Put it translate Turkish
50,715 parallel translation
Put it down.
İndir şunu be.
- We'll put it back.
- Geri koyuyoruz.
That's so interesting you put it that way.
Böyle söylemen çok ilginç.
They put it in everything!
Onu herşeye koydular!
Put it in your own words.
Kendi kelimelerinle anlat.
Uh, nowhere to put it.
- Koyacak yer yok ki.
Put it away.
Kaldır onu.
You gonna have enough time to put it together before we leave?
Yeterince zamana sahip olacaksın Ayrılmadan önce bir araya getirmek için mi?
I couldn't put it down.
Elimden bırakamadım.
Any machine you can think of, if they've built it... he can take it apart and put it back together with his bare hands.
Hangi makine olursa olsun çıplak ellerle parçalara ayırıp tekrar birleştirebilir.
Come on, just put it there.
Hadi, yerleştir şunu.
Gonna put it on security mode so it should work fine.
Güvenlik moduna alacağım Düzgün çalışacaktır.
For Christ's sake, put it down!
Allah aşkına onu bırak!
Put it down right here..
İndir hemen aşağı.
Put it in a folder or something.
- Klasöre filan koy.
Take that cocaine, put it in our case and shut it.
Bu kokaini al, davamıza koy ve kapat.
The French experiment was... How can I put it?
Fransız deneyini nasıl anlatsam...
Do you think I would have put it In the backseat of the car with ralph If I knew it was a gun?
Silah olduğunu bilseydim Ralph'ın yanına arka koltuğa koyar mıydım sence?
Put it on... Ring finger, left hand.
Sol elinin yüzük parmağına tak onu.
I can only put it down to hubris.
Kendilerini fazla önemsemelerine veriyorum.
Just put it with the others.
Diğerlerinin yanına koy.
I just meant to put it in the lost and found box that I have in my office.
Ofisimdeki kayıp eşyalar kutusuna koyacaktım.
Should I put it in the mailbox?
- Posta kutusuna mı koyayım?
Put it in the safe. Why would I put it in the safe?
- Niye kasaya koyayım?
Put it in the safe.
Kasaya koy.
No, no, no, you're gonna put it on, you're gonna love it.
Hayır, bunu üstüne giyeceksin. Kesin sen de bayılacaksın.
But put it away before you put someone's eye out.
Ama birinin gözünü çıkarmadan indir şunu.
I'm gonna put it away, okay?
Yerine koyacağım, tamam mı?
I'm sorry to put you in this position, but it's really important.
Seni bu duruma soktuğum için üzgünüm. Bu çok önemli.
The fact that this city hasn't torn it down to put up high-rises.
Çok katlı binalar dikmek için buranın yıkılmamış olması mucize.
It's only a matter of time before they start to put things together.
Sırrını çözmeleri an meselesi.
Oh, so they can put them on TrueYou, ruin it forever?
Oh, demek seni Trueyou'da çalıştıyorlar, onu sonsuza dek mahvediyorlar?
Come on, put your back into it.
Hadi ama, İçeri sok şunu.
- Just put pressure on it.
- Sadece buraya bastır.
Honey, honey, you gotta put pressure on it, okay?
Tatlım, tatlım, üzerine bastırmalısın, tamam mı?
He was killing it in prison it, but he put in for horse duty.
IT hapishanesinde iyi gidiyordu ama at görevine istekte bulundu.
It made me see that beating i put on that asshole been living with me my whole life... long before he got there.
O şerefsizi dövmenin, hayatım boyunca içimde olduğunu görmemi sağladı. O, oraya gitmeden çok önce.
We'll put some music over this, it'll be a montage, it'll be awesome!
Üstüne bir müzik atar, kolaj yaparız. Süper olur!
Before you go, no matter how alluring it is, do not put your genitals or your butthole near the pool drain. You got it?
Gitmeden önce ne kadar cazip gelse de cinsel organlarını veya göt deliğini havuz süzgecine koyma, tamam mı?
Yeah, well it certainly looks like you're trying to make a show, and I think it's a good idea, and I think you should put me in.
Bir şov yapmaya çalışıyormuşsunuz gibi duruyor ve bence bu iyi bir fikir ve beni de koymalısınız.
You put money into my account that... I don't want it.
Hesabıma istemediğim bir parayı koyuyorsun.
It is what you're put on this earth to do.
Dünyaya geliş amacın bu.
It's all scouted out, we'll put back...
Plan belli, onları geciktireceğiz.
Put in the hard work now, you earn your place at my alma mater... it's all smooth sailing from there.
Şimdi çok çalışıp mezun olduğum okula girebilirsen ondan sonrası kolay iş.
We be preaching to brothers and sisters about positivity and for them to put down their arms and drugs... and to organize for peace, but it's not like :
Diğer kardeşlerimize pozitif düşünceyi ve silahlarla uyuşturucuları bırakmayı öğretiriz. "Barış için birlik olun" deriz ama
Use our equity line while we put it on the market.
Satarken o teminatı kullan.
Yeah, well, it cost you a year of good time on top of the new sentences and put you with the heavy hitters, so...
Pekala, bu sana halihazırda cezalarının üstüne bir yıla mal oldu. Ayrıca seni ağır topların yanına koydu.
Any movement? You know, I can't put my finger on it, Manny, but there's more to this Harlon guy. Nada.
Bir hareketlenme var mı?
Well, this'softly, softly approach is designed to put pressure on the gunmen, whom it's assumed are already nervous and getting tired.
Bu yumuşak yaklaşım zaten gergin ve yorgun olan eylemcileri baskı altına almaya yarıyor.
You should put some ice on it.
Buz koysanız iyi olur.
We put a lightning rod on the roof and connected it to that conduit cable.
Çatıya bir şimşek çubuğu koyduk ve onu şu kanal kablosuna bağladık.
put it down 1121
put it on me 21
put it up 74
put it back 246
put it in 97
put it out 105
put it away 268
put it in your mouth 17
put it this way 82
put it over there 46
put it on me 21
put it up 74
put it back 246
put it in 97
put it out 105
put it away 268
put it in your mouth 17
put it this way 82
put it over there 46