One twenty translate Turkish

One twenty-one.

121.

One twenty-two.

122.

- One twenty-two.

- 122.

One twenty-five, game.

Yüz yirmi beş, oyun.

Not ten, not twenty, not really one hundred, one hundred MILLIONS of illiterate people, of retarded people, of peasants,

On değil, yirmi değil, Hatta Yüz değil,

- Twenty-one.

- 21.

Twenty-one.

Üç kere vuruldu.

Twenty-one, eh?

Yirmi-bir mi?

- Twenty-to-one.

- 20'ye 1.

Twenty-nine, thirty thirty-one....

29, 30 31...

One, two, three, four, five twenty, forty, sixty, eighty.

Bir, iki, üç, dört, beş yirmi, kırk, altmış, seksen.

One, two, three, twenty, forty, sixty.

Bir, iki, üç, yirmi, kırk, altmış.

One hundred thousand trees, twenty thousand tons of marble are the ingredients of Xanadu's mountain.

Yüz bin ağaç ve yirmi bin ton mermer Xanadu dağının yapımında kullanıldı.

Twenty-one thousand.

Yirmi bir bin.

Seventeen to one. Twenty-five kimonos.

17'ye 1. 25 kimono.

That is question twenty one.

Bu soru yirmi birinciydi.

We'd gladly trade you Rudolf Hess for the answer to twenty one.

Yirmi birinci soruyu cevaplaman için memnuniyetle Rudolf Hess'i veririz.

Twenty-one hand.

Yirmi bir.

The patient was playing cards, now no longer blank. A game of twenty-one with a bearded man who was evidently Dr. Edwardes.

Hasta kart oynuyormuş, ama boş olmayan kartlarla sakallı bir adamla 21 oynuyormuş, bu muhtemelen Dr. Edwardes...

The seven of clubs might mean a club. Yes, with the word "twenty-one" in it.

Evet, adında 21 de geçen bir klüp.

Twenty-one times!

21 kez.

- Twenty one times, that's what Frankie done!

- 21 kez, Frankie'nin yaptığı şey.

Twenty-one times he got licked!

21 kez yere serilmişti.

Twenty-one times, Manila got beat!

Manila mağlubiyeti 21 kez tattı.

Twenty-one times, and he winds up champion of the world!

21 kez ve sonunda dünya şampiyonluğuna ulaştı.

- Twenty-one apiece.

- Her biri 21 uçak.

How old is Bishop? Twenty-one, maybe.

Bishop kaç yaşında?

Twenty back, one missing. 397.

Dönen yirmi. Bir kayıp. 397.

Twenty-one dispatched, nineteen returned, sir.

Yirmi bir uçak kalktı, ondokuzu döndü efendim.

One hundred and twenty...

Yüzyirmi...

A coin of twenty centavos and one of ten have just fallen.

Yirmilik bir madeni para ve onda biri tamamdır.

It seems when the Winchester people are turning out these here guns, every so often, maybe one gun out of every ten or twenty thousand, well, it comes out just perfect!

Winchester'lı insanlar bu silahları üretirken on veya yirmi bin silahtan biri hariç hepsi kusursuz olur.

Twenty one

Yirmibir.

One-forty. Two-twenty-five.

1-40 2-25

"When I was one-and-twenty, I heard a wise man say,"

"21 yaşımdayken duydum Bilge bir adamın şöyle dediğini :"

"But I was one-and-twenty, No use to talk to me."

"Gel gör ki ; 21 yaşındaydım Ve yararı yoktu benimle konuşmanın."

"When I was one-and-twenty I heard him say again,"

"21 yaşımdayken duydum Yine onun şöyle dediğini :"

- She is already twenty-one

- O şu an 21 yaşında.

One hundred twenty million, as agreed.

Anlaştığımız gibi, 120 milyon.

Five, ten, fifteen, twenty, twenty-five, thirty, thirty-five... forty, forty-five, fifty, fifty-five, sixty, sixty-five, seventy... seventy-five, eighty, eighty-five, ninety, ninety-five, one hundred!

... elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, seksen beş, doksan, doksan beş, yüz!

Twenty-one

Yirmi bir.

Twenty-five cents, one-fourth part of $ 1.

Yirmibeş sent, $ 1'ın dörtte biri.

Twenty years and I never laid a hand on one of my boys.

20 yıldır çocukların hiçbirine bir fiske bile vurmamıştım.

During twenty years at the penal colony, they had taught him a different one.

Kürekte geçen yirmi yıl boyunca kendisine başka türlüsünü öğretmişlerdi.

Twenty-one to...

O gün skor, yirmi bire...

That's three out of twenty one.

Yirmi bir günden üçü gitti.

That makes twenty-one rupees

Bu yirmi bir rupee yapar.

- Twenty-one.

- Yirmi bir.

When a girl is under twenty one she is protected by law.

Eğer bir kız 21 yaşından küçükse, kanunlar tarafından korunur.

She was just twenty-one that day...

O gün daha yirmi birindeymiş...

Twenty-one!

Yirmi bir!