English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Push hard

Push hard translate Turkish

529 parallel translation
Now, put your hand here and push hard.
Ellerine buraya koy ve sıkıca bas.
Hold tight and push hard.
En sıkı vuruşlarını yapmaya hazırdı.
Stave us off, push hard, push hard!
Uzaklaştırın, daha güçlü itin, itin!
Here. Push hard.
Şurayı güçlü tut oğlum.
Push. Push hard.
Biraz daha kuvvetli.
The whore will push hard narcotics, to the warlock art and homos.
Orospu uyuşturucuları, Büyücü sanat ve nonoşları dürtecek.
Come on, push hard!
Haydi, kuvvetli it!
Push hard!
Ikın ıkınabildiğin kadar!
You don't have to push hard.
Sert itmek zorunda değilsiniz.
Push hard.
Güçlü it.
Watch that bump, push hard. You go home!
- Doktoru görüp görmediğini sor.
Come on, you didn't push hard enough.
Yapma, yeterince zorlamadın.
Push hard.
Sert ittir.
- You've gotta push hard!
- Kuvvetlice itmelisin!
I must, to get the $ 5 million. Now I shall push it doubly hard.
Hayır. 5 milyonu almak için şimdi daha da çok bastırmalıyım.
You push too hard.
Çok baskı yapıyorsunuz.
Don't let Exeter push you too hard.
Exeter'in sizi çok yormasına izin vermeyin.
- Don't push too hard.
- Fazla zorlama.
It's my sworn duty to push too hard.
Fazla zorlamaya yemin ettim ben.
Bet you do push-ups to keep your belly hard.
Böyle sıkı bir karına sahip olmak için şınav çekiyorsundur eminim.
At times, you push too hard.
Bazen çok zorluyorsun.
They say they're gonna push it hard.
Tanıtım için uğraşacaklarmış.
Always a shudder when you push her too hard.
Sertçe itmek bir kadını titretebilir.
Push them hard.
Canlarına oku.
- Did I push too hard?
- Çok mu zorladım?
I, uh, want her to be perfect, so I push too hard.
Mükemmel olmasını isterim, onun için fazla sıkıştırırım.
You're under close arrest. No, don't push me too hard.
Tutukluyorum seni.
I didn't dare push the car too hard.
Arabayı zorlamaya cesaret edemedim.
Just don't push yourself too hard.
Kendini fazla zorlama.
Give her a minute, then push her as hard as you can.
Ona biraz zaman ver, ardından onu zorlayabildiğin kadar zorla.
If I push these engines too hard, they'll blow apart.
Bu motorları çok zorlarsam patlayacaklar.
Because you push too hard.
Çünkü çok zorluyorsun.
I push too hard because I want things to be better.
Çok zorluyorum, çünkü daha iyiyi arıyorum.
Can't push him too hard.
Onu çok zorluyorsun.
I hope I didn't push you too hard.
Umarım sizi fazla zorlamamışımdır.
You push us really hard.
Bizi gerçekten zorluyorsun.
Maybe they think you'll help them, if they push you hard enough.
Seni sıkıştırırlarsa onlara yardım edeceğini düşünmüşlerdir.
Push as hard as you can.
İtebildiğin kadar it.
I can't blame you for not coming back. I really did push too hard.
Gelmediğin için seni suçlayamam, gerçekten fazla ileri gittim.
- Don't push me too hard.
- Beni fazla zorlama.
Don't push too hard!
Bastırma öyle!
Don't push too hard!
Öyle sert tutma!
You push too hard.
Tepki veriyorsun.
Why do you push yourself so hard?
Kendine niye bu kadar yükleniyorsun?
It's my experience that you didn't PUSH quite hard enough!
Deneyimlerime göre yeterince sert sokmadın!
Gomez made me swear that I would push you hard.
Gomez seni zorlamam için bana yemin ettirdi.
"Jam me, jack me, push me, pull me, talk hard."
"Sık beni, jack me, çek beni, sert konuş."
How can you say I push him too hard?
Onu bu kadar zorladığımı nasıl söylersin?
And captains push themselves too hard.
Ve kaptanlar da kendilerini aşırı zorlar.
I push myself too hard.
Kendimi çok zorlarım.
After months of hard work by our creative team, you are about to see the commercial that will launch our $ 18 million push for the new Strangé fragrance.
Yaratici takimimizin aylar süren uzun çalismalarindan sonra, yeni Strang parfümünün kazancini milyon dolara yükseltecek olan reklami görmek üzereyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]