Poor me translate Turkish
1,242 parallel translation
Poor me!
Zavallı ben!
Poor me!
Eyvahlar olsun!
All fellow members of the Roman Senate, hear me. Shall we continue to build palace after palace for the rich, or shall we aspire to a more noble purpose and build housing for the poor?
Roma Senatosunun tüm üyeleri, beni dinleyin saray üstüne saray yapmaya devam edelim mi zenginler için, yoksa daha asil bir niyeti mi amaçlasak ve fakirler için ev mi inşa etsek?
Because I read in those star magazines that you had been a poor kid like me.
Çünkü o yıldızların çıktığı dergilerde okudum zamanında senin de benim gibi fakir bir çocuk olduğunu.
May God forgive me, poor sinner.
Tanrım beni kötü günahlardan bağışla.
So, you've come, messieur Poirot, to question me about poor Arlena.
Beni Arlena konusunda sorgulayacaksınız.
Keep your poor shadows if you will, but let me go.
Karanlık gölgelerin seninle kalsın istersen. ama bırak gideyim.
I had to take recourse to this poor horse, because a blasted barber pulled the wool over me.
şu zavallı ata yardım etmem lazım Allahın belası bir barbar arabasını üstüme sürdü.
Since you so graciously allowed me to read your magnum Southern opus, your puling, adolescent self-pity for your poor dead mother.
Ergenleşmekte olan kendine acıman hakkındaki güneyli edebi eserini... okumama, zarifçe izin verdiğinden beri... -... ölmüş zavallı annen hakkındaki...
After... after the operation... when that poor girl, she went into a coma, Dr Towler called me in.
Ameliyat... Ameliyattan sonra, o zavallı kız komaya girince, Dr Towler benim odama geldi.
Now, I'd like to begin by saying that my parents were too poor to afford me a childhood in Clifton but the fact is that no one is allowed to be really too poor in Clifton.
Başlarken şunu söylemek istiyorum ailem bana iyi bir çocukluk yaşatamayacak kadar fakirdi. Ama gerçek şu ki Clifton'da hiç kimsenin çok fakir olmaya izni yoktu.
I was poor before I met your father, and it took me years to really forget how being poor felt.
Babanla tanışmadan önce fakirdim fakirliğin nasıl bir duygu olduğunu unutmam yıllarımı aldı.
Poor people are just like you and me, except with no money.
Fakir insanlar da aynı senin ve benim gibi, sadece paraları yok.
Well, he left his mother and me in a great deal of debt and she hasn't been feeling very well, poor thing.
Annesine ve bana büyük bir borç kaldı ve annesi son zamanlarda iyi değil, zavallı.
I was so poor I had hand-me-down lunches.
Öyle fakirdim ki öğlenleri başkalarının artıklarını yerdim.
I was poor and no one liked me.
Fakirdim ve kimse beni sevmiyordu.
She - you'll laugh when you look at this poor thing huddled in front of the fire and hear me say that it was for my good looks that Nancy loved me.
O - ateşin önünde çömelen bu zavallı şeye baktığınızda ve iyi göründüğüm zamanlarda Nancy beni sevmişti dediğimi işittiğinizde bana güleceksiniz.
Bow down thine ear, o Lord, and hear me, for I am poor and needy.
Kulak ver ya Rab, yanıtla beni, çünkü mazlum ve yoksulum.
"die not, poor Death... nor yet canst thou kill me."
"Zavallı ölüm ya da beni hala öldüremedin."
Nobody can save me, poor Cuiqiao.
Ben fakir Cuiqiao'yu kimse kurataramaz.
You make me poor.
Beni fakirleştiriyorsun.
And though I bestow all my goods to feed the poor and have not love... it profiteth me nothing.
Bütün mallarımı yoksulları beslemek için versem bile, eğer sevgim yoksa bana hiçbir yararı dokunmaz.
You really believed me, you poor dope!
Gerçekten inandın, değil mi zavallı salak?
She called the Yank a cuckold, Regina a bitch... you a poor soul, the husband rude, me an idiot, all in one phrase.
Yank'a boynuzlu, Regina'ya fahişe sana zavallı adam, kocasına görgüsüz, bana aptal dedi, hem de tek cümlede.
It really bothers me when I think of that poor dog, Laika.
O zavallı köpek Laika'yı düşündükçe çok üzülüyorum
Poor Vince must have given me the wrong package.
Zavallı Vince, bana yanlış paketi vermiş olmalı.
Poor old pea-brain. Ha! Never catch me falling in love, that's for damned sure.
Sert bir şekilde kalenin kapısına vuruyor, yerlere kapanıyor ve ruhuna acayip bir şey giren bir kız hakkında tuhaf bir şarkı söylüyordu...
It took me five days between my syncopations to figure out that you set up that poor girl, Nina.
Beş günüme maI oldu. Ninameselesini çözmek.
But maybe now you can forgive me... and even say a little prayer... for poor Ugolin and me.
Ama belki şimdi beni affedebilirsin.. benim ve zavallı Ugolin için... küçük bir dua bile yeter.
And though I bestow all my goods to feed the poor and though I give my body to be burned and have not love, it profiteth me nothing.
Bütün malımı fakirlere dağıtsam ve bedenimi yakılmak üzere teslim etsem ama sevgim olmasa, bana hiçbir yararı olmaz.
That's from the irons they used to pluck me from me poor late mother's womb.
Bu yara beni geç doğum yapan zavallı annemin rahminden çıkarırlarken kullandıkları demir yüzünden olmuş.
Me father gave that to me poor old mother, God rest her!
Bunu babam, mekanı cennet olsun, zavallı yaşlı anneme vermişti!
Permit me to rouse my poor uncle, else he may die of apoplexy.
İzin ver de amcamı ben uyandırayım, yoksa inme inip ölebilir.
Seeing it again made me think of poor Georgina Burns.
Ama oyun bana zavallı Georgina Burns'ü hatırlattı.
Don't call me "boss," I'm from a poor family also.
Bana "patron" demeyin. Ben de fakir bir aileden geliyorum.
Poor me.
Zavallı ben.
You would never take a baseball bat and break some poor guy's kneecaps just cos he said a few words to me.
Hiçbir zaman birinin dizkapağını sırf bana birkaç şey söyledi diye kırmassın.
I bought the dress for you and the suit for me because we are poor.
Sana ve kendime bu elbiseleri yoksul olduğumuz için aldım.
A poor priest like me, trying... to solace the poor, to bolster their courage... when God deserts me..
Benim gibi zavallı bir rahip yoksullara yardım edip, cesaretlerini arttırmak isterken Tanrı beni zorluyor.
I'm touched that Mrs. Havret thought of me... poor woman!
Bayan Havret'in beni düşünmesi çok hoş. Zavallı kadın!
I'm poor, but I won't sell out, and no one's going to run me down.
Ben yoksulum ama ruhumu satmam Ve beni kimse yıkamaz.
Being married to you. No wonder me poor face is destroyed.
Belki de seninle evlenmek zavallı yüzümü bu hale getirmiştir.
This poor kid will die in the gas chamber and I get this aide who tells me he doesn`t think their involvement is appropriate.
O zavallı çocukcağız gaz odasında ölecek, senatörün asistanı kalkmış diyor ki... neymiş efendim, bu işe karışmaları uygun düşmezmiş.
Before poor Marvin Acme was killed, he confided in me that Doom wanted to get his hands on Toontown, and he wouldn't stop at anything.
Zavallı Marvin Acme öldürülmeden önce... Ölüm'ün Çizgişehir'i ele geçirmek istediğini söylemişti. - Ne pahasına olursa olsun durmazmış.
Not me, not you, not poor Musa.
Benim de, senin de, zavallı Musa'nın da.
It only makes me think of my poor Aunt Tuney up on the mantel over our fireplace in her little urn.
Aklıma Tuney teyzem geliyor. Şöminemizin üzerinde küçük vazosunda duran teyzem.
We'll give the money to the poor and buy me a new dress so I can get some parents.
Parayı fakir insanlara vereceğiz. Ve anne-babama güzel görünmem için bana yeni elbiseler alacağız.
"Please let me get this poor girl's body out of this hotel room and into the ground so I don't have to spend my life in prison."
"Lütfen bu zavallı kızı bu otel odasından çıkarıp gömebileyim ki, hayatımı hapiste geçirmek zorunda kalmayayım."
Because this poor, sick creature with a box on his head was me.
Çünkü bu, zavallı, kafasında kutu olan iğrenç yaratık bendim.
I got some poor guy's blood all over me.
Zavallı adamın kanı her tarafıma bulaşmış.
Come to me, poor child.
Gel bana zavallı çocuk.