliyor olacak.
Lina, please, I'm in a room right off of a... lobby - with people right on the other side.
İnsanların olduğu lobinin diğer tarafındayım hemen.
That lava vent is right on the other side of that wall.
Lava havalandırması duvarın öte tarafında.
It's like, I'd be laying there on my cot, and all of a sudden you'd just hear the cracks flying by and RPGs going by, blowing up, right on the HESCOs, on the other side of where you're sleeping, you know?
Kulübemde uzanıyor olurdum ve aniden kıvılcımlar uçuşmaya başlardı, roketler gelip mevzinin duvarlarında uyuduğum yerin karşısında patlardı.
Just look at the attorney of record on the other side.
Sayfanın diğer tarafındaki dava sahibi avukata bak.
Sign on the other side.
Şurayı, kenarını imzala.
- Same thing on the other side.
- Karşı tarafta da öyle.
I just saw him heading away on the other side.
Onu az önce diğer tarafta giderken gördüm.
Shoot an arrow from that building past the Kessman to the building on the other side.
şu binadan ok fırlatarak, Öbür taraftaki Kessman Binası'na geçeçeğiz.
You turn your back for one second, and they have a whole other family on the bad side of town.
Bir an için sırtını dönsen bir de bakmışsın şehrin kötü kesiminde bambaşka bir ailesi çıkmış.
Hills on one side and a cliff on the other.
Bir yanda dağlık alan, diğer yanda tepeler.
We were on the right side of it, until your idiocy pushed us across to the other side.
Biz onun doğru tarafındaydık, ta ki ahmaklıkların bizi diğer tarafa itesiye kadar.
The only other road to the castle Is blocked by fires raging On either side.
Kaleye giden tek yol çıkan yangınlar yüzünden çift taraflı kapanmış halde.
We invited you here to join us on our journey to the other side.
Hayır. Sizi diğer tarafa yolculuğumuza eşlik etmeniz için çağırdık.
Now, why would they create a distraction that dragged us all the way to one side of the city... unless they were on their way to the other?
Neden bir oyalama sahneleyip bizi şehrin bir tarafına çeksinler ki? Tabii eğer diğer tarafa gitmiyorlarsa.
on the whole 55
on the tv 16
on the table 116
on the other hand 1607
on the floor 300
on the 426
on the plus side 107
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the tv 16
on the table 116
on the other hand 1607
on the floor 300
on the 426
on the plus side 107
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the bench 17
on the right 145
on the other 48
on the beach 77
on the house 231
on the dot 66
on the internet 51
on the record 70
on the surface 75
on the bench 17
on the right 145
on the other 48
on the beach 77
on the house 231
on the dot 66
on the internet 51
on the record 70
on the surface 75
on the side 64
on the one hand 116
on there 23
on the street 102
on the sidewalk 17
on their way 28
on the inside 58
on their own 19
on the back 61
on the phone 192
on the one hand 116
on there 23
on the street 102
on the sidewalk 17
on their way 28
on the inside 58
on their own 19
on the back 61
on the phone 192