Put it over there translate Turkish
251 parallel translation
Put it over there, sister.
Şu tarafa geç abla.
Well put it over there.
Pekiyi şurada onu kontrol altına al.
I'll put it over there.
- Yok. Şuraya bırakacağım.
Put it over there.
Şuraya koy.
Would you put it over there, please? In front of the window.
Şuraya koyabilirmisiniz lütfen?
Put it over there.
Onu şuraya koy.
Put it over there, on the table :
Şuraya koysana, masanın üstüne.
- Put it over there.
- Oraya koyun.
- The bell. - Put it over there!
- Zili getirdim, efendim.
Put it over there, please.
Şuraya koyun lütfen.
Put it over there.
Bırak oraya.
Put it over there.
- Şuraya koyun.
Put it over there.
Şunları oraya taşıyın.
Ah, duck à L'Orange. Put it over there. Yeah, that's it.
Portakal soslu ördek!
I switched their personalities and I took all the badness and put it over there, and I made Rita into a warm, wonderful, charming, sexy, sweet, giving, mature woman.
Kişiliklerini değiştirip, bütün kötü özellikleri buna aktardım. Rita'yı sıcak, harika, büyüleyici, seksi, tatlı, olgun bir kadın yaptım.
- Oh, just put it over there.
- Şuraya koysanız olur.
Put it over there on the table.
Masaya koy.
Okay, boys, put it over there in the corner.
Çocuklar, onu şu köşeye koyun.
Just put it over there.
Şuraya koy.
Put it over there with the others, greaseball.
Masaya, diğerlerinin yanına koy, dangalak.
- Put it over there with the others.
Diğerlerinin yanına koyun.
Put it over there out of the way.
Şuraya, ayak altından çekin.
I put it over there for you.
Şuraya koydum.
It was put over on us while our boys were over there and our girls over here.
Onu başımıza amir tayin ettiklerinde, gençlerimiz şu taraftaydı. Ve genç kızlarımız da bu tarafta.
Only a fairy princess could put it over now, and there ain't no such thing.
Bunu ancak bir peri yapabilir ama öyle bir şey de yok.
There are thousands of papers stretching back over hundreds of years... affecting Belle Reve... as piece by piece, our improvident grandfathers... exchanged the land for their epic debauches... to put it mildly.
Belle Reve'ye ait binlerce belge var, yüzyıllardan bu yana gelen! Tedbirsiz büyükbabalarımız, destansı sefahatları için parça parça elden çıkarmışlar, yumuşak bir ifade ile söylemek gerekirse!
You can put it in the tent over there.
Onları, şuradaki çadıra koyabilirsiniz.
Put it on that table over there.
Oradaki masaya koy.
Put it on your head, and walk over there.
Başına koy, ve oraya kadar yürü.
Well, you can just put it right over there by the core, thank you.
Şuraya, çekirdeğin yanına koyabilirsin. Sağ ol.
Put it on its side over there.
Onu şöyle kenara indir.
Put it over there.
Şuraya bırak.
- Put it on the pile over there.
- Oradaki tomarın üzerine bırak.
Just put it in the bin over there.
Şuradaki kovaya koyuver.
Uh, put it right over the fireplace there.
Şöminenin yanına koyun.
I was at a party once, and Liddy put his hand over a candle, and he kept it there he kept it right in the flame until his flesh was burned.
Bir keresinde bir partideydim ve Liddy elini bir mumun üzerine koydu ve öylece tuttu ta ki eli yanana kadar elini öylece alevin üzerinde tuttu.
You put that on over there, slide it down, screw the nut on.
Onu şuraya yerleştirin, aşağı doğru kaydırın, civatayı sıkıştırın.
Now, you get your ass in gear and get over there, and put that strip in that gasoline jar and move it!
Şimdi, kıçını kaldırıp buraya gel... ve şu şeritleri gaz kavonozuna tak, kapat.
Put it back over this stove over here, and warm it up for them fellas out there.
Yeniden ısıtıp, şuradaki adamlara versenize.
Put it in the corner, over there.
Köşeye bırakın, şuraya.
It was Tofik who put it right over there, instead of here.
Ama onu şuraya değil de, gidip oraya koyan Tevfik'tir.
OK, put it down over there.
Tamam, şuraya koy bakalım.
Ottavio, Ottavio put it on the terrace, over there.
Ottavio, Ottavio oraya terasa koy.
Could you put it down over there?
Şuraya koyabilir misin?
I think it's very honorable of the pope to throw the women out of the choirs that's been there for years, slaving away, and put little whipper-snappers of boys over their heads.
Papa'nın, yıllarını bir köle gibi koroya veren kadınları kovması ve yerlerini yumurcaklara vermesi bence övülesi bir davranış değildi.
Yeah, okay, now put those... Yeah. Secure it over there.
Evet şimdi onları iyice sağlamla.
If you put your head between your legs... and the sun is just above the trees over there... then it's time to give them water.
Kafanı bacaklarının arasına koyarsan ve güneş şuradaki ağaçların üstündeyse onlara su verme zamanıdır.
To put it another way, if we came from down there, and it's morning, the sun would be up there... but if is actually, over there, and it's still morning, we must have come from back there and if that is southerly, and the sun is really over there... then it's the afternoon.
Diğer bir deyişle eğer şu taraftan geldiysek ve sabahsa, güneş şu tarafta olur ama aslında, oradaysa ve hâlâ sabahsa biz yine o taraftan gelmiş olmalıyız ve eğer orası güneyse ve güneş gerçekten oradaysa o zaman öğleden sonradayız.
Sylvia, bring that stuff and put it right over there.
Silvia, getir onu ve şuraya yerleştir.
- Put it over there.
Sakın çizme. Şuraya koy.
Okay, I don't wanna go over there and do it and then come back here and find out there was some little loophole like I didn't put mustard on it or something.
Pekala, oraya gidip, bunu yapmak istemiyorum sonra geri geldiğimde, ufak düzenbazlıklar yapacaksınız üzerine hardal dökmedin falan gibi.
put it down 1121
put it on me 21
put it up 74
put it out 105
put it back 246
put it in 97
put it away 268
put it in your mouth 17
put it through 44
put it in the bag 22
put it on me 21
put it up 74
put it out 105
put it back 246
put it in 97
put it away 268
put it in your mouth 17
put it through 44
put it in the bag 22