Pretty translate Turkish
109,785 parallel translation
♪ There lived pretty Charlotte, the girl we adore ♪
# Güzel Charlotte yaşardı orada, hepimiz tapardık ona
They want me pretty bad.
Beni fena istiyorlar.
Pretty good one.
İşinde iyiydi.
Seems pretty dedicated.
Oldukça adanmış görünüyor.
She's messing with some pretty powerful people here.
Çok güçlü insanlarla uğraşıyor.
Let's get you wired up. This will be pretty soft-pedal stuff.
Ufak bir röportaj yapacağız.
Word of mouth's pretty much the only way people find us out where we are.
İnsanların yerimizi bulması ancak ağızdan ağıza yayılmasıyla mümkün de.
This one had a real pretty face.
Bunun çok güzel bir yüzü vardı.
Pretty special.
Oldukça özel.
A pretty big one, protected in perpetuity by the Fed,
Ömür boyu Federaller tarafından korunacak olan 50. anayolun çıkışında...
Well, that was pretty exciting, huh?
Heyecanlıydı, değil mi?
How are you holding up, pretty lady?
Nasılsınız güzel hanımefendi?
If you ask me... this looks like a pretty nasty group of criminals.
Bana sorarsanız, bunlar çok belalı suçlulara benziyor.
It only took me 30 seconds to get so pretty for you.
Ben size güzel görünmek için sadece 30 saniye harcadım.
That's your pretty side.
Güzel tarafını.
I'm pretty sure she's gonna tell me...
Eminim bana der ki...
Plus, I'm probably gonna get pretty toned in the process.
Bu arada da epey bronzlaşacağım sanırım.
That's pretty aggressive. Come on.
Bu bayağı sert oldu.
Normally, street art, it scares me, but this is very pretty.
Sokak sanatı beni genellikle korkutur ama bu çok güzel olmuş.
I wasn't goin'for pretty. Oh.
Güzel olsun diye yapmadım.
That is so pretty.
Çok güzel bir isim.
It's pretty crazy out there.
Dışarısı epey kalabalık.
Look, even if girlfriend, I mean, comes strutting in here, he's what, about seven feet tall, dressed like an extra from Cruising. I'm pretty sure I'll spot him walking down the hallway.
İçeri kasıla kasıla girse de herifin iki metre boyunda ve Devriye filminden fırlamış gibi olacağı için anında fark ederiz.
Such a pretty language.
Ne güzel bir dil.
You hiding H in here, pretty boy?
Burada eroin mi saklıyorsun yakışıklı?
- Actually, Red, I'm pretty tired.
- Aslında çok yoruldum Kızıl.
Yeah, I'm pretty sure you're gay all the time.
- Bence hep gey gibisin.
'Cause I'm pretty clear about Caputo's dick in your mouth.
Öyle mi? Ama ben Caputo'nun sikini ağzına aldığından eminim.
But, you know, it's pretty tight, so it wasn't so far, either.
Ama mekân dar olduğu için pek uzakta da değildim.
This is pretty compelling stuff.
Bu çok ilgi çekici bir video.
Because I came pretty close to dying.
Çünkü ölüme çok yaklaştım.
Uh, hey, you know, from what I remember about trepanation, I... I think the survival rates are actually pretty high.
Hatırladığıma göre, trepanasyonda hayatta kalma oranı oldukça yüksek.
There's some pretty cool places out there.
Gayet güzel yerler var.
I'm pretty sure all the reports and records of the early'90s are still being reviewed and digitized, which means that this guy's gotta go old school with the Dewey Decimal on this one.
Eminim 90'ların başlarındaki rapor ve kayıtların dijital ortama aktarımı hala devam ediyordur, yani bu eleman eski yöntemlere başvuracak.
I mean, this guy's been pretty consistent with his threats, but... something has triggered an accelerated timeline.
Tehditleri daima tutarlıydı, ama bir sebepten daha da hızlandı.
I'm pretty sure we're not done with this Dr. Scarpa.
Dr. Scarpa'yla işimizin bittiğini sanmıyorum.
Got it. But, you know, this being a historical case, that list gonna be pretty damn long.
Ama bu tarihi bir vaka olduğundan liste çok uzun olacak.
It all happened pretty quick.
Her şey çok çabuk olup bitti.
- I'm pretty straightforward.
- Son derece açık sözlüyüm.
- Yeah, it's pretty.
- Evet, güzelmiş.
Pretty painless, right?
Acısızdı, öyle değil mi?
Do people think you're pretty?
İnsanlar güzel olduğunu düşünüyor mu?
I'm pretty proud of myself.
Kendimle gurur duyuyorum.
- Sounds pretty racist to me.
- Bana oldukça ırkçı gibi geldi.
I'm sure the last 24 hours have been pretty suboptimal from your point of view.
Eminim ki, son 24 saat senin açından oldukça uygun olmuştur.
Sounds pretty ominous.
Uğursuz bir ifade gibi duruyor.
You can't possibly be much more than a pretty face for the boss to look at.
Patronunun bakması için daha güzel bir yüze sahip olamazdın.
You do have to be pretty vulnerable... and yes, desperate... to take part in a medical trial for just 100 bucks.
Çok acı çekiyor olmalısın, ve evet çaresiz... Sadece 100 dolar için bir deneyin parçası oluyorsun.
She's currently on some pretty heavy mood stabilizers.
Halen bazı oldukça ağır dengeleyiciler kullanıyor.
We have a pretty little garden with a magnificent elm tree.
İçinde muhteşem bir karaağaç olan küçük, güzel bir bahçemiz var.
But given the timing and given Kretchmer, I'm pretty confident.
Zamanlamayı ve Kretchmer'ı düşününce gayet eminim.
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty lady 91
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty lady 91
pretty one 24
pretty bad 77
pretty amazing 49
pretty nice 37
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty impressive 59
pretty well 90
pretty big 22
pretty much everything 22
pretty bad 77
pretty amazing 49
pretty nice 37
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty impressive 59
pretty well 90
pretty big 22
pretty much everything 22
pretty much 800
pretty close 43
pretty smart 38
pretty neat 25
pretty sweet 49
pretty funny 30
pretty weird 28
pretty girls 22
pretty women 25
pretty great 45
pretty close 43
pretty smart 38
pretty neat 25
pretty sweet 49
pretty funny 30
pretty weird 28
pretty girls 22
pretty women 25
pretty great 45