English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Put it back on

Put it back on translate Turkish

671 parallel translation
Put it back on!
Geri al.
They cut off his head, but Gogol put it back on.
Kafasını kestiler ama Gogol yerine dikmiş.
Brought you flowers,'cause... Didn't know what else to get you. Hey, they put it back on, that's great.
Çiçek getirdim çünkü... başka ne getirmek uygun olur bilemedim.
I've taken this collar off and I'm not going to put it back on.
Ben bu yakayı çıkardım ve bir daha onu takmayacağım.
All right, put it back on.
Tamam, tekrar aç.
Sheriff, I'd sure appreciate it if you'd get my money out of there, wipe it off and put it back on the bar.
Şerif, paramı o tükrük hokkasından çıkarıp barmene uzatsaydınız size çok müteşekkir kalacaktım.
If it overturns, we won't be able to put it back on its wheels.
Yeniden yukarı çıkarmak kolay olmayacak, Tekerlekler boşlukta.
Oh, I'll put it back on before he wakes up.
Bana bakar mısın?
Take if off there, put it back on your head and get back up the tower.
Onu kafanıza takıp kuleye gidin.
Put it back on.
Giy onları. Yürü.
But you'll have to help me put it back on.
Ama daha sonra giymeme yardım etmelisin.
Put it back on autopilot.
Otomatik uçuşu çalıştır.
Why didn't you put it back on again?
Niçin onu tekrar giydirmedin?
Put it back on. We'll be out of here in 10 minutes.
Onu takın 10 dakika içinde yola devam ediyoruz.
Put it back on.
Giy.
All right, put it back on.
Tamam, geri koy onu.
Turn around. A while ago it seemed you hurt your back. I'll put a patch on it.
Sanırım sırtın incinmiş.
If you set foot on it again, I'll put you in irons and land you at St. Charles on my way back.
Eğer bir daha ayak bastığını görürsem, seni demir kafese tıkarım seni gerisin geriye St. Charles'a götürürüm.
It was either them or us, and now the range grass will grow back, and some day, the cattlemen will put up a statue of me out there on the street, and they'll write on it,
Ne onlar ne de biz, şimdi çayırlar tekrar büyüyecek, ve bir gün, sığır sahipleri benim heykelimi dikecek, şu dışardaki sokağa, ve üstüne de,
He put his hand on me head... and it yanked me back to life as sudden as a rope around me body.
Elini başıma koydu... sonra derin bir kuyudan çıkarır gibi beni hayata geri getirdi.
Thanks for now, I'II be back later to put some lace on it.
Önce tesekkür ederim Rövansi sonra yapacagim.
I went upstairs, dipped my handkerchief into cold water and put it on the back of my neck.
Yukarı çıktım ve enseme soğuk bez koydum.
Son, that trigger's tied back with rawhide and if you don't know how to fan a gun, don't put it on.
Evlat, tetik deriyle bağlıdır... ve silah çekmesini bilmiyorsan, sakın takma.
That lie about my wanting him to get it back means he'll put it on that island.
Bu, çakmağı adaya bırakacağını gösteriyor.
There was a Cheyenne Chief, Black Kettle, a great chief. A few years back he signed a treaty with the American government. He put an American flag on his tipi to show he meant to keep it and the US government kept it.
Bir Cheyenne şefi vardı, Black Cattle ( Siyah Sığır ), Büyük bir şefti Beş altı yıl önce Amerikan hükümetiyle bir anlaşma imzaladı O Amerikan bayrağını, anlaşmayı koruyacağını göstermek için çadırının önüne astı.Ve Amerikan hükümeti anlaşmayı sürdürdü Sonra, dört yıl önce bir avuç serseri, başıbozuk tipler Kendilerine Kolorado Gönüllüleri diyen bu serseriler Çok cesur, kahramanlar!
It was supposed to be put back to work exactly on Christmas Eve.
Bu da Noel arifesinde trafiğe çıkacak demektir.
Did it ever occur to you, Harry that the prince looked everywhere for Cinderella just so that he could put the shoe back on her foot?
Harry, hiç dikkatini çektimi? Prens, ayakkabısını ayağına giydirmek için Külkedisini her yerde aradı.
Not that it couldn't be put back on its feet again.
Yeniden ayağa kaldırılamayacak bir şey değil.
Put that jar back on the counter Where it belongs.
İstemiyorsan da git. - Tabii, elbette. Şimdi kavanozu al ve yerine, tezgahın arkasına koy.
If it's still the same paper... then you better put this back on his desk.
Hala aynı gazeteyse... bunu masasına geri koymalısın.
You can put them back on, if it's more comfortable for you.
Daha rahat edecekseniz gözlüğünüzü takabilirsiniz.
well, put the boot back on and lace it up, tight.
Öyleyse botunu giyip sıkıca bağla.
Put the lid back on the pan or the rats will get it.
Tencereyi kapat, yoksa fareler yer.
Now, come on everybody, put some back into it.
Haydi millet, biraz gayret edelim.
Come on, Roberts. Put your back into it!
Hadi Robert, çek bakalım.
It may not put him back on his feet but it won't put him in his grave either.
Ayağa kaldırmaz ama onu mezara da götürmez.
I'll take it back to the shop and put the insulation on it.
Dükkana götürüp izolasyonunu yaptırayım.
Put it on the back.
Arkaya koy onu.
If and when you go back to work, there are places to put good money before we start throwing it away on pianos and music lessons.
İyileşip işe geri döndüğünde kazandığın parayı harcayacağımız... daha iyi yerler olacak.
Don't put it on my back.
Bu yükü sırtıma yükleme.
WE CAN TAKE IT BACK GET A TRANSFER SLIP FROM CRUMP TO PINNET AND PUT IT ON A SPECIAL DELIVERY.
Onu depoya geri götürebilir Crump yerine Pinnet'a irsaliye alırız, özel teslimatla yollarız.
Don't you worry about that. I'll soon put you back on it.
O konuyu merak etme, birazdan geri getireceğim.
Come on, put your back in it, Villega.
Haydi, göster kendini Villega.
All right, put your clothes back on, and we'll try it again together.
Pekâlâ, elbiselerini giy birlikte tekrar deneyelim.
Put it back on.
Onu geri koy.
In October of that year he went to Paris, he asked Lavoisier and many others about it, but it was not until he himself came back and on the 8th March 1775, put a mouse into oxygen that he realised how well one breathed in that.
O yılın ekim ayında Paris'e giderek,... Lavoisier ve diğer bilim adamlarıyla bu konuyu paylaştı. 8 Mart 1775'te geri döndüğünde,... fareyi oksijen dolu bir kaba koyarak,... hayvanın ne kadar rahat nefes aldığını gördü.
He cannot survive and get free... under the same thing that his mama and his sister and his wife put on him... way back there, when she had to do it to keep him from getting lynched.
Αnnesinin, ablasιnιn νe karιsιnιn... eskiden linç edilmekten kurtulsun diye mecburen... οnun üzerine giydirdikleriyle yaşayιp özgür οlamaz.
He rushed for this gun, trying to put the barrel back on, he put it on upside down and all sorts.
Hemen silahına koştu, namluyu doğrultmaya çalıştı ters tuttu falan filan.
It's put ballooning right back on the map.
Balonculuğu geride bıraktı.
We take it all in... and put it back together. On this.
Hepsini alıp dönüştürüyoruz ve burada görebiliyoruz.
Brought your nice, clean draperies back. Pick a window that's empty and put them on it.
Şu daktilo öğretmeni oldukça öfkeliydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]